SETA dış politika araştırmacısı Salim Çevik tarafından hazırlanan Pakistan Siyasetini Anlama Kılavuzu’nun tanıtımı, Pakistan’ın Türkiye Büyükelçisi Muhammed Harun Şevket’in de katılımıyla düzenlenen bir panelle gerçekleştirildi. SETA dış politika araştırmacılarından Mehmet Özkan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, raporun içeriği sunuldu ve 11 Mayıs’ta yapılan Pakistan genel seçimlerinin sonuçları değerlendirildi.
Büyükelçi Şevket: “11 Mayıs seçimleri Pakistan için dönüm noktasıydı”
Panelde söz alan Büyükelçi M. Harun Şevket, Türkiye’de daha önce böyle bir çalışma yapılmadığını belirterek, raporun Pakistan siyasi ve dini haritasını yeterince tarafsız bir şekilde değerlendirdiğini ifade etti. Pakistan’ın zor zamanlardan geçtiğini, Afganistan’da 30 yıldır devam eden savaşın Pakistan’ı derinden etkilediğini ve terör ve radikalizmin artık ülkenin bir gerçeği haline geldiğini ifade eden Şevket, bunların Batı medyasının da katkısıyla Pakistan’ın imajını hayli zedelediğini fakat 11 Mayıs seçimlerinin Pakistan siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası olacağını belirtti. Ülkede demokrasinin güçlenmeye başladığını belirten büyükelçi, seçimlerden zaferle çıkan Navaz Şerif liderliğinde Türkiye ve Pakistan arasındaki ilişkilerin daha da güçleneceğini ifade etti.
Çevik: “Türkiye’nin Pakistan’ı ikincil kaynaklardan okuması haksızlıktı”
Panelin diğer konuşmacısı ve Pakistan Siyasetini Anlama Kılavuzu raporunu hazırlayan Salim Çevik ise konuşmasına Pakistan’la ilgili Türkçe bir kaynağa ihtiyaç duyulduğunu belirterek başladı. İki ülkenin ikincil kaynaklara dayanarak yakınlık geliştiremeyeceğini ileri süren Çevik, Türkiye’nin Pakistan’ı ikincil kaynaklardan ve o kaynakların odak haline getirdiği sorunlar üzerinden okumasının haksızlık olacağını belirtti. Pakistan’da kişi ve kimliklerin içe içe olmasının konu ve kişilerin sınıflandırılmasında problem oluşturduğunu ifade eden Çevik, çalışmada, Pakistan’daki aktör ve akımları tarihsel bağlamda ele aldığını, ülkenin dini haritasını çıkarırken ülkede güvenlik ortamının oluşmasını engelleyen şiddet olaylarına ve Afganistan savaşının mirası durumundaki Taliban’a dair detaylı bir okuma sunmaya çalıştığını söyledi.
Çevik, Pakistan’daki mezhep temelli şiddet hareketlerinin tarihsel geçmişinin çok eski olmadığını, çatışmaların Batı medyasında eskiden bu yana devam ediyormuş gibi gösterilmesinin yanıltıcı olduğunu ve bu sebeplerden dolayı şiddet olaylarını uluslararası ilişkiler bağlamında ele almanın gerekli olduğunu belirtti. Batı’nın Pakistan’da ordunun konumu hakkında da tutarlı davranmadığını ileri süren Çevik, “Batı, demokrasi sorunlarını gündeme getirirken ordunun müdahalelerine de ehveni şer olarak bakıyor, bu önemli bir sorundur” dedi.
Pakistan’da yüzde 60 oranında bir katılımla gerçekleştirilen 11 Mayıs seçimlerinin tarihi bir başarı olduğunu belirten Çevik, “Pakistan’da seçilmiş bir hükümet görev süresini tamamladı ve ülkeyi yeni seçime taşıyabildi, bu bir kez daha başarılırsa, Pakistan’ın demokratikleşme sürecinin rayına oturduğunu söyleyebileceğiz” dedi. Çevik, terör örgütlerinin tehditlerine ve güvenlik endişelerine rağmen toplumun irade göstererek yüksek katılım sergilediğini belirterek, bu katılımın Pakistan’ın demokratikleşmesi adına ümitvâr olunması gereken bir nokta olduğuna dikkat çekti. Ekonomik sorunlar, enerji krizi, yolsuzluk, güvenlik ve terörün seçim gündemini teşkil ettiği ülkede, ilk defa üçüncü bir partinin (Pakistan Adalet Partisi) siyasi aktör olarak ortaya çıkmasının, toplumda değişim talebinin bir yansıması olarak okunması gerektiğini ileri süren Çevik, seçimlerle ilgili olarak birkaç tehlikeye dikkat çekti ve partilerin ülke genelindeki oy dağılımının yüksek olmamasının ve eyalet bazlı oy almalarının tehlike alarmı olduğunu söyledi. İkinci tehlikenin de ordu ile ilgili olduğunu belirten Çevik, dış politika ve güvenlik konularının ordudan sivil yönetimin eline geçmesi gerektiğinin altını çizdi.
Rakiplerini geride bırakarak seçimlerden galip ayrılan Navaz Şerif’e de değinen Çevik, Şerif’in iyi bir yönetici olmasının seçimi kazanmasındaki en önemli etken olduğunu belirtti. Kendisi de bir tüccar olan Şerif’in bu bakış açısının dış politikada da etkili olacağını, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin sorunların çözümünde bir anahtar olarak kullanılabileceğini ileri süren Çevik, Amerika ve Afganistan’la ilişkilerin güvenlik bağlamında ele alınması gerektiğini belirterek, bu konuların yeni hükümeti zorlayacağına dikkat çekti.