SETA > Yorum |
Trump ın 43 Günündeki Zafer Turu

Trump’ın 43. Günündeki Zafer Turu

ABD Kongresi’nin ortak oturumuna hitap eden Trump’ın konuşması, Amerikan siyasetinin ne kadar partizan hale geldiğini bir kez daha gösterdi.

ABD Kongresi’nin ortak oturumuna hitap eden Trump’ın konuşması, Amerikan siyasetinin ne kadar partizan hale geldiğini bir kez daha gösterdi. Cumhuriyetçilerin Trump’ın girişinde ve konuşması süresince her söylediğini uzun uzadıya alkışlama çabası karşısında Demokratların nerdeyse hiçbir sözünü alkışlamamaları Amerikan siyasetinin yeni normali haline gelmiş görünüyor. Konuşmada seçim zaferi turu atılması, enkaz devraldık edebiyatı yapılması, 43. günlük ‘başarıların’ listelenmesi ve Demokratlarla alay edilmesi gibi ögeler öne çıkarken Trump’ın beklenenden daha iyi bir konuşma yapması da dikkat çekti. Daha önceki benzer konuşmalarında Amerika’nın sorunlarını çok da abartılı biçimde öne çıkaran Trump’ın ilk cümlesindeki ‘Amerika geri geldi’ ifadeleri bu sefer kendinden daha emin tavrını özetliyor. Buna karşın Demokrat bir temsilcinin dışarı çıkarılmasına neden olan protestosu dışında Demokratların ellerinde tuttukları küçük levhalarla sessiz protesto yönetimini seçmeleri, Trump’la mücadele stratejilerinin de netleşmediğini gösterdi. Demokratlar Trump’ın sıklıkla kendileriyle dalga geçmesine etkin bir cevap veremedikleri gibi Ukrayna dışında konuşmayı alkışlamamaları iki taraf arasındaki uçurumun kapanmayacağına işaret etti.

Demokrat Ajanda Tersyüz

Trump görevi devraldığından beri Biden yönetiminin politikalarını iptal etmekle kalmayıp birçok konuda tam tersi politikaları hayata geçirmeye çalışıyor. Federal hükümet yetkililerini toplu işten çıkarmaya tabi tutan Trump yönetimi, Başkan’ın politikalarını desteklemeyen bütün atanmışları bulup işlerine son vermeyi vadediyor. Normalde siyasi atama pozisyonlarındaki isimlerin değiştiği ve alttaki memurların her iki partiden de olmasının normal sayıldığı bu sistemde, devlet görevlilerinin partizan olma zorunluluğuna tabi tutulması Trump’ın bütün devleti dönüştürme çabasına işaret ediyor. Ordu da dahil bütün federal kurumlarda çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık (DEI) kriterlerini iptal eden Trump, devletin resmi dilinin İngilizce ve sadece iki cinsiyet olduğunu ilan ederek "Demokratların yıllardır üzerine siyaset inşa ettikleri değerlere" savaş açmış durumda.

Amerika’nın beyaz çoğunluğunun ters tepkisi olarak okunabilecek şekilde DEI programlarını iptal eden Trump, bir yandan da sınır güvenliği adına göçmenlik meselesinde sert tedbirler almaya çalışıyor. Söz verdiği üzere ‘tarihin en büyük sınır dışı operasyonunu’ gerçekleştiremediği için kızgın olan ve Kongre’den bunun için fon talep eden Trump, 5 milyon dolara ‘altın kart’ satarak zengin göçmenleri teşvik etmeye çalışıyor. Çoğunluğu beyaz olmayan göçmenlerin engellenmesiyle Amerika’nın esmerleşmesini durdurmaya çalışan Trump ve Cumhuriyetçiler, liberal göç politikalarını bitirerek Demokratları bu konuda da köşeye sıkıştırıyor. Göçmen taraftarı siyaset yapan Demokratlar, sınır güvenliği konusunda yeterince sert tedbir almadıkları ve söylemlerini de buna göre değiştiremedikleri için seçimlerde bunun cezasını çektiler. Trump, Kongre konuşmasına DEI ve göçmenlik konusundaki bazı ‘mağdurları’ da getirerek Demokratların politikalarının ‘kurbanlarını’ öne çıkaran bir şovla kendi politikalarının haklılığını gösteren vatandaş portrelerini ortaya koymuş oldu.

Ticaret Savaşları

Trump’ın bir yandan iç politikada Demokratların bütün ‘kazanımlarını’ tersine çevirerek muhalefetin dengesini bozduğunu bir yandan da uluslararası arenada ticaret savaşları üzerinden küresel ticaret dengelerini altüst ettiğini görüyoruz. Meksika, Kanada ve Çin’le birlikte Avrupa’yı da hedef alan Trump’ın ticaret savaşlarının hem Amerika içinde hayat pahalılığını artırması hem de küresel bir ekonomik gerilemeyi ve hatta krizi tetiklemesi şaşırtıcı olmayacak. Amerikan mallarına gümrük uygulayan bütün ülkelere mütekabiliyet esası üzerinden gümrük uygulama sözü veren Trump’ın ticaret savaşları borsayı da epeyce ürkütmüş durumda. Kongre konuşmasında matematik olarak mümkün olmayan denk bütçe sözü veren Trump’ın bunu ek vergilerle ve federal hükümetteki kesintilerle başaracağını söylemesi de yüksek retoriğinin gerçeklerle pek de alakası olmadığını gösteriyor.

Buna rağmen Kuzey Amerika’daki serbest ticaretin ABD’ye sağladığı avantajları görmek istemeyen Trump yönetiminin bazı geri adımlar atacağı bekleniyor. Ancak hem Kanada hem Meksika, Avrupa’nın Ukrayna konusunda Amerika’ya güvenemeyeceğine kanaat getirmesi gibi Amerika’yla karşılıklı bağımlılıklarını azaltmaları gerektiğini anlamış durumdalar. Trump ticaret savaşlarının şiddetini azaltıp ek gümrük vergilerinden vazgeçse bile dönülmesi zor bir yola girmiş durumda. Bu da Amerika’nın Meksika, Kanada ve Avrupa gibi geleneksel müttefikleriyle ticaretine büyük darbe vurarak hem Amerika’nın ekonomik gücünü azaltacak hem de dış ticaret yapmasını çok daha zor hale getirecek. Trump’ın kısa vadede acı çekileceğini kabullenmesi de buna işaret ediyor. Uzun vadede dünyayla daha az ticaret yapan bir Amerika’nın daha fazla zenginleşmesi gerçekten zor zira bugünkü dev Amerikan firmaları cirolarının önemli bir kısmını farklı ülkelerdeki ekonomik faaliyetlerine borçlular. Amerikan şirketlerinin uluslararası ticaret yapmasının ve başka ülkelerdeki yatırımlarının zora girmesi, ABD ekonomisini de kötü etkileyecek.

Trump ikinci döneminde Amerikan halkından büyük bir yetki aldığına inanıyor ve birçok konuda son derece radikal adımlar atıyor. Kongre konuşmasında ‘bu daha başlangıç’ ifadelerini kullanması da yakın zamanda geri adam atmayacağına işaret ediyor. Yasa geçirilmesi ve fon sağlanması konusunda Cumhuriyetçi Kongre’nin kendine engel çıkarmayacağını hesap eden Trump, işler iyi gitmezse kendi partisinden direnişle karşılaşabilir. Özellikle 2026 ara seçimlerine giderken ticaret savaşlarının vuracağı otomobil sektörü ve çiftçiler gibi gruplar Kongre üzerinde baskı yaratabilir. Enflasyonla mücadele sözüyle seçilen Trump’ın ekonomik meselelerde beklenen performansı gösterememesi Kongre Cumhuriyetçilerinin direnişini artırarak Demokratlar koz verebilir. Ancak Demokratların da henüz ne liderlik meselesini ne de Trump’la mücadele stratejisini halletmemiş bir görüntüsü var. Siyasi kutuplaşmanın getirdiği bölünmüşlük ve partizanlık da iki tarafın bir araya gelmesini neredeyse imkânsız kılıyor. Bu denklemde Trump radikal politikalarında ısrar edip ekonomiye zarar verirse Cumhuriyetçilerin desteğini kaybetmekle kalmayıp Demokratların da elini güçlendirmiş olur.

[Yeni Şafak, 7 Mart 2025]