SETA > Yorum |
Ekonomideki İstikrar Neden Hedefte

Ekonomideki İstikrar Neden Hedefte?

Türkiye ekonomisi, siyasetteki gelişmelerden bağımsız değil, ancak siyaseti dizayn etmek isteyenlerin de istedikleri gibi hareket edecekleri alan da değil artık.

2013 yılının Mayıs ayından sonra başlayan ve 17-25 Aralık girişimi ile devam eden süreçte sürekli olarak ekonomide işlerin kötü gittiğinin vurgusunun yapılması ve atılan her adımın bir kriz varmış gibi sunulması 2015 yılında da sıklıkla karşılaşacağımız bir durum gibi görünüyor.

Öyle ki, 17-25 Aralık girişimi sonrasında Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyeline önemli ölçüde zarar veren 2014 yılının Ocak ayındaki faiz artışı kararında olduğu gibi, Merkez Bankası’nın 2015 yılının ilk günlerinde karşılık oranlarının artışı ile aldığı yeni kararlarının Yüce Divan oylamasıyla ilişkisini kuranlar, olmayan bir ekonomik karışıklık algısını yerleştirme çabasına devam ediyorlar.

Hatta çıkacak karara göre, ülkede ekonomik ve siyasi istikrarı hedef alan ekonomik ve politik senaryolar da şimdiden kurgulanmaya başlandı.

Gerçek şu ki Türkiye ekonomisi, siyasetteki gelişmelerden bağımsız değil, ancak siyaseti dizayn etmek isteyenlerin de istedikleri gibi hareket edecekleri alan da değil artık. Ülkenin sosyal ve siyasi dinamiklerindeki her hareketliliğin faturasını ekonomiye çıkarmak, tam manasıyla Türkiye’nin 12 yılda aldığı yolu ve geldiği noktayı göz ardı etmek anlamına geliyor.

İHRACAT ARTMAYA DEVAM EDİYOR

Ülkede ekonomik kaos algısı vehimsel olarak yerleştirilmeye çalışılırken, reel göstergeler bu durumun tam aksi yönünde sonuçlarla karşımıza çıkıyor. Bu göstergelerin başında da ihracat rakamları gelmektedir. 2014 yılında tüm girişimlere rağmen büyümesini sürdüren Türkiye ekonomisini besleyen en önemli kaynak ihracatta gerçekleşti.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan verilere göre 2014 yılında 156.7 milyar dolar ihracat miktarına ulaşıldı. Küresel ticaretin büyüme hızı olan yüzde 2,5 oranını aşarak yüzde 4 büyüyen ihracat rakamlarında Türkiye pozitif ayrışmasını sürdürüyor. Üstelik cumhuriyet tarihinin ihracat rekoru olarak kaydedilen bu gelişme, jeopolitik ve ekonomik risklerden dolayı Irak ve Rusya gibi Türkiye’nin iki önemli ticaret ortağına yapılan ihracatın azaldığı yılda yaşandı.

Avrupa Bölgesi’ndeki göreli toparlanmayla beraber artan ihracat oranı, Ortadoğu ve Kuzey Amerika ülkelerinde de artış sağlandı. 2015 yılında ise ihracatta yol haritasını belirleyecek nokta olan pazar çeşitliliğinin üzerinde dikkatle durmamız gerekmektedir.

Çünkü Afrika’ya yapılan ihracattaki yaşanan yüzde 4’lük düşüş, bu bölgeyle olan ekonomik ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesini zorunlu kılıyor. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2015 yılındaki ilk ziyaretini Afrika ülkelerine yapacak olması büyük önem arz etmektedir.

İHRACAT HEDEFİ İÇİN ŞARTLAR UYGUN

Geniş bir perspektife sahip siyasi vizyonun belirlediği uluslararası ilişkilerle desteklenecek ekonomik ilişkilerin yanısıra, ihracatın artışını sağlayacak küresel ve ulusal şartlar da pozitif yönü gösteriyor. Petrol fiyatlarının yarıya yakın düşmesi, cari açığı azaltırken üretimde rekabet gücünü de beraberinde getirmektedir.

Diğer yandan yapısal dönüşüm reform paketinde üretimde katma değerin artırılması ve teknoloji yoğun üretimin gerçekleşmesi yalnızca ihracatın artması için değil, yeni ekonomi için de hayati önem taşımaktadır. Böylelikle ilk kez yapısal dönüşüm maddelerinin yer aldığı Orta Vadeli Program’da 2015 yılı için öngörülen 173 milyar dolar ihracat hedefi kolaylıkla gerçekleşmiş olacak, aynı zamanda hedeflenen ekonomik büyüme oranlarının üstünde büyüme rakamı da yakalanacaktır.

Sonuç olarak, 2015 yılına yine bir kriz beklentisiyle giren bazı çevreler ekonomik ve siyasi kaos çıkarma girişimlerini sürdürürken, Türkiye ekonomisinde başta ihracat olmak üzere ekonomik göstergeler pozitif kalmaya devam etmektedir.

2013 ve 2014’de birçok iç ve dış şoka rağmen kırılganlık göstermeyen Türkiye ekonomisine yönelik girişimlerin 2015 yılında da farklı senaryolarla devam edeceği görünüyor. Genel seçimlere kadar siyaseti şekillendirmek isteyenlerin tüm kozlarını oynayacakları bu yılda, Yeni Ekonomi’nin aktörleri daha kararlı ve cesaretli olmak zorundadır.

[Yeni Şafak, 5 Ocak 2015]