1990’lı yıllarda Türkiye, sık sık değişen koalisyon hükümetlerinin hüküm sürerek politik belirsizlik oluşturduğu bir döneme sahne oldu. Bu siyasi kaos ortamının başarısız ekonomi yönetimleriyle birleşmesi sonucunda, ülke ekonomik anlamda da oldukça yıpratıcı bir süreç tecrübe etti. Dönemin ilk yıllarında yüksek ve oynak enflasyonun yanı sıra aşırı kamu borç yükü ve beraberinde getirdiği uluslararası borçlanma gibi başlıca sorunlarla ekonomi bir kısır döngü içerisine girdi ve 1994 Krizi’yle birlikte önemli bir tahribata uğradı.
Kriz sonrasında hayata geçirilen IMF destekli stabilizasyon programı da, sıklıklarla değişen koalisyon hükümetleri tarafından başarıyla uygulanamadı ve hedeflenen sonuçlar elde edilemedi. Dolayısıyla, 1995 ve 1996 yıllarına gelindiğinde, ülkede halen ekonomik ve siyasi belirsizliklerin güçlü bir şekilde devam ettiği ve krizin sebep olduğu hasarın giderilemediği bir ortam hâkim oldu. Bir dizi kısa süreli hükümetin görev aldığı bu dönem, 1996’nın ikinci yarısında öncekilerden oldukça farklı bir kombinasyonla değişime uğradı. Haziran 1996’da görevi devralan Refah-Yol hükümeti, esas itibariyle Türkiye’yi derinden etkileyecek yeni bir sürecin de dönüm noktası oldu..