Ortadoğu'nun onulmaz yarası olan Filistin yeniden kanamaya başladı.
Batı Åžeria'da kaybolan 3 Yahudi yerleÅŸimcinin ölü bulunması sebebiyle Hamas'ı sorumlu tutan Ä°srail, "Koruyucu Hat" adlı askeri operasyona baÅŸladı. Geçen salı gününden beri Ä°srail, Gazze'yi bombalamaya devam ediyor. Bu bombalamalar sonucu 35'i çocuk, 26'sı kadın olmak üzere 176 Filistinli ÅŸehadet mertebesine ulaÅŸtı.
DoÄŸu Kudüs'te 17 yaşındaki Filistinli Muhammed Hüseyin Ebu Hudayr'ın Yahudi yerleÅŸimciler tarafından yakılarak öldürülmesinin 3. Ä°ntifadayı baÅŸlatabileceÄŸinden bahsedilmekte. Bu olaylarla, ABD DışiÅŸleri Bakanı John Kerry'nin barış sürecini baÅŸlatma gayreti baÅŸarısızlığa uÄŸrarken OrtadoÄŸu'daki kaos derinleÅŸmeye devam ediyor. Bu kaostaki yeni sıcak durak Filistin oldu. Arap Baharı Filistin konusunu sanki bir süreliÄŸine ikinci planda bırakmıştı.
Son dönemde bölgesel güçler arasındaki mücadeleyi, Suriye'deki iç savaşı, mezhep çatışmasını, IŞİD gibi radikal örgütlerin yükseliÅŸini ve Irak'ın üçe bölünme ihtimalini tartışıyorduk. Halbuki Filistin, gündemi her daim sıcak olan OrtadoÄŸu'nun bütün meseleleri ile yakından baÄŸlantılı. Müslüman KardeÅŸler'in doÄŸuÅŸundan Arap milliyetçiliklerinin yükselmesine, Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı'nın kurulmasına ve radikal Ä°slamcı örgütlere kadar birçok konu Filistin'in dramıyla alakalı.
Hatırlanacağı üzere, emperyalist güçlerin Osmanlı devletini parçaladıkları Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaptıkları düzenlemeler OrtadoÄŸu'da birçok sorunun nüvesini oluÅŸturdu. Cetvelle çizilen suni sınırlar ve bunun yarattığı milliyetçi kavgalar ilk akla gelenlerdi.
Kudüs'ün 1917'deki iÅŸgali sonrasında Yahudilere Filistin'de bir yurt verilmesi fikri ise Ä°srail sorununu yarattı. 1948'de kurulduktan sonra Ä°srail'in sürekli yayılmaya devam etmesi halen bölgemizin baÅŸat sorunlarından birisidir.
Ä°srail'in iki devletli çözümü kabul etmeyen ve yeni yerleÅŸim yerlerini inÅŸaya devam eden tavrı Filistin konusunun tekrardan canlanmasının temel sebebidir. Barış görüÅŸmelerinin konuÅŸulduÄŸu bir ortamda Netanyahu yönetiminin, yeni yerleÅŸim yerleri inÅŸa etmeye devam etmesi "pizzayı dağıtacak kiÅŸinin bir yandan pizzayı yemeye devam etmesi" olarak nitelendiriliyor.
Fetih ve Hamas arasındaki uzlaÅŸmadan rahatsız olan Ä°srail, kendisini sınırlandırabilecek bir güç ve süreç tanımıyor. Zaten ABD'nin bu bombalamaya desteÄŸi de gecikmedi.
Türkiye'nin Ä°srail eleÅŸtirisi bölgedeki diÄŸer ülkelerin sessizliÄŸi ile karşılanıyor. Ä°srail niçin kendini bu kadar cüretkar hissedebiliyor?
Elbette ABD'nin koÅŸulsuz ve güçlü desteÄŸi sayesinde... Bunun dışında bir süreç analizi de gerekiyor... Arap Baharının durdurulmasından ve Mısır'daki Sisi darbesiyle karşı devrim sürecinin güçlenmesinden en fazla Ä°srail istifade etti.
Arap Baharı baÅŸarılı olsaydı gelecek yeni demokratik yönetimler en çok Ä°srail'i sıkıştıracaktı. Halklarının iradesini yansıtacak demokratik yönetimler ABD'ye Ä°srail'i barışa zorlaması noktasında güçlü telkinde bulunacaklardı.
Böylece bölgedeki düzen demokratik güçler tarafından kurulacaktı. Ancak deÄŸiÅŸim dalgasının Suriye durağında iç savaÅŸa dönmesi ve akabinde Mursi yönetiminin devrilmesi Ä°srail'i rahatlattı.
Karşı-devrim sürecinin en büyük destekçisi Suudi Arabistan ve diÄŸer Körfez ülkeleri ise de yeni kaotik ortamdan ziyadesiyle faydalanan Ä°srail oldu. Müslüman KardeÅŸlerin terör örgütü ilan edilmesi "demokratik Ä°slam" tecrübesinin önünü kesti.
El-Kaide ve IŞİD gibi radikal Ä°slamcı örgütle