Türkiye sahada kazandıkça, Türkiye düşmanları çıldırıyor. Stratejik akıllarını yitirmek üzereler. Ellerinde kalan tek silah "psikolojik harp." O da çoğu kez tutukluk yapıyor.
Eskiden psikolojik harp operasyonlarını deşifre etmek için çok uğraşmamız, kamuoyunu buna ikna etmek için beklememiz gerekirdi. Şimdi bazen birkaç gün geçmeden pozisyon değiştiriyorlar. "İstihbarat" formatında sundukları "temenni" ve "manipülasyon"ların yalanlanması çok kısa sürüyor. Eskiden gayrı milli muhalefet unsurları paralel devlet yapılanması sayesinde içeriden bilgi çalıyor ve onu manipüle ederek operasyon yapıyorlardı. Bu anlamda paralel devlet yapılanması ile yürütülen mücadele, terör örgütleri de dahil olmak üzere bütün Türkiye düşmanı muhalefet unsurlarına darbe vurdu. Kehanetleri tutmadığında elbette geri çekilmiyorlar. Bu kez yeni baştan, eldeki yeni duruma göre manipülasyonlar yapıyorlar.
Geçen hafta yaşadıklarımıza bir bakın. Önce "Erdoğan ABD'ye gidemez" diyerek Cumhurbaşkanı'nın Washington seyahatini engellemeye çalıştılar. Fakat Erdoğan ve beraberindeki heyet uçağa bindi ve yola çıktı. Uçak havada iken, "Erdoğan'ı Washington'da çok kötü sürprizler bekliyor" diye tezviratta bulundular. "Hem Obama Erdoğan'la görüşmeyecek, bu görüşme olmadıktan sonra bu ziyaretin ne anlamı" var diye konuşup durdular. Uçak indi bu kez "karşılama çok zayıftı" diye yazdılar. Halbuki Washington aynı vakitler Nükleer Zirve'ye katılmak için gelen onlarca resmi heyeti karşılıyordu ve resmi prosedürde hiçbir aksama olmamıştı.
Havaalanından otele doğru yol alırken "Erdoğan'ın kalacağı otelin önünde büyük protestolar" var dediler. Otele geldiğimizde karşılaştığımız şey, Erdoğan'a sevgi gösterisinde bulunan bir kitle ve onların karşısında 15 kişilik bir çapulcu heyeti idi. Biz otele geçtikten çok kısa süre sonra da kayboldular.
Erdoğan ilk kapalı görüşmesini yaptığında, görüşmeye katılan ABD'lilerin isimlerini yayınlayıp onların "ABD politikası açısından değersiz kişiler" olduğunu iddia ettiler. Halbuki aralarından birçoğuna geçmişte mikrofon uzatmış ve Pensilvanya'daki efendileri için üç beş güzel cümle dilenmişlerdi.
Başkan yardımcısı Joe Biden, Erdoğan'ı otelinde ziyaret ettiğinde bu ziyareti görmezden gelmeyi yeğlediler. Yapılan görüşmenin içeriği göz önünde bulundurulduğunda görmezden gelmek dışında da bir şansları yoktu esasında. Erdoğan ve beraberindeki heyet Washington'da ikili görüşmelerde bulunurken, ABD'nin önde gelen kanaat önderleriyle ve işadamlarıyla temaslarda bulunurken bir kez daha "Obama ile görüşmedikten sonra ne anlamı var ki" nakaratını terennüm ettiler. Tabii ki Erdoğan, Obama ile "ikili temaslar" kapsamında görüştü. Bir saate yakın süren görüşme, son derece verimli geçti. "Biz rezil olduk" deyip özür dileyecek halleri yoktu elbette.
Onun yerine "görüşmenin kırmızı salonda gerçekleşmiş olması, acaba Erdoğan'a bir mesaj mı" diye saçmaladılar. Erdoğan, aynı gün Brookings Enstitüsü'nde konuştu. Konuşmadan önce PKK'lılarla birlikte protesto için gelen paraleller "Erdoğan'ın korumaları canımızı yaktı, bizi itti" diye yaygaralar kopardılar.
Bundan üç yıl önce "devleti biz yönetiyoruz" diye pazarlayan, insanları Silivri'ye tıkmakla tehdit edenlerden bahsediyoruz. Şimdi, ABD'lilerden merhamet dilenip, oluşacak mağduriyet görüntüsü üzerinden bir parça alan devşirebileceklerini düşünüyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyetin Washington ziyareti bugün son buluyor. Programın son gününde Cumhurbaşkanı, Maryland eyaletindeki Amerika Diyanet Merkezi'ni açacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğindeki Türkiye heyeti, ülkesinin menfaatlerini korumak, çıkarlarını geliştirmek adına oldukça başarılı bir program gerçekleştirdi. Ve bir kez daha Türkiye kazandı.
[Sabah, 2 Nisan 2016].