Yüz yıl önce Osmanlı subayları Libya'ya çaresizlik içinde gitmişti. Ordunun gitmesi mümkün değildi. Hatta Libya'daki aşiretleri organize etmek bile çok tehlikeli görüldüğünden subaylar hiçbir devlet güvencesi olmadan gizli kimliklerle gitmek durumunda kalmıştı. Sonunda da çaresizce geri dönmüşlerdi. Tarihimizin acı hikayelerinden biridir. İmparatorluğun çözülme sürecinde önemli duraklardan biri...
Şimdi Libya tekrar gündemimizde. Tarihin ve coğrafyanın cilvesine bakın. Libya'yı neredeyse unutmuş bir toplum güvenlik çıkarlarının nasıl da bu uzak coğrafyalara kadar uzanabildiğini keşfediyor.
Genelde ülke güvenliğinin sadece kara sınırlarından ibaret olduğu yanılgısına kapılırız. Libya'nın da komşumuz olduğunu öğrenmeye başladık.
Tek başına sınır paylaştığımız ülkelerde değil onların da ötesinde önlemler alınması gerekiyor. Suriye ve Irak çok sıcak gündem maddeleri olduğu ve uzun zamandır Türkiye'ye yönelik tehditlere kaynaklık ettiği için onların önemini zaten kavramıştık. Şimdi Doğu Akdeniz ve Kıbrıs siyasetimiz için Libya'nın ne anlama geldiğini öğreniyoruz. Yarın öbür gün Ege ve Balkan sınırlarımız için sadece Yunanistan değil daha büyük Balkan ve hatta Avrupa coğrafyasında manevra yapmak zorunda kalabiliriz.
Bu çok bilinen ve çok tekrar edilen bir gerçekliktir. Ama her seferinde karşımıza çıktığında da afallayıp gereksiz tartışmalara tutulmaktan kendimizi alamıyoruz.
Bu konulara dair ilgimiz biraz da başarı kriterine bağlı gibi görünüyor. Ne zaman Suriye'de işler sarpa sarsa ne işimiz var Suriye'de diyen bir zihniyet her alanda kendini gösteriyor. Ancak başarılı işlemlerin ardından sessiz bir kabul ortaya çıkıyor. Halbuki bir toplumun bazı kritik bölgeleri artık tartışılmaz stratejik gereklilikler olarak öğrenmesi ve her seferinde tartışmaya açmaması gerekir. Mesela İngilizler Belçika'nın önemini hiç tartışmaz. Zaman zaman başarısızlıklar olsa bile kafayı kuma gömüp ne gerek vardı çukuruna düşmemek lazım. Yeniden başlamayı bilmek lazım.
Dünyada savaş kaybetmemiş ülke yoktur. Bir ülke bir konuda çıkarlarına o tarihte ulaşamadıysa bu orada bir çıkarı olmadığı anlamına gelmez. Aksine yeni bir plan, yeni bir hazırlık gerektiğini gösterir. Küsüp oynamıyorum demek sizi kurtarmaz. Tarih ve coğrafya kendini hatırlatır.
Şükürler olsun Türkiye yüzyıl öncesi gibi zayıf değil. Bu sayede elde edilen başarılar toplumsal psikolojiyi de destekler hale geldi. Görüldü ki, Türkiye, Libya'da operasyon yapabilirmiş. Dünya da başımıza yıkılmazmış...
[Sabah, 6 Haziran 2020].