15 Temmuz darbe girişiminin ardından Anayasa’nın 120. maddesi kapsamında olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi ve sonrasında bazı kişi ve kurumlar hakkında terör örgütleri ve Milli Güvenlik Kurulunca (MGK) devletin güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen oluşumlarla alakalı oldukları gerekçesiyle doğrudan kanun hükmünde kararname (KHK) hükümleri ile çeşitli işlemler gerçekleştirildi. FETÖ/PDY ve diğer terör örgütleri üyelerinin kamu kurumlarındaki konumlarını söz konusu örgütlere hizmet etmek için kullanmalarının engellenmesi adına kamudan ihraç edilmeleri ve çeşitli kurumların kapatılması bu işlemlerin en önemlileriydi. Anayasa’nın 148. maddesi dolayısıyla OHAL döneminde gerçekleştirilen bu işlemlere karşı yargı yolu kapalıdır. Bu sebeple toplum vicdanının yara almaması ve yapılan işlemlerin OHAL’e yol açan sürecin haklılığına zarar vermemesi için muhtemel mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir mekanizmaya ihtiyaç duyuldu. Sonuçta 23 Ocak 2017’de kabul edilen 685 sayılı KHK ile kamuoyunda kısaca OHAL Komisyonu olarak bilinen “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu” kuruldu. Sonrasında komisyonun çalışmalarını düzenlemek amacıyla “Başbakanlık Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun Çalışmasına İlişkin Usul ve Esaslar Tebliği” çıkarıldı..
Perspektif: AİHM Kararları ve Geçmiş Tecrübeler Işığında OHAL Komisyonu
AİHM’nin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunu tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu kabul etme gerekçeleri nedir? Komisyonun yapısı, işleyişi ve verebileceği kararlar hakkında neler söylenebilir?
Etiketler »
İlgili Yazılar
Etkinlikler
SETA Techtalks: Uluslararası Sistemde Silahlanma Dinamikleri ve Yapay Zekanın Yeri
Ekim 2024