SETA > Yorum |
Sykes-Picot'yu Lanetle Anarken

Sykes-Picot'yu Lanetle AnarkenÂ…

Sykes-Picot’nun öngördüğü sınırlarla mevcut Ortadoğu sınırları arasında dağlar kadar fark var. Yani sınırların yapaylığının kaynağı değil Sykes-Picot.

OrtadoÄŸu’nun OrtadoÄŸulu olmayanlar tarafından ÅŸekillendirilmesi çabasının kâğıda dökülmüÅŸ hali olan Sykes-Picot’nun üzerinden tam yüz sene geçti. Sınırlar söz konusu olduÄŸunda hiçbir zaman uygulanmayan fakat temsil ettiÄŸi zihniyetin yüz senedir bölgede hüküm sürdüÄŸü Sykes-Picot, imzalayanlar da dâhil olmak üzere herkes tarafından esefle anılıyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan galibiyetle ayrılmalarına raÄŸmen anlaÅŸmayla kurguladıkları paylaşımı hayata geçiremeyen Fransızlar ve Ä°ngilizlerin bile çok fazla hatırlamak istemedikleri bir anlaÅŸma Sykes-Picot. AnlaÅŸmanın nesnesi olan OrtadoÄŸu halkları içinse Birinci Dünya Savaşı’nın verdiÄŸi hezimet ve edilgenlik hissine, Osmanlı’ya karşı düÅŸmanla iÅŸbirliÄŸi yapanlar için hayal kırıklığı ve vicdani ıstıraba karşılık gelen bir anlaÅŸma. Her iki grup içinse yüz senedir sorunların kaynağı olarak görülen ve sembolleÅŸtirilen bir hudut çizme çabası.

Tekrar tekrar ifade etmekte fayda var: Sykes-Picot’nun öngördüÄŸü sınırlarla mevcut OrtadoÄŸu sınırları arasında daÄŸlar kadar fark var. Yani sınırların yapaylığının kaynağı deÄŸil Sykes-Picot. Daha doÄŸrusu OrtadoÄŸu gibi yüzyıllardır birçok dinin, mezhebin, etnisitenin yan yana yaÅŸadığı bir coÄŸrafyada kim hudut çizmeye çalışırsa yapay olmaktan kaçınamaz. Yani sorun Sykes-Picot’nun öngördüÄŸü sınırlar deÄŸil, sınır çizme faaliyetinin kendisi. Üst kimliklerin oluÅŸtuÄŸu ve birtakım sosyal-legal-dini düzenlemelerle bugüne kıyasla gayet uyumlu bir yaÅŸam sürüldüÄŸü bir coÄŸrafyadan etnik, mezhepsel, dini aidiyete dayalı ülkeler üretme faaliyeti baÅŸlı başına büyük bir soruna tekabül ediyor.

Sykes-Picot veya King-Crane Komisyonu. Her ikisi de uygulanmayan ve tarihin çöplüÄŸünde bölgesel yıkım çabaları olarak yer alan iki çaba. ABD’li bir teolog ve bir iÅŸadamı okyanus aşıp OrtadoÄŸu coÄŸrafyasına geliyor ve üç hafta içerisinde Anadolu da dahil olmak üzere OrtadoÄŸu’nun nasıl bölünmesi gerektiÄŸini, bölme hakkını kendinde görenlere söylüyor. DediÄŸim gibi sorun sizin olmayan ve ruhunda sizin olamayacak bir coÄŸrafyayı ÅŸekillendirme hakkını kendinde görmeleri. DiÄŸer bir sorun ise dışarıdan gelenlere, kendi coÄŸrafyalarının kaderini tayin etme hakkını veren OrtadoÄŸulu zihniyet. Ä°ÅŸte uygulanmayan anlaÅŸmaların bölgeye zerk ettiÄŸi virüs bu zihniyet ve yüz yıldır bu zihniyetten çekiyor OrtadoÄŸu halkları.

Merhum Abdurrahim Karakoç’un meÅŸhur ‘Ellerin yurdunda çiçek açarken. Bizim ile kar geliyor kardeÅŸim. Bu hududu kimler çizmiÅŸ gönlüme? Dar geliyor, dar geliyor gardaşım’ dizeleri sanki Sykes-Picot zihniyetine karşı yapılmış bir haykırış. Bölgede üretilen geç kalmış milliyetçilikler, tüm bölgeyi ataÅŸe atan mezhepçilik ve hatta terör illeti, Sykes-Picot’nun çizmeye çalıştığı sınırlardan olmasa da bölgeye zerk ettiÄŸi zihniyetle doÄŸrudan alakalı.

En tehlikelisi de Sykes-Picot’nun çizemediÄŸi sınırlarla mücadele ettiÄŸini söylerken anlaÅŸmanın asıl tehlikesi Sykes-Picot zihniyetini hortlatmaktır. Tıpkı buldozerle ‘Sykes-Picot sınırlarını yıktık’ cehaletiyle dünya gündemine oturan DAÄ°Åž’in yedi düvele bölgemizi ÅŸekillendirme imkânı vermesi gibi. DAÄ°Åž zaten olmayan Sykes-Picot sınırlarını yıkmadı, aksine hem fiziki sınırları daha da belirginleÅŸtirdi hem de gönüllerdeki hudutları derinleÅŸtirdi. DiÄŸer bir ifadeyle DAÄ°Åž, Sykes-Picot zihniyetini hortlattı, güçlendirdi ve tedavüle soktu. Tıpkı direniÅŸ ekseni argümanlarıyla Sykes-Picot zihniyetini bölge halklarının başına musallat eden Esed rejimi ve Ä°ran gibi.

Fiziki sınırlar bir ‘buldozere’ bakar, mesele gönüllerdeki hudutları kaldırmakta. Sykes-Picot zihniyetinin en büyük düÅŸmanı bölgede gönül köprüleri kuranlardır. Sykes-Picot’ya Çanakkale’yle, Kut’ül-Amare’yle, KurtuluÅŸ Savaşı’yla ve son 15 senelik hamleleriyle kendini özne yapıp karşı çıkan Türkiye’nin yükü ağır, sorumluluÄŸu büyüktür. Türkiye’ye yönelik saldırılara bir de buradan bakın…

[Akşam, 20 Mayıs 2016]