Salı günkü köşemiz “İran anlaşmasına ramak kaldı" derken, sabah saatlerinde tarihi haber Viyana'dan dalga dalga yayılmaya başladı. İran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayıcı anlaşma, karşılığında pek çok yaptırımı da kaldırmayı taahhüt etti. Daha önce altını çizdiğim en sıkıntılı maddelerden silah ambargosu ise öylece kaldı.
Şimdi herkes, nükleer anlaşma sonrası dünyayı nelerin beklediğinin merakında. Ve herkes için çıkarlar da, çatışmalar da şüphesiz farklı. Obama'nın “Tahran'la ilişkilerde yeni istikamet" olarak tanımladığı soğuk el sıkışma, İsrail'e göre “tarihi hata". Alman iş dünyası ellerini ovuştururken, S. Arabistan kara kara düşünüyor. Fransa “pazarınıza talibiz" derken, Pakistan'ın düşlerini boru hattı süslüyor.
Başroldeki İran ise, atomdan vazgeçmenin karşılığında verilen ekonomik ödüllerle teselli buluyor. Uluslararası finans sistemine entegre olmak, bu ödüller arasında en tatmin edici olanlardan. Zira bu kazanım, İran'ın gerek ticaret gerekse yatırım ilişkilerinde yepyeni bir sayfa açmasına imkân tanıyacak.
Anlaşmanın İran ekonomisine sağlayacağı bir diğer temel kazanç ise, hiç şüphesiz petrol… Yaptırımlar nedeniyle keskin bir düşüş sergileyen İran petrol ihracatı, Viyana'da atılan imzalarla yeniden canlanma fırsatı yakalayacak.
Peki, bu potansiyel gelişme, geçtiğimiz yıl tepetaklak olan petrol fiyatlarını nasıl etkileyecek? Piyasaları bugün en meşgul eden sorulardan biri de bu. O halde köşemizi de meşgul etsin.
FİYATLARA NE OLUR?
2014'ün ikinci yarısında düşüş trendine giren petrol fiyatları, 2015 başlarında dip seviyeleri görmekle birlikte, sonrasında inişli çıkışlı bir seyir izledi. Güçlü arz ve nispeten zayıf taleple şekillenen gelişmeler, yakın gelecekte de çok farklı bir tabloya işaret etmiyor. Özellikle OPEC tarafındaki bolluk kesilmediği müddetçe, arzda ciddi bir zayıflama beklenmiyor. Talep tarafında ise, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tahminlerine göre; 2016 yılında bir ivme kaybı öngörülüyor. Dolayısıyla, petrol fiyatlarının bir süre daha pek güçlenmeyeceği ancak oynak bir tablo çizeceği beklenebilir.
Şimdi bu tablonun içine, bir de İran petrolü girecek. Öyleyse, anlaşmanın fiyatlar üzerindeki muhtemel etkilerini adım adım düşünelim. Doğal olarak ilk adımda, anlaşmanın devreye sokulması gerekiyor ki, maddelerdeki ilgili süreçlere bakıldığında bunun ancak yılsonuna doğru gerçekleşebileceği anlaşılıyor. Bu gerçekleştiği an ise, “uygulama günü" devreye girecek ve ancak bu günden sonra İran ile ilgili paydaşlar özgür hareket edebilecek. Sadece petrol değil, her konuda bu böyle.
ÜRETİM HEMEN ARTAR MI?
Şimdi 2. adım: Diyelim İran, uygulama günü güneş doğar doğmaz, özlediği pazarlara petrol ihracatına başlamak isteyecek. İşte bu noktada da, “ne kadar ekstra petrol ihraç edebilir?" diye düşünmemiz gerekecek. Evet, İran dünyanın en büyük petrol rezervine sahip 4. ülkesi ancak uzun süredir kapasitesinin çok altında üretim yapıyor. Yaptırımlar yüzünden pek çok petrol sahasının atıl kaldığını hatırlayalım. Bu bağlamda, 2008'de günlük 4 milyon varil olan İran ham petrol üretimi, bugün 2,9 milyon varil civarlarında. Bunun bir sonucu olarak da, ihracat günlük 1,1 milyon varile gerilemiş durumda.
O halde, uygulama günü ve sonrasında İran petrolünün yeni pazarlara akış hızı, bu düzeyi ne kadar yukarı çekebileceğine bağlı olacak. Bu noktada ilk destek, stoklanmış petrolden gelecek. Mevcut durumda İran'ın bu kapsamda 40 milyon varile yakın petrolü olduğu tahmin ediliyor. Bununla birlikte, bu miktarın hepsini bir anda salacak hali de yok. Söz konusu stoku, üzerine eklenebilecek miktarla birlikte, 6 ay gibi bir sürede satabilir. Bu ise, küresel fiyatlar üzerinde bir miktar aşağı yönlü baskı yapabilir.
Tabii bu arada, İran'ın yeni pazarlara girmek için bir yandan da yoğun bir çaba sarf etmesi gerekebilir. Sonuçta, son dönemde gözü epeyce doymuş bir piyasadan bahsediyoruz.
SAHALARIN UYANMASI GEREK
Gelelim 3. adıma… Uygulama günü akabinde stoklarını eritecek olan İran'ın asıl etkili atışı, üretimi nasıl artıracağıyla ilgili olacak. Bu bağlamda, atıl sahalarda çalışmaların yeniden başlatılması gerekirken, bu iş aynı zamanda para ve yatırım da gerektirecek. Dolayısıyla, gözünü İran'a diken yabancı yatırımların sahalara inme hızı da bu anlamda etkili olacak.
Bu gelişmelerin lezzetli meyvelerini toplamak biraz zaman alacak ancak ilk etapta bir artış da sağlanabilecek. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), İran'ın 2,9 milyon varil civarındaki günlük üretimini kısa vadede 3,5 milyona çıkarabileceğini öngörüyor. 5 yıl içindeki beklenti ise, 4 milyon varil… Bununla birlikte, yatırımların arama ve çıkarma faaliyetlerine getireceği katkıya bağlı olarak, bu rakam yukarı yönlü de hareket edebilir. İran'ın iddiasına bakılacak olursa da, 4 milyona ulaşmak kısa sürede mümkün.
Bu öngörüler dâhilinde, nükleer anlaşmanın petrol fiyatları üzerindeki etkisinin ilk etapta sınırlı olması beklenebilir. Zira İran, dünya piyasasını hızlı bir şekilde petrole boğmayacak. Dolayısıyla İran'ın yaratacağı aşağı yönlü etkinin 2016'nın ilerleyen dönemlerinde daha hissedilebilir olacağını söyleyebiliriz.
Öte yandan bu dönemde, OPEC ve OPEC dışındaki üreticiler ile kaya petrolündeki gelişmelerin de, fiyatlarda farklı dengeler yaratacağını eklemeden geçmeyelim. Özellikle OPEC üyelerinin İran sonrası nasıl bir politika benimseyeceği önemli olacak.
Anlaşmaya dair yazılıp çizilecek daha çok detay var ancak bugün sadece petrolle dahi yerimizi taşırdık. Kısaca belirtmek gerekirse, İran atomdaki haklarından taviz vererek petrol potansiyelini geri almış oldu. Bu ve diğer ekonomik özgürlükler ise, halkta büyük umutlar doğurmuş durumda. Anlayacağınız İran, bu hafta çifte bayram yaşıyor.
Bu vesileyle, ben de siz değerli okurlarımızın Ramazan bayramını tebrik ediyor, bu topraklarda huzur ve birlik içinde nice bayramlara ulaşmayı temenni ediyorum.
[Yeni Şafak, 17 Temmuz 2015]