Sisi'nin Mısır'da gerçekleÅŸtirdiÄŸi darbeye karşı yapılan gösteriler ve sonrasında, devrimde hayatını kaybeden insan sayısının en az dört katı insan hayatını kaybetti. Ancak bu ÅŸiddet ortamı, devrim ve darbe süreçleri ile sınırlı kalmadı. Mısır IŞİD'e baÄŸlılığını açıklayan Ensar Beytil Makdis baÅŸta olmak üzere terör örgütlerinin ÅŸiddet saldırılarına sahne oldu. Bu saldırılar sonucunda onlarca asker ve polis öldü. ÇarÅŸamba günkü saldırılar da düÅŸünüldüÄŸünde Sina bir savaÅŸa alanını andırıyor. 29 Haziran'daki, BaÅŸsavcı HiÅŸam Bereket'in hayatını kaybettiÄŸi saldırı bu örgütlerin Kahire'de bile planlı eylem yapabilecek kabiliyete sahip olduÄŸunu gösterdi. Bu saldırıları engelleyemeyen rejim, faturayı Ä°hvan ve diÄŸer barışçıl muhalefete keserek baskı ve ÅŸiddetin dozajını artırmaktan imtina etmemekte.
Post kolonyal dönem için kullanılan 'otoriteryen istikrar' söyleminin temel varsayımı OrtadoÄŸu ülkelerinin ancak otoriter yönetimlerle istikrar saÄŸlayabileceÄŸi ve Batılı ülkelerin de istikrar uÄŸruna bu rejimleri desteklediÄŸi idi. Gelinen noktada ise daha otoriter rejimlere raÄŸmen istikrarın saÄŸlanamamış olduÄŸu rahatlıkla ifade edilebilir. Buna raÄŸmen Batılı demokrasilerden aksi yönde bir tavır beklenemeyeceÄŸi darbe sonrasındaki Mısır-Batı iliÅŸkilerinde açıkça gözlemlendi.
Muhalif unsurları her türlü zor ve ÅŸiddet araçlarını kullanarak bastırdıktan sonra CumhurbaÅŸkanı Sisi'nin geleceÄŸini belirleyecek olan iki temel mesele vardı. Ä°lki ekonomik sıkıntılar, ikincisi ise uluslararası aktörler nezdindeki kabul edilebilirliÄŸi idi. Ekonomik sıkıntılar devam etse de Suudi Arabistan ve BAE sermayesi kendisine can simidi oldu. Uluslararası alanda ise Rusya ve Ä°ran'ı da içeren görüÅŸmeler yoluyla bir açılım saÄŸlamaya çalıştı. Bu çabalar, çok boyutlu anlamlı bir dış politika arayışından çok, hem küresel hem de bölgesel düzeyde konjonktürel bir denge arayışıydı. Gelinen noktada, ABD baÅŸta olmak üzere Avrupa ülkelerine saÄŸladığı cömert ekonomik girdiler ve bölgesel düzeydeki siyasetlerine payanda olması karşılığında bu ülkeler nezdinde makbul bir rejim haline geldi. Mısır'ın en rahat anlaÅŸtığı ülkenin Ä°srail olması da dikkatlerden kaçmadı.
Ä°HVAN'IN ZOR SINAVI
Bu süreçte en ağır imtihanı veren kesim ÅŸüphesiz ki Müslüman KardeÅŸler. Daha önce de ÅŸimdikine benzer iÅŸkence, infaz ve kıyıma uÄŸramışlardı. Ancak bu kadar geniÅŸ bir uluslararası koalisyonla karşı karşıya kalmamışlardı. Dahası, Mısır'ın siyasal, ekonomik ve sosyal alanda yaÅŸadığı çöküÅŸün faturası Ä°hvan'ın bir yıllık iktidar dönemine fatura ediliyor. Ve bu durumun hem Mısır'da hem de uluslararası kamuoyunda alıcısı çok fazla. Åžimdi hem kendileri hem de Mısır'ın geleceÄŸi için çok önemli bir dönemeçteler. Lider kadrosundan yoksun kaldıkları bir dönemde ciddi bir muhasebe eÅŸliÄŸinde tekrar derlenip toparlanmaları gerekiyor. Bir yandan rejimin kışkırtmalarına raÄŸmen bölgeyi kasıp kavuran ÅŸiddet sarmalına teslim olmamaları; öte yandan daha sert mücadele yöntemlerinin benimsenmesi gerektiÄŸini düÅŸünen gençleri radikal örgütlerin kucağına bırakmamaları gerekiyor. Ancak rejimin Ä°hvan'ı sürekli kışkırttığını hatırlamak gerekiyor. Åžiddetin bütün maliyetinin Ä°hvan'a kesilmesi, idam cezaları ve Sisi'nin Bereket'in cenazesinde idamların uygulanacağını ifade etmesinin kışkırtıcı bir tarafı var.
Bu yazının yazıldığı sırada dokuz Ä°hvan liderinin suikasta uÄŸramasının da amacı belli: Ä°hvan'ı ÅŸiddete sevk etmek. Ä°hvan'ın bütünüyle silahlı mücadeleye yöneleceÄŸini söylemek zor. Ancak siyasi ortamın daha da radikalleÅŸeceÄŸini ve IŞİD benzeri örgütlerin