SETA > Yorum |
Seçim Mesianizmi

Seçim Mesianizmi

"AK Parti yüzde kaç oy alır?" sorusunun cevabını beklememiz için İsrafil Aleyhisselam'ın Sur'unu üflemesini beklemeyeceğiz.

Pazartesi günü köşemde AK Parti'nin oy oranları üzerinden Gülen Grubu'nun yaptığı hesaplamaları yazmıştım. Bütün anketlerin aksine AK Parti'nin oylarının %30'a düştüğüne inandıklarından, fakat bununla da yetinilmemesi gerektiği, oyları %25'lere çekmek için cansiperane bir şekilde çalışmaya devam edilmesinin "şakirtlere" telkin edildiğinden bahsetmiştim.

Çarşamba günü Etyen Mahçupyan Zaman'daki köşesinde benzer bir konuya ironik bir şekilde değinmiş. Mahçupyan, iki Zaman yazarı, Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay'ın "AK Parti eridi bitti", "Halk AK Parti'yi sildi", "AK Parti seçimlerde hezimete uğrayacak" şeklindeki en hafif ifadeyle komik yazılarına hak ettikleri bir tarzda,onları tiye alarak cevap vermiş.

Yine geçen yazımda demiştim ki: Ya farklı siyasi eğilimlerdeki anket şirketlerinin hepsi aralarında anlaşmış ve bilinçli bir şekilde manipülasyon yapıp AK Parti'nin oylarını artırdığını söylüyor. Ya paralel abiler, şakirtlere "gaz vermek" için yalan söylüyor. Ya da Gülen Grubu, Pensilvanya'nın rakamlar ne olursa olsun, duayla/bedduayla, halihazırda devam eden tape vs. operasyonlarıyla veya seçimlere direkt müdahaleyle (dedikodular etrafta dolaşıyor) AK Parti'nin oylarını bir şekilde %25'e düşüreceğine iman etmiş durumdalar.

HAKİKAT BİZİM

Şu bir hakikat ki paralel yapı, "askeri bitiren biz, üç beş İslamcı'yı mı bitiremeyeceğiz" tarzındaki inançlarını bir hakikat olarak telakki ediyor. Ancak Mesihçi hareketlerde bulabileceğiniz bir inanmışlık ve adanmışlıkla "tek bir hakikat var ve o bize ait" anlayışıyla hareket ediyorlar.

Benim akademik alanlarımdan birisi Yahudi Mesihçiliğidir. Bu konuda bayağı toz yutmuşluğum vardır. Bu sebepten bu denli inanmışlık bana hiç yabancı gelmiyor. Bu inanmışlığın istisnasız hepsinin hüsranla sonuçlandığını anlatmak için binlerce kitap yazılmıştır. Zira, bu Mesihçi hareketlerden sadece birisi bile hüsranla sonuçlanmasa idi, Mesihçi anlayışa göre bu satırları bile yazmıyor olacaktık. Bu sebepten bu denli inanmışlığı ciddi ciddi sorgulamak gerekiyor. Sadece memleketin sıhhat ve selameti için değil, aynı zamanda bu inanmışlığa sahip kitlenin psikolojik sıhhati için... Ya AK Parti 2009'da aldığı %38.8'in üzerinde bir oy alırsa?

Teşbihte hata olmaz, bu tarz bir durumla 17. yüzyılda karşılaşan Sabatay Sevi, Yahudi bir Mesih adayı iken kendisini Osmanlı padişahının sarayında Müslüman olmak zorunda kalan Aziz Mehmet Efendi olarak bulmuştu. Kendisine inananların büyük kısmı da "kehanetinin tutmaması sebebiyle" dağılmış, küçük bir kısmı da görünürde Müslüman, gelenekte Yahudi olarak hayatlarını devam ettirmişti.

Burada tartıştığım itikadi bir mesele değil. Sorunun dini/itikadi yönünü bu konuda ehil olanlar tartışsın. Tamamen seküler bir zaviyeden bakmak istediğim nokta, bu kadar kehanet ve inanmışlığın boşa çıkma ihtimalinin bu inanmış kitlelerde yaratacağı psikolojik çalkantıdır. Zira, "AK Parti yüzde kaç oy alır?" sorusunun cevabını beklememiz için İsrafil Aleyhisselam’ın Sur'unu üflemesini beklemeyeceğiz. Seçimler 30 Mart'ta ve kısmetse 30 Mart akşamı üç aşağı beş yukarı sonuçlar belli olur.

YA AKSİ OLURSA?

AK Parti %38.8'in altına düşerse siyasetçiler, "anket şirketleri bizi yanılttı" der ve siyasi sonuçlarına katlanır. Ya aksi olursa?

Sadece şunu söyleyebilirim: O gün, Pensilvanya'daki "manevi inzivadan" Londra'da Thames Nehri'nin kıyısındaki Financial Times Gazetesi'ne İngilizce makale yazıp Türkiye hükümetini şikayet etmek yetmeyecektir. Cevaplanması gereken bir "what went wrong?" (Yanlış giden neydi?) sorusu olacaktır. Cevabın muhatabı da AK Parti değil, Sibirya'daki samimi şakirtler olacaktır.

[Akşam, 13 Mart 2014]

İlgili Yazılar