Onbinlerce Fransız sokaklarda, Macron'un yeni Güvenlik Yasası'nı protesto ediyor. Meclis'te kabul edilen yasa Senato tarafından da onaylanırsa artık Fransa'da polisin görüntülerini çekmek yasaklanacak. Böylece tenhada kıstırdığı mültecileri, Afrikalıları, öğrencileri, eylemcileri ve muhalifleri öldüresiye döven Fransız polisinin görüntülerini çekmek ve yayınlamak suç olacak. Daha birçok antidemokratik hüküm içeren yasa bu yasağı daha "kibar" ifade ediyor; "polisin görüntülerini kötü niyetle çekmek yasak"..
Yasalar genelde niyetten pek bahsetmez. Çünkü niyet ölçülemez, tartılamaz, biçilemez. Hukuk bunun yerine somut şeylerle ilgilenir. Fiiller yasaklanır. Niyet okuyan istediği her şeyi suç haline getirebilir. Sıradan, gündelik bir davranış bile kötü niyetle yapıldığı iddia edilerek suç kapsamına sokulabilir. Günden güne otoriterleşen Macron'un yapmak istediği de tam olarak bu. Muhalefeti polis şiddetiyle bastıran Macron, polis şiddetinin görüntülenmesini de engellemek istiyor. Tam bir faili meçhul rejimi!
Yasanın en büyük mağduru gazeteciler olacak. Düşünsenize; bir muhabir göstericiye orantısız şiddet uygulayan polisin görüntülerini çekti ve haberini yaptı. Gazeteci hakkında kolaylıkla "haber kötü niyetli" denilerek dava açılıp, hapis cezası verilebilecek. Tam da burada insanın aklını, mantığını felç eden bir durumla karşı karşıyayız. Basın özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıran bu yasa ve karşı gösteriler hakkında doğru düzgün haber yapan basın kuruluşu bulmak neredeyse imkansız.
Fransız TV'leri haber bültenlerinde Türkiye'de kadına karşı baskının arttığına dair haberler yayınlıyor. CNN'in veya BBC'nin Paris'ten canlı yayına geçtiğini görmedik. Körfez sermayesi, İngiliz markası, ayrılıkçı PKK editöryasıyla ülkemizde yayın yapan Independent ise Katar'ın Türkiye'deki yatırımlarının listesini yayınlamakla meşgul. Binlerce gösterici sokaklarda, araçlar yanıyor, göstericileri takip eden onlarca gazeteci polis şiddeti nedeniyle hastahanelik olmuş, Merkez Bankası ateşe verilmiş... Kısacası Paris yanıyor ama küresel medyanın umrunda değil. Mızrak çuvala sığmadığı için mecburen birer tane haber yapmışlar. Onda da gösterileri küçülttükçe küçültüyorlar. Zannedersiniz İstiklal Caddesi'nde günde 5 öğün eylem yapan 10 tane solcu pankart açıp "ekmek bedava olsun" eylemi yapmış. BBC "Paris'te 'polis güvenlik yasası'na karşı eylemde küçük çaplı çatışmalar çıktı" başlığı atmış. Utanmasalar polis ile eylemciler "kovalamaca" ve "yağ satarım, bal satarım" oynadı diyecekler. Haberde yer alan cümleye bakar mısınız; "Protestocular arasında küçük bir grubun polise taş atması ve ateş yakması sonrası, sokaklarda ufak çaplı çatışmalar çıktı." Merkez Bankası yanıyor, gazeteciler yaralanıyor, polisin görüntülerini çekmek yasaklanıyor ama "küçük grup", "ufak çaplı çatışma". Herhalde göstericiler ısınmak için ateş yaktı!
Buyurun, Fransa'nın, Avrupa'nın medyanın ve basın özgürlüğü diyerek uğruna ortalığı birbirine kattığınız yabancı basının uzantılarının hali! Demokrasi, insan hakları, özgürlükler, ifade hürriyeti, yaşam hakkı, protesto hakkı... Hepsi fantastik bir masalın öğelerine dönüştüler.
[Takvim, 30 Kasım 2020].