Her on yılda bir deÄŸiÅŸmeye, yenilenmeye açık bir ülkede, bölgedeyiz. Bu yenilenme belki de bir zorunluluk; kimi zaman vesayetle geliyor, kimi zaman kaosla birlikte. Hatırlayalım, Türkiye siyaseti her on yılda bir darbelerle deÄŸiÅŸmek zorunda kalıyordu. Tabii olmayan ve beklenmedik sonuçlar üreten bir yöntemdi bu. Nitekim 28 Åžubat süreci de darbe düzenleyicilerinin istemediÄŸi bir ÅŸekilde AK Parti'nin tek başına iktidara geliÅŸinin zeminini hazırlamıştı.
AK Parti, kendinden önceki partilerin aksine, muktedir olmasını engelleyecek vesayet giriÅŸimlerini geriletmeyi bildi. 2007 CumhurbaÅŸkanlığı krizi/ e- muhtıra, 2008 kapatma davası, Gezi olayları ve 17-25 Aralık süreçleri bu giriÅŸimlerin öne çıkanları olarak yakın tarihimizdeki yerini aldı. Ä°ktidarı boyunca tabii olmayan bu tür vesayetlerin meydan okumasını halka giderek aÅŸabilen AK Parti'nin önünde tabii olan bir yüzleÅŸme duruyor bugün: iktidarda kendi mirasıyla yüzleÅŸmek ve bunu yönetebilmek. Belki de demokratik siyasi hayatımızın ilk örneÄŸi bu. ErdoÄŸan'ın 3 dönem kuralıyla partisine getirdiÄŸi yenilenme fırsatı da öncesi olan bir olgu deÄŸil. Dahası, AK Parti kendi yönetimindeki on iki yılın muhasebesini önümüzdeki sekiz yılı da yöneteceÄŸi kanaatinin egemen olduÄŸu bir atmosferde gerçekleÅŸtirmek durumunda. Elbette, Türkiye'nin kendi başına bırakılacağını düÅŸünenlerden deÄŸilim. Ancak yine de ülkemiz, muktedir bir siyasal parti tarafından yönetiliyor ve her geçen gün sahip olunan istikrar normalleÅŸtirici etkide bulunuyor. Türkiye siyaseti normalleÅŸtikçe AK Parti yeni bir yüzleÅŸmeyi daha derinden yaÅŸayacak. Bu da kendi güçlendirdiÄŸi aktörlerin (elitlerin, grupların ve bireylerin) farklılaÅŸan ve kimi zaman birbiriyle çatışan taleplerini yönetme meydan okumasıdır. Yani baÅŸarının getirdiÄŸi beklenmedik sonuçlarla yüzleÅŸmek.
Gülen Hareketinin ortaya koyduÄŸu tehlike bu yüzleÅŸmenin ne kadar yıpratıcı olabildiÄŸini gösterdi. AK Parti'nin güç devÅŸirdiÄŸi bir insani sermayenin radikalleÅŸerek en sert muhalefeti yapan yere sürüklenmesi derin analizleri gerektiriyor. Paralel yapı ile ilgili uygulanacak güvenlik politikalarının yanı sıra Türkiye'nin toplumsal dinamizminin kodlarının yeniden okunmasına ihtiyaç var... BaÅŸta da söylediÄŸim gibi, aslında her on yılda bir bunu kapsamlı bir ÅŸekilde yapmak zorundayız.
AK Parti'ye yönelik "otoriterleÅŸme ve yolsuzluk" suçlamalarının uzun süre iktidarda olan her siyasal partinin karşılaÅŸtığı bir durum olduÄŸunu düÅŸünebiliriz. Ancak kendi baÅŸarısı ve güçlendirdiÄŸi elitlerin/ grupların muhtemel muhalefeti ile yüzleÅŸmek bambaÅŸka bir ÅŸey. Bu yüzleÅŸme için AK Parti, klasik parti kutuplaÅŸması ve lider kapışması siyasetinin ötesine gitmek zorunda. Ä°ktidarda iken yenilenmek ve siyasi hayatta kalıcı olmak ancak bu ÅŸekilde mümkün olacaktır. Bunun yolu da 2023 vizyonunun yeni nesillere aktarılmasından geçiyor. DiÄŸer bir tabirle, farklı kesimlerden beslenmeye devam ederek siyasal bir harekete dönüÅŸmekten...
Gelecek on yılda iktidarda iken kendi mirasını yönetme konusunda AK Parti'nin önünde üç sorun alanının durduÄŸunu düÅŸünüyorum. Ä°lki, kentleÅŸmeden güvenliÄŸe kadar daha iyi dizayn edilmiÅŸ mikro politikalar geliÅŸtirilmesi ihtiyacı. Ä°kincisi, kendi iktidarı döneminde yetiÅŸen gençliÄŸin taleplerini ve eleÅŸtirilerini karşılama. Bu gençlerin adalet, katılım ve erdem gibi AK Parti'nin de beslendiÄŸi deÄŸerler üzerinden geliÅŸtirebileceÄŸi muhalefetin sonuçları Gezi olaylarından daha sarsıcı olacaktır. Üçüncüsü ise, kendi tabanına ve elitine kattığı zenginleÅŸme, özgüven ve muktedir olma halinin getirdiÄŸi melezleÅŸme ve farklılaÅŸmanın dinamizmi