Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) ile Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu iş birliğinde, "Türkiye'de ve Kore Cumhuriyeti'nde Güvenlik ve Ekonomik Kalkınma: Geçmiş Deneyimler ve Güncel Meseleler" konulu toplantı düzenlendi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Jessy Yeunju Jang, Türkiye ile Kore ilişkilerini ele alan çok sayıda verimli çalışmanın yapıldığını, SETA'nın bu toplantısının da çok önemli olduğunu söyledi.
Türkiye'nin en prestijli kurumu ile böyle bir etkinlik düzenlemenin önemine vurgu yapan Jessy Y. Jang, "Türkiye ile Kore Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler çok eskiye dayanıyor. Türkiye ile Kore savaşında birlikte savaştık. Türkiye Kore savaşına 20 bin askerini gönderdi. Bilmedikleri üstelik rejim tehlikesi olan bir yere geldiler ve Kore'nin bağımsızlığına kavuşmasında büyük bir rol oynadılar. Şu anda Kore ekonomik refahını elde etmiş demokratik bir ülke. Demokrasisini geliştirmek için daha çok çaba gösteren bir ülke." diye konuştu.
SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Nurullah Gür ise Türkiye ve Güney Kore'nin 1950'lerden bu yana ekonomik, siyasi ve güvenlik açılardan birbirleriyle benzeşen siyasi süreçlerden geçtiğini kaydetti.
Sanayide büyük başarı elde eden Kore Cumhuriyetinin şu anda da demokrasisini konsolide etmeye çalıştığını vurgulayan Gür, şöyle konuştu:
"Türkiye ve Kore Cumhuriyeti için demokratik gelişim kritik bir önem taşımaktadır. Her iki ülkenin tarihi bir kan kardeşliği var. Her iki ülke de ülkelerinde güvenliği ve emniyeti sağlamak için çok çalışmaktadır. Güvenlik konusunda sadece kendi ülkeleri için değil hem bulundukları bölge hem Asya ve Avrupa için çaba gösteriyorlar. Türkiye ve Kore, siyasi ilişkilerinin yanı sıra ekonomik iş birliğini de sağlamak için çaba gösteriyor. "
"Kazanımlarımızı kaybetmek istemiyoruz.
Açılışın ardından Nurullah Gür'ün moderatörlüğündeki oturumda da konuşan Kore Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Jessy Y. Jang, Kuzey Kore'nin 2017 yılında gerçekleştirdiği nükleer denemeden sonra ABD'nin devreye girdiğini birtakım görüşmelerin yapıldığını ve bu görüşmelerin nükleer silahlanmanın sınırlandırılması konusunda olumlu sonuçlar verdiğini söyledi.
Jang, Kore yarımadasında nükleer silahsızlanmadan sonra ikinci hedeflerinin barışın sağlanması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Biz adada ekonomik refahın ekonomik kalkınma ile sağlanacağını düşünüyoruz. Çünkü coğrafyamız dünyada eşsiz bir yer. Ama şöyle trajik bir durum var biz ekonomik kalkınmamızı geliştirirken 200 metre ilerimizde Kuzey Kore var. Bursa ile İstanbul kadar bir mesafe belki de. Düşünün Bursa'da terörist bir grup var ve İstanbul'a füze atmakla tehdit ediyor ya da İstanbul'u almaya çalışıyor. Kore adasında biz bu durumu yaşıyoruz. Bu durumda bile ekonomik kalkınmamızı gerçekleştirdik ve şu ana kadar kazandıklarımızı kaybetmek istemiyoruz. Bu nedenle Kore yarımadasının nükleerden arındırılması ve barışın tesis edilmesi bizim nihai hedefimiz olacak."
Boston College'den Dr. Ingu Hwang ise Kore adasının nükleer silahlardan arındırılmasının sadece Kuzey Kore ile Washington arasında bir mesele olmadığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Kuzey Kore nükleer silahları siyasi bir araç olarak geliştirdi. Diplomatik araç olarak geliştirmenin yanı sıra ekonomik bir araca da dönüştürdü. Bu sorun Kuzey Kore lideri ile Washington arasında bir sorun olmaktan çok tüm dünyayı ve özellikle Güney Kore'yi de ilgilendiren bir sorun. Bu silahların kullanılması adada iki ulus için de yıkıcı olacaktır. Güney Kore, adanın silahlardan arındırılması için çok daha aktif girişimlerde bulunmak zorunda. ABD ile Kuzey Kore tek başına karar alamaz." diye konuştu.
[AA, 18 Aralık 2019].