Cumhuriyetçi Parti ara seçimlerde Temsilciler Meclisi çoğunluğunu ele geçirdi ancak Meclis Başkanlığı seçiminde yaşananlar parti içinde epeydir devam eden iç savaşta bir grubun gerilla siyaseti yürütmekten kaçınmayacağını gösterdi. Temsilciler Meclisi ‘Özgürlük Grubu’ üyelerinin Kevin McCarthy’ye başkaldırısı son 164 yılın en uzun meclis başkanı seçim sürecinin yaşanmasına neden oldu. McCarthy birçok ödün vermek zorunda kaldığı seçimi ancak 15. turda kazanmayı başardı. Bazı üyeleri Trump’ın dahi sağında kalan Özgürlük Grubu vekilleri önümüzdeki iki yıl içinde ağırlıklarını hissettirmeye kararlı olduklarını göstermekle kalmayıp Cumhuriyetçi Parti’nin de daha fazla sağa kayacağının sinyalini vermiş oldu.
Meclis Başkanlığı seçimlerinde yaşanan süreç McCarthy’ye karşı Trumpçı bir başkaldırının ötesine geçti. İçlerinde Trump’ı dahi dinlemeyen temsilcilerin bulunduğu Özgürlük Grubu vekillerinin diretmesinin temelinde yasama süreçlerinde vetoya tekabül eden bir gücü elde etme amacı yatıyordu. Grup federal hükümetin küçültülmesi ve mali disiplin hedefleri doğrultusunda geçen yıl geçirilen bütçenin bazı harcama kalemlerini iptal etmeyi planlıyor. Önümüzdeki yılın borçlanma üst limiti görüşmelerinde de sosyal programlardan kesinti yapılmasında direterek federal devletin tekrar kapanma aşamasına geleceği yeni bir krizin sinyallerini veriyor. Bu durumda önümüzdeki iki yıl içinde Demokratlarla Cumhuriyetçilerin bir araya gelerek yasa geçirmesi neredeyse imkânsız hale gelecek.
Cumhuriyetçiler Meksika sınırında yaşanan göçmen krizi, federal harcamalar, enflasyon ve enerji gibi konularda Biden yönetiminin işini zorlaştırmaya zaten hazırlanıyorlardı. 6 Ocak Komisyonu ve Trump’a açılan soruşturmalara karşı soruşturma komisyonları kurması beklenen Cumhuriyetçilerin içinde Biden’a karşı görevden alma süreci başlatmak isteyen Özgürlük Grubu’na mensup temsilciler de var. McCarthy’den kritik ödünler koparan bu grubun Cumhuriyetçi Parti’nin gündemini belirlemede sayısal güçlerinden çok daha fazla bir etkisi olacak. Biden yönetimini sıkıştırmak ve herhangi bir kanunun uzlaşmayla geçmesini engellemek isteyen grubun taktikleri önümüzdeki iki yıla damgasını vuracak görünüyor.
Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçilerin 212’ye karşı 222’yle üstünlüğü var ancak yasaların geçebilmesi için Özgürlük Grubu’nun desteği gerekiyor. McCarthy’nin Meclis’ten geçirdiği tasarıların kanun haline gelebilmesi için Senato’da çoğunluğu elde tutan Demokratlarla uzlaşması gerekiyor ancak Özgürlük Grubu’na verilen ödünler buna izin vermeyecek. Bu grubun talepleri arasında bütçe dengesinin sağlanması, Kongre üyelerine dönem şartı getirilmesi, harcama kalemlerine eklemeler yapılmasına izin verilmesi ve McCarthy’nin parti içi ön seçimlerde tarafsız kalması gibi konular var. McCarthy Cumhuriyetçi gündemi yasalaştırmak için bu gruba taviz vermeye devam ederken bir yandan da Biden yönetimiyle pazarlık etmesi gerekecek.
Pazarlık süreçlerinde Cumhuriyetçilerin Demokratları en fazla sıkıştırabilecekleri konu yazın gündeme gelmesi beklenen ABD’nin borç limitinin artırılması meselesi olacak. Pandemiyle birlikte sürekli para basmak durumunda kalarak enflasyonun tarihi rakamlara ulaşmasına neden olan federal hükümet, yaz aylarında kanuni olarak belirlenen borç üst limitine ulaşmış olacak. Borç limitinin artırılmaması ABD’nin tarihinde hiç yaşanmamış bir durum olan federal hükümetin borçlarını ödeyememe noktasına gelmesine yol açabilir. Bu süreçte Özgürlük Grubu dengeli bütçe hedefi doğrultusunda hem sosyal programlardan hem de savunma harcamalarından kesinti yapılmasında ısrar ederek federal hükümetin kapanması pahasına uzlaşmayı engelleyecek.
McCarthy’nin verdiği diğer bir ödün de Meclis Başkanı’nın görevden alınma sürecinin başlatılması için herhangi bir temsilcinin önerge vermesi kuralını geri getirmek oldu. Bu taviz McCarthy’nin pozisyonunu son derece zayıflatıyor zira Özgürlük Grubu fiilen veto hakkı kazanmış oluyor. Demokratlarla pazarlık yaparak yasaları geçirme konusunda eli zayıflayan McCarthy, parti içindeki muhalefet dolayısıyla Meclis Başkanı olarak belki de en zayıf başkanlardan biri olacak. Özgürlük Grubu’nun muhalefet ettiği herhangi bir tasarıyı geçiremeyecek olan McCarthy’nin Biden’la uzlaşması da neredeyse imkânsız hale gelecek.
Bu tabloya bakıldığında önümüzdeki iki yıl içerisinde Amerikan siyasetinin iç kısır döngülere hapsolacağını tahmin etmek zor değil. Biden yönetimi hem bütçe harcamaları hem de araştırma komisyonları üzerinden Cumhuriyetçilerin engelleme siyasetleriyle karşı karşıya kalacağı için daha fazla dış politikaya yönelmeyi tercih edebilir. Birçok Amerikan başkanı göreve geldikleri ilk iki yılda iç siyasette verdikleri sözleri yerine getirmeye odaklanıp dış politika atılımlarını sonraki iki yıla bırakıyor ancak Biden Ukrayna meselesini Rusya’nın işgali nedeniyle daha erken kucağında bulmuştu. Ukrayna’ya yardımı Cumhuriyetçilerle uzlaşı konusu yapmada başarılı olan Biden’ın önümüzdeki topal ördek döneminde Özgürlük Grubu’nun oransız etkisindeki Cumhuriyetçilerle uzlaşması için taviz verme sınırlarını epey zorlaması gerekecek.
[Yeni Şafak, 11 Ocak 2022].