Propaganda, evrensel bir siyaset aracı olarak bilhassa 20. yüzyıl ile birlikte en dikkat çeken kavramlar arasında yer almaya başlamış ve çeşitli toplumlardaki siyasal gidişatın belirlenmesinde etkili olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş yıllarında her iki kutubun başvurduğu propaganda aygıtları ile hedef kitlelerinin algı ve siyasal davranışları bilinçli bir yönde etkilenmeye çalışılmıştır. Diğer taraftan ulus devletlerin oluşma süreçlerinde de başvurulan uzun vadeli propaganda girişimleri yanı sıra, siyasal grup, partiler ve cemaatsel organizasyonlar da bu işlevsel yönteme başvurararak öngörülen sistem ve toplum tasavvurlarını hayata geçirmeye çalışmışlardır.
Propaganda yöntemlerine başvurulmasındaki temel motivasyon, hedef kitlesini tek taraflı, rasyonel bir izâhı olmayan yöntem ve gerekçelerle iknâ etme girişimidir. Bununla birlikte ideolojik dozaja ve konjonktürel sebeplere göre yalan ve çarpıtmaların en çok tercih edilen unsurlar olduğunu belirtmek gerekir. Bu çabalar sonucunda somut gerçekler çarpıtılarak, çoğu zaman tamamıyla yalan verilere de başvurmak sûretiyle, belli hedefler için araçsallaştırılmaktadır.
RADİKAL SOL VE ŞİDDET İLİŞKİSİ
Propagandanın radikal sol siyasal akımlar için elverişli ve sık sık başvurulan bir siyasal araç olduğu da kuşkusuz tarihî tecrübeler dikkate alındığında daha iyi anlaşılmaktadır. Bu bağlamda radikal solun şiddet ve propaganda ilişkisi de son derece öne çıkmış olan bir husustur ve bugün dahi sosyal medya faktörü sebebiyle kitlesel geçerliliğini korumaktadır. Her ne kadar tüm sol akımlar için bu değerlendirmeyi genelleyerek kabul etmek kesinlikle mümkün olmasa da, dünya siyasetinde ve sol fikir dünyasında yer edinmiş olan bir çok fikir temelindeki şahsiyetler bile şiddetin yalnızca işlevsel bir yöntem olduğunu düşünmekle kalmamış, bunu ahlâkî, insanı arındıran ve yücelten bir temel unsur olarak değerlendirmiştir ve bugün de hâlâ değerlendirmektedir. Bu tür kavramsallaştırmalarda şiddetin iki türe ayrıldığına şahit olunur. Buna göre, örneğin, faşist olarak genel ve kapsayıcı bir şekilde tanımlanan şiddet, yanlış ve gayrı meşrû olarak değerlendirilirken, diğer taraftan radikal sol şiddetin ise siyasî hedeflerin gerçekleştirilmesinde meşrû bir çerçeveye oturtulmasında bir beis görülmemektedir. Bu hedef bağlamında kimi zaman maalesef refleks olarak ve dayanışma adı altında sözkonusu şiddet yanlısı radikal sol akımların etnikçi bir tandansının mevcudiyeti de –şiddetin başlı başına kamufle edilmesine ek olarak– görmezden gelinmektedir. Böylelikle müşterek bir platformda hareket edebilme hedefiyle bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde şiddet sarmalına destek çıkılmaktadır. Şiddetin bu şekilde rasyonel gerçeklerden arındırılarak belli siyasal hedefler uğruna araçsallaştırıldığı bu tutum, maalesef Türkiye'deki (radikal) sol hareketlerin de zaman zaman ve bilhassa son zamanlarda bilinçli veya bilinçsizce başvurdukları bir yöntem olmuştur.PKK'NIN PROPAGANDA MAKİNASI
Tahmin edildiği üzere, propaganda; nasyonal ve sosyalist/stalinist bir terör örgütü olan PKK'nın da şiddet ile ilişkisi bağlamında başvurduğu etkili bir yöntemdir. Bilhassa son aylarda PKK'nın gerçekleştirdiği terör eylemlerinin arka planında oldukça kapsamlı bir propaganda ağının varlığı yeniden belirginleşmiştir. Görüldüğü üzere PKK'nın bölge halkının kitlesel desteğinden yoksun terör kalkışmaları daha sık ve absürd propaganda araçları ile desteklenmeye çalışılmıştır, çalışılmaktadır. Diğer taraftan bu sözkonusu proapaganda denemeleri, PKK çizgisine mesafeli sol hareketleri de PKK söylem seviyesine çekebilmiş ve bu sebeple toplum nezdinde marjinalleşmelerine katkı sağlamıştır. Sistematik bir çarpıtma ile şiddet ve terörizmin meşrûlaştırılmaya ve kutsanmaya kalkışılması, PKK'nın propaganda aracıyla başvurduğu temel motivasyonu teşkil etmektedir. Burada özellikle sık sık tercih edilen özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik vb. kutsanmış değer ve kavramlar şiddet ve terörün kamufle edilmesi işlevini görmektedir."DEVRİMCİ ŞİDDET" İLE AKLAMAK
Terör örgütü PKK bu yöntemi elbette yakın zamanda gündemine almış bir yapı değildir. Kuruluşundan bu yana şiddet ve özgürlük arasında oluşturulan bu kavrsamsal ilişki ağı, bilhassa "devrimci şiddet" diye nitelendirilen terör eylemleri ile somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Serdar Bülent Yılmaz'ın da ifade ettiği üzere, kalkışılan bu kanlı terör eylemleri "özgürlük", "barış" ve "demokrasi" mücadelesi olarak sunulduğunda, ne kadar vahşi ve kötü olursa olsun etkilediği kitle tarafından toleransla karşılanmıştır. Propagandanın gücü ve terör örgütü sempatizanlarının manipülasyon ağına baktığımızda da örgütün maalesef (kısmen de olsa) "etkili" olduğu gözlemlenmiştir. Terör saldırılarını "çatışmalar" olarak meşrûlaştırma söylemi veya terör örgütü tarafından yalnızca "sivillerin" hedef alınmasının kınanması gibi taktiksel söylemler, örgütün propaganda çarkına işlevsel bir destek vermektedir. Terör örgütü, canlı bomba eylemleri, muhalif akımlara yönelik cinayetler, iç infazlar, sivillere yönelik şiddet eylemleri gibi normal şartlarda "terör eylemleri/saldırıları", "faşizm", "zorbalık" olarak kabul edilen faaliyetler gerçekleştirmesine rağmen, kendini "demokratik" ve "barışçıl" bir yapı olarak tanımlayabilmiştir. Bununla birlikte radikal Türkiye solunun da maalesef yıllardır şiddetperest bir yaklaşım ile PKK terörizmine net bir şekilde, ama'lara sığınmaksızın karşı durmayşı, örgütün manipülasyon alanını da hiç ummadığı kadar genişletmiştir.HENDEK VE ALGI OPERASYONU
Sonuç olarak, terör örgütü PKK, Temmuz 2015'den bu yana kalkıştığı terör eylemlerini ve hendek kalkışmalarını propaganda yöntemi vasıtasıyla tahkim etmeye çalışmış, radikal sol hareket ve medya uzantılarından da önemli ölçüde destek görmüştür, ve maalesef görmektedir. Örgüt, Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef tahtasına koyarak, başta bölge insanının desteğini kazanmayı amaçlamış ve mümkün mertebe "devrimci halk savaşına" zorlamak istemiştir. Burada elbette ilgili siyasal uzantıların PKK propagandasının basit birer aracı olmalarından öte gidememeleri yanı sıra, bölge insanının yaşadığı acılara da zerre ortak olunmadığı gözlemlenmiştir. Hendek terörünün bilhassa bölge halkı tarafından sert tepkilerle karşılanması ve haliyle toplumsal bir karşılığının olmayışı, terör örgütünün daha fazla manipülasyon ve yalana sarılmasına sebep olmuştur. Ancak en nihayetinde küresel ve ülke içinde belli ve mâlum akımlardan sağlanan propaganda desteğine rağmen, PKK'nın propaganda aygıtı başarısız olmaya mahkûmdur.[Yeni Şafak Düşünce Günlüğü, 16 Nisan 2016].