CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Kasım'da partisinin MYK toplantısı sonrası bir basın açıklaması yaptı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onu destekleyenleri gayri milli ilan etti. Bunu yaparken de kendisini ve partisini "gerçek milliyetçi" olarak nitelendirdi. Öte yandan çok kısa bir süre önce, 15 ve 16 Kasım'daki konuşmalarında Kılıçdaroğlu, geçmişte çeşitli siyasi ve toplumsal sebeplerden dolayı mağduriyetler yaşamış tüm kesimlerden helallik isteyeceği yeni bir süreç başlattığını açıklamıştı.
İki farklı uçta ve çok kısa aralıklarla yapılmış bu açıklamalar gösteriyor ki Kılıçdaroğlu ve CHP'nin oldukça önemli bir tutarsızlık problemi bulunmaktadır. Hem toplumsal kutuplaşmaları gidereceğini ve helalleşeceğini söylemek, hem de yüzde 50'den fazla bir oy oranı ve doğrudan halkoyuyla göreve gelmiş bir siyasi lider ile onu destekleyenleri gayri milli ilan etmek oldukça net bir tutarsızlık örneğidir. Bu da aslında söz konusu tutarsızlığın temel sebebi olarak söylemden de öte yapısal bir samimiyet problemini işaret etmektedir.
Kim Milli? Kim Gayri Milli?
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve onu destekleyenleri gayri milli ilan ederken aynı zamanda milliyetçi olmadıklarını da söyledi. Kendisini ve partisini ise gerçek milliyetçi ve "Kuvayı Milliyeci" olarak tanımladı. Bu noktada son 8-10 yıllık süreçte ve bilhassa 15 Temmuz ve sonrası siyasal konumlanmasını, strateji ve söylemini tamamen "yerlilik ve millilik" üzerine kuran bir siyasi lider olarak Erdoğan ve partisi ile kurucu doktrini, ideolojisi, adı ve duruşu, kısaca varoluş sebebi yüzde yüz yerli ve milliliğe dayanan MHP gayri milli ilan edilmektedir. Tüm bunların ötesinde, son seçimlerde bu iki partinin kurduğu ittifaka yüzde 53'ten fazla oy vermiş seçmen kitlesi gayri milli ilan edilmektedir.
Kılıçdaroğlu ve partisinin en büyük tutarsızlığı da aslında burada yatmaktadır. Kendi partisinden ayrılan isimlerin dahi kuruluş değerlerinden uzaklaşmak ve milli olmamakla eleştirdiği Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki terör örgütlerine yönelik sınır ötesinde yaptığı müdahalelere karşı çıkmaktadır. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu ve CHP, henüz geçtiğimiz ay içerisinde bu konuyla ilgili tezkereye HDP ile beraber "Hayır" oyu verdi. Yine "Mavi Vatan" doktrini bağlamında, Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış meşru hükümete destek vermek amacıyla Libya'ya yönelik tezkereye de Suriye'de ve Irak'ta yürütülen mücadeleye verdiği tepkinin aynısıyla, "ne işimiz var orada" diyerek karşı çıkmıştı.
Kutuplaşma, Helalleşme ve Gayri Millilik
Sayısı kolaylıkla artırılabilecek söz konusu örnekler Kılıçdaroğlu'nun oldukça problemli ve farklı bir "milli-gayri milli" anlayışı olduğunu göstermektedir. Ancak bu noktada söylem tutarsızlığını yapısal bir samimiyet problemine çeviren başka bir çelişki dikkat çekmektedir. Bu da Kılıçdaroğlu'nun yaklaşık 10 gün önce yaptığı ve kutuplaşmayı bitirme ve helalleşme yolculuğuna başlayacağını ilan ettiği açıklamasıdır.
Kılıçdaroğlu'nun özellikle siyasi iktidarların sebep olduğu kutuplaşma ve hatalardan dolayı zarar gören veya mağdur olan toplumsal kesimlere yönelik bu açıklaması, üzerinden çok geçmeden yaptığı gayri millilik çıkışıyla çelişmektedir. Kılıçdaroğlu, farklı toplumsal kesimleri kucaklayacağını, sevgi dili ve siyasetiyle kutuplaşmayı bitireceğini söylerken toplumun neredeyse yarısını gayri milli olmakla suçlamaktadır. Bu da toplumsal yaraları iyileştireceğini söyleyen kişinin kendi perspektifinden yeni bir yara daha açması anlamına gelmektedir.
Burada Kılıçdaroğlu'nun samimiyetini sorgulatan temel etken ise yine kendisinin daha önce de benzer açıklamalar yapmasıdır. Kılıçdaroğlu'nun geçmişte "hala" AK Parti'yi ve Erdoğan'ı destekleyen öğretmen, çiftçi, esnaf, sanatçı gibi birçok farklı gruba yönelik ayrıştırıcı bazı açıklamaları bulunmaktadır. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleyen kesimleri ayrıştıran bir "kucaklayıcılığı" benimsediği görülmektedir. Bu da helalleşme yolculuğunda bu kesimlere yer olmadığını göstermekte, Kılıçdaroğlu'nun sevgi dilini sorgulanır hale getirmektedir.
Sonuç olarak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun gayri milli çıkışı, tutarsız bir açıklama veya kendisinin "farklı" bir millilik anlayışı olduğu şeklinde geçiştirilebilir. Ancak bu açıklama, kendisinin 10 gün önceki helalleşme çağrısı ile birlikte değerlendirildiğinde bunun söylem tutarsızlığının ötesinde siyasi açıdan daha derin bir samimiyet problemini işaret ettiği anlaşılmaktadır. Hem ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasetten şikâyet etmek, hem bunu farklı toplumsal kesimler ile helalleşerek değiştireceğini iddia etmek, hem de toplumun neredeyse yarısını ayrıştıran açıklamalar yapmak, Kılıçdaroğlu'nun ve ortaya koyduğu siyasi projenin samimiyetini sorgulatmaktadır.
[Sabah, 27 Kasım 2021].