Geçtiğimiz yıl bir ilk gerçekleşti ve birinci meclisin açıldığı 23 Nisan’da hükümet 1915 yılında yaşamını yitiren Osmanlı Ermenilerinin torunları için bir taziye mesajı yayınladı. Osmanlı Devleti’nin son yıllarının hangi etnik köken ve dinden olursa olsun, tüm Osmanlı vatandaşları için acılarla dolu zor bir dönem olduğu vurgulanan taziyede, yaşanan acılara adil, insani ve vicdani bir bakış açışından yaklaşılması gerektiği ifade edildi. Birçok milletten insanın hayatını kaybettiği Birinci Dünya Savaşı esnasında tehcir gibi gayri insani sonuçlar doğuran bir hadisenin yaşanması, bugün hala bir arada yaşayan Türk ve Ermeni vatandaşları arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar geliştirilmesine engel olmamalıdır denilerek bu acılı tarihe adil hafıza perspektifinden bakılması önerildi. Acıların yarıştırılmasının bir fayda getirmeyeceğinin, onun yerine bu acıları anmanın, anlamanın ve paylaşmanın bir insanlık vazifesi olduğunun dile getirildiği mesajda, 1915 olaylarının bilimsel bir şekilde incelenmesi için ortak tarih komisyonu kurulması çağrısı da yinelendi.
Taziye mesajında kanıksanmış resmi yaklaşımdan farklı bir tavır sergilenmişti. Mesajda ne devlet güvenliği için başvurulan zorunlu önlemlere ne kötü hava şartları, açlık ve hastalık gibi harici faktörlere ne de Ermeni çetelerinin Müslüman halka karşı giriştiği şiddet eylemlerine yer verildi. Tartışmaların odağında bulunan “soykırım” ifadesi beklendiği üzere kullanılmamış fakat daha önce hiç dile getirilmeyen insani boyutun altı çizilmiş ve böylece resmi yaklaşım terk edilmişti. İlk defa Ahmet Davutoğlu’nun dışişleri bakanlığı döneminde kullanılan “acıları paylaşma” söylemi, bu sefer Başbakanlık seviyesinde Recep Tayyip Erdoğan tarafından beyan edilmiş ve böylece Türkiye Cumhuriyeti ilk kez 1915 olaylarında hayatını kaybeden Ermenilerin ailelerine taziye dileğinde bulunmuştu..