Sahadan Güç Kazanan Diplomasi ve Irak
Türkiye'nin terörle mücadelesinde sınır ötesi askeri harekâtlar bağlamında yeni bir dönem başlıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'ta atılacak adımlara ilişkin oluşturduğu söylem ve ilk işaretlerin ardından artan diplomasi trafiği ile birlikte iyice olgunlaşan bir süreç söz konusu.
Paylaş
Türkiye'nin terörle mücadelesinde sınır ötesi askeri harekâtlar bağlamında yeni bir dönem başlıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'ta atılacak adımlara ilişkin oluşturduğu söylem ve ilk işaretlerin ardından artan diplomasi trafiği ile birlikte iyice olgunlaşan bir süreç söz konusu.
Dışişleri Hakan Fidan'ın liderliğinde yürütülen diplomatik trafik, saha gerçekliği üzerinden yeni bir siyaset inşa ediyor. Fidan'ın muhataplarına uyguladığı markaj, Türkiye'nin bölgede artan caydırıcı gücü, Ankara ve Bağdat'ın ekonomik olarak birbirine olan ihtiyacı ve Kalkınma Yolu projesi gibi ortak çıkarlar iki başkentin de hareket tarzını güncelliyor. Güçlendirilen ilgili dinamikler Ankara'nın Bağdat ile PKK terör örgütüne dair artık ortak bir yaklaşım geliştirmeyi başardığı, Irak'ın ilk defa terör örgütünü kendi sınırları içerisinde yasaklı bir örgüt olarak kabul ettiği yeni bir dönemin işaretleri.
Türkiye hali hazırda 2016'dan günümüze yeni askeri doktrini ile ulusal güvenliğine ilişkin tehditleri kaynağında bertaraf etmeye yönelik bir askeri strateji uyguluyor. Bu bağlamda Irak'ın Kuzeyinde Hakurk'tan Haftanin Sinat'a kadar sınır hattını güvence altına alacak şekilde alan hâkimiyetine dayan askeri harekâtlarına devam ediyor. Kararlılık Harekâtları ile başlatılan bu yeni askeri strateji, Pençe Kaplan ve Kilit Harekâtlarıyla ile de devam etti. PKK'nın "Medya Savunma Alanları" olarak adlandırdığı ve çok önem verdiği topografik açından dağ silsilelerinden oluşan bu alanda Türk Ordusu alan hakimiyetini elde edecek şekilde konuşlanıyor, stratejik değere sahip üs noktaları oluşturuyor. Şu ana kadar geniş bir alanda PKK unsurları elimine edilmiş durumda. Örgütün daha önce eğitim, üslenme, komuta ve kontrol için kullandığı alanlar şu anda Türk Ordusunun kontrolünde.
Ancak TSK'nın buradaki askeri varlığının tahkim edilmesi, İran-Suriye hattına birleştirecek şekilde Zap'ın geri kalanı ve Gara'yı da içine alacak şekilde bu güvenli alanın genişlemesi gerekiyor. Mevsim şartları olgunlaştıkça bu bağlamda tamamlayıcı çeşitli askeri hareketler gerçekleştirilecek gibi görünüyor. Böylece PKK'nın bölgedeki, varlığı tamamen elimine edilmiş olacak. Şu ana kadar Erbil ile görece bir eş güdüm içerisinde hareket eden TSK, şimdi aynı anlayışı Merkezi Irak Ordusu ile de geliştirmek istiyor. Türkiye'nin Bağdat'ın önüne koyduğu kazan-kazan anlayışıyla geliştirilmiş yeni vizyonda artık hiçbir şekilde PKK'ya yer yok. Basra'dan Türkiye hattına kadar uzanacak Kalkınma Yolu projesinin gerçekleştirilebilmesi adına PKK'nın tüm bölgeden temizlenmesi gerekecek.
Son diplomatik görüşmeler sonucunda Bağdat'ın da artık bu gerçekliğin farkında olduğu görülüyor. Türkiye artan caydırıcı gücüyle Bağdat'ın önüne "ya eşgüdümle hareket ederiz, ya da tek taraflı olarak ben harekete geçip alan hakimiyetimi genişletirim" seçeneklerini sunması da etkili. Şu anda ortak güvenlik mekanizması toplantıları başladı ve ilk gelen işaretler olumlu. Irak Ordusu'nun doğrudan PKK ile çatışmaya girmeyi arzulamadığı görülse de askeri konuşlanmalar ile örgütü birçok noktada geri çıkartabilir. Sincar ve Mahmur gibi alanlar bunların başında geliyor. Yine Türkiye'nin SİHA'ları kullanabilmek için Irak içinde bazı alanlar tahsis edilebilir, istihbarat paylaşımı ve çeşitli diğer güvenlik tedbirleri Türkiye'nin elini kolaylaştıracaktır.
Sincar Kritik Öneme Sahip
Terör örgütü PKK Sincar'daki varlığını devam ettiriyor. Daha önce burada Kanton da ilan eden terör örgütü Ezidiler'den oluşturduğu YBŞ güçleriyle Hanasir–Sincar hattında konuşlu durumda. Bu hat Fiş Habur'u da içine alacak şekilde Irak-Suriye geçişkenliği adına kritik öneme sahip bir nokta ve Kalkınma Yolu projesinin ana geçiş güzergâhı konumunda. Türkiye bu bölgeye Irak Sınır Muhafızlarının yerleşmesini, Sincar içinde daha önce Türkiye'nin desteğiyle imzalanan Bağdat-Erbil anlaşmasının hayata geçirilmesini arzu ediyor.
Burada İran ve Haşdi Şaabi'nin rolü de önemli. Daha önceki anlaşmanın hayata geçmesini bölgedeki Haşd unsurları engellemişti. Ancak Hakan Fidan'ın Ankara-Bağdat anlaşmasına Haşd'ın da desteği var açıklamaları bu sefer umut verici. Bölgede daha önce gerçekleşen seçimleri de büyük ölçekte KDP kazanmış, PKK'nın sözde siyasi partisi ise silahların gölgesine rağmen varlık gösterememişti. Dolayısıyla Ezidiler'in büyük çoğunluğu da PKK'nın artık bu bölgeden çıkartılması ve Sinar'ın yeniden inşa edilmesini arzu ediyor. Nitekim Türkiye de bölgenin inşa ve ihya faaliyetlerini destek verecektir.
KYB için Çanlar Çalıyor
Türkiye'nin Irak'ta yürüttüğü terörle mücadelenin diğer bir başlığı ise KYB-PKK ilişkileri. Bafel Talabani'nin KYB'nin liderliğini ele geçirmesinin ardından KYB-PKK ilişkileri iyice tahkim oldu. KYB hem PYD/YPG ile hem de doğrudan KCK/PKK unsurları ile angajman içerisinde. Türkiye zaman zaman dekapitasyon operasyonları ile örgüt mensuplarını Süleymaniye-Asos hattında elimine ederken, KYB'yi de uyararak çeşitli ekonomik yaptırımlar uygulamış durumda. Özellikle Süleymaniye havalimanına hava sahasının kapatılması önemli ve etkili bir adım.
Ancak KYB'nin ilgili hareket tarzı hala değişmiş değil. Yeni dönemde Türkiye KYB'yi doğrudan askeri olarak hedef almaya başlayabilir. KDP-KYB ilişkilerinin gittikçe gerginleştiği bir dönemde Türkiye'nin desteği ile IKBY içerisindeki dengeler değişebilir. KYB'nin Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmanın büyük bir bedeli olduğunu deneyimlemeden PKK ile olan ilişkisini kati şekilde kesmesi kendi hayrına olacaktır.
[Sabah, 23 Mart 2024]
Etiketler »
İlgili Yazılar