SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörlüğü’nden Talha Köse’nin moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Omran for Strategic Studies araştırmacısı Maen Tallaa, araştırma asistanı Sasha Al Alou ve SETA’dan Dış Politika Direktörlüğü’nden Can Acun ile Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş konuşmacı olarak yer aldı.
Omran for Strategic Studies araştırmacısı Maen Tallaa panelin ilk konuşmacıydı. "Suriye’deki değişimlerin tüm dünyadaki güvenlik politikalarına etkisi vardır" diyerek sözlerine başlayan Tallaa, konuşmasına Amerikan politikalarında teröre karşı bir savaştan bahsedildiğine değinerek devam etti. Tallaa, Rusya’nın Suriye’den çekilmesiyle beraber, daha önce yaptığı müdahaleyle kazandığı konumu muhafaza ettiğinin altını çizdi. ABD ve Rusya’nın Suriye politikalarına değinen Tallaa, İran’ın Suriye’ye yönelik politikalarını irdeledi ve sözlerine İran projesinin Suriye’de değişmediğini ekledi. Daha sonra Körfez ülkelerinin Suriye krizine yönelik tutumundan bahseden Tallaa, "Körfez ülkelerinin Suriye’deki politikaları tepki olarak kalmış, fiile dönüşmemiştir" diyerek konuşmasını tamamladı.
Panel, ikinci konuşmacı Sasha Al Alou ile devam etti. Alou, konuşmasında daha çok Suriye’deki krizin 2011 yılındaki çıkış noktası olan halk hareketlerine ve uluslararası camianın bu soruna bakış açısına değindi. Suriye’deki halk hareketini İslamcıların yönettiği algısı yaratılmaya çalışıldığından bahseden Alou, uluslararası camianın yardımıyla Esed stratejisinin güçlendiğinin altını çizdi. Konuşmasında PYD’ye dair değerlendirmelere de yapan Alou, "Uluslararası camia PYD’ye büyük bir itibar gösterdi çünkü DAEŞ’e karşı savaştığı iddia edildi" tespitini yaparak sözlerini bitirdi.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş’ın sunumuyla panel devam etti. Yeşiltaş, bölgesel güvenlik mimarisi kavramını açıklayarak sözlerine başladı. "Bölgesel güvenlik mimarisinden bahsederken bölgelerin kendine has coğrafi tanımlamalarından faydalanıyoruz" diyerek sunumunu sürdüren Yeşiltaş, Ortadoğu söz konusu olduğunda Suriye krizi nedeniyle negatif bir güvenlik mimarisinden bahsedebileceğimizin altını çizdi. Etnik ve mezhepsel, ayrıca topraksal güvenlik tehditlerinin Ortadoğu için söz konusu olduğunu belirten Yeşiltaş, buna ek olarak "Bugün uluslararası camia Ortadoğu’da güvenlik mimarisini kontrol edememektedir" vurgusunu yaptı. Bölge ülkelerinin yönetim zafiyetlerine de değinen Yeşiltaş, "Bölge ülkelerinin yönetişim sorunu yaşaması da Suriye krizini çözmekten uzaktır" diyerek sözlerini sona erdirdi.
Panelin son konuşmacısı SETA Dış Politika Direktörlüğü’nden Can Acun oldu. "11 Eylül saldırıları ve ABD’nin buna verdiği kontrolsüz yanıt bugünü açıklayacak bir tarihsel arka plan çiziyor" diyerek sözlerine başlayan Acun, hem Irak’ta hem de Afganistan’da yönetim aşınması olduğuna ve bölgede devlet dışı aktörlerin türediğine değindi. "Suriyeli Kürtlerin 2011 yılında Suriye’de muhalif hareketleri desteklemesi, Esed’i PKK kartını oynamaya itti" diyerek sözlerine devam eden Acun, YPG’nin DAİŞ ile mücadele adı altında bölgede bir kuşak oluşturmaya çalıştığının altını çizdi. "Cenevre sürecine YPG ve PYD’nin dahil olmasını Türkiye’nin önlemesi önemliydi" tespitiyle konuşmasını sona erdirdi.
Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi..