Türkiye 2000’lerde birçok açıdan önemli oranda dönüşerek kişi başı milli gelirin 10 bin doların üzerine çıktığı ve ihracat hacminin ise 160 milyar dolara ulaştığı güçlü bir ekonomi haline gelmiştir. Siyasi istikrar ve yapısal reformlar Türkiye ekonomisinin yakaladığı bu başarıda kilit rol oynamıştır. Türkiye’nin birkaç adım daha ileri giderek her yönüyle kalkınmış ve gelişmiş bir ülke olması için yine siyasi istikrar ve yeni nesil yapısal reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi söz konusu dönüşümlerin yaşanabilmesi noktasında çok önemlidir.
24 Haziran seçimlerinin akabinde yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin potansiyel olarak sahip olduğu kurumsal derinlik ve koordinasyon kapasitesi Türkiye’nin tam anlamıyla sanayileşebilmesi ve küresel ölçekte önemli/güçlü bir aktör olabilmesi noktasında önemli bir fırsat penceresi açmıştır.
Söz konusu fırsat penceresinin iyi bir şekilde değerlendirilebilmesi adına bu raporda yeni sistemde Türkiye’nin önünü açabilecek ekonomik reform ve dönüşümler sanayi politikası, tarım politikası, maliye politikası, para politikası, kurumsal sistem ve bürokrasi olmak üzere beş boyutta ele alınmıştır. Her boyut kapsamında da birçok politika önerisinde bulunulmuştur..