İhracatın, Türkiye’de ekonomik büyüme için tek çıkış noktası olduğu bir gerçek. İstihdamın ve ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi ve cari açığın azaltılması ancak ve ancak yakalanan ihracat ivmesine bağlı. Küresel piyasalarda yaşanan krize rağmen 2011 yılında gerçekleşen 134,5 milyar dolar ihracat rakamı cari açığın olumsuz etkisini azaltmak için önemli bir gösterge oldu. Ancak, bu artış trendinin devam edebilmesi için ara mal ve yatırım malı yurt içi üretiminin gerçekleştirilerek ithalata bağlı olan ihracatın azaltılması gerekmektedir.
Türkiye 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine, 2010-2011 yılında ihracatta meydana gelen yüzde 18,2 artış oranı ile 2023 yılından önce ulaşması mümkündür. Dolayısıyla, ihracat ile ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek için ihracat odaklı bir sanayi stratejisi izlemek gerekmektedir. Bunun için firma, ürün ve pazar bazında ihracat hedeflerinin koyulması, yüksek performans gösteren firmaların ödüllendirilmesi, şu anda 16 olan 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan il sayısının artırılması ve üretim yapan firmaların daha rekabetçi olmaları için, bu firmalara kolaylıkların sağlanması gerekmektedir. 2012 yılında AB’de devam etmesi beklenilen borç krizi nedeniyle ihracatta bir yavaşlama öngörülse de Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelere göre küçük miktarlardaki taleplere daha kolay yanıt verebildiği ve coğrafik konumu nedeniyle lojistik maliyetlerde sağlayacağı faydayla diğer gelişmekte olan ekonomilere göre daha avantajlı bir konuma gelmiştir. Ayrıca, küresel ticarette meydana gelebilecek olan daralmaya önlem olarak ülke çeşitlenmesi zorunlu bir durum olmuştur. Bunun yanı sıra ihracatta 2001’den bu yana Türkiye’nin yakaladığı istikrarın devam edebilmesi için ülke çeşitliliği, sektör çeşitliliği, ekonomide rekabet gücünün yüksekliği ve üretilen ürünlerin katma değerinin yüksek olması önem arz etmektedir.