SETA > Yorum |
İran'la Rekabette Suudi Arabistan'ın Durumu

İran'la Rekabette Suudi Arabistan'ın Durumu

Bölgede artan gerginlik, dinsel temelli bir mezhep çatışması değil, İran’ın bölgesel stratejik hırsı ile Suudi Arabistan’ın siyasi korkularına dayalı siyasi bir çatışmadır.

SoÄŸuk SavaÅŸ Dönemi’nin başından bu yana OrtadoÄŸu siyaseti revizyonist/devrimci devletler ile statükocu/muhafazakar devletler arasında yürütülmekteydi. Birinci grup Sovyet yanlısı bir siyaset izlerken, ikinci grup daha çok ABD’nin himayesinde bulunmaktaydı. Bölgede sadece Ä°srail devletinin kutuplar üstü bir konumu vardı. Ancak SoÄŸuk SavaÅŸ Dönemi’nde bölgedeki devletlerin siyasetinde bazı önemli kırılmalar da yaÅŸandı. Bu kırılmaların en önemli iki tanesi, Mısır’ın Sovyet yanlısı siyaseti terk edip ABD’ye yanaÅŸması ve Ä°ran’da Ä°slam Devrimi’nin gerçekleÅŸmesidir. Ä°ran ABD’den Sovyetlere, Mısır ise tam aksi Sovyetlerden ABD’ye yanaÅŸtı. Ancak Suudi Arabistan’ın ABD ve Batı yanlısı siyasetinde hiç sapma yaÅŸanmadı. Yeni ittifak yapıları ve bölgesel güç dengesi bu haliyle 21. yüzyılın baÅŸlarına kadar devam etti. 11 Eylül 2001 saldırıları, OrtadoÄŸu’daki bölgesel güç dengesini sarstı, 2010 yılı sonlarındaki Arap isyanları ise bu güç dengesi tamamen bozdu.

KAZAN-KAZAN STRATEJÄ°SÄ°

21. yüzyılın başından itibaren bölgeye iki farklı siyasi söylem hakimdir. Bunlardan birincisi, bütünleÅŸtirici ve kuÅŸatıcı (yani ötekileÅŸtirici olmayan, tamamlayıcı kazan-kazan stratejisi) bir söylemdir. Türkiye’nin komÅŸularla sıfır sorun politikası, bölge ülkeleriyle vize serbestisi politikası ve Ä°srail dahil bütün bölge ülkeleri arasında arabuluculuk yaparak bölgesel sorunların çözülmesine katkı saÄŸlaması bunun göstergeleriydi. Bütün bölge ülkelerinin, bölgesel sorunların çözülmesiyle birlikte kurulacak bölgesel düzenden istifade etme ve birlikte kazanma beklentisi vardı.

Bunun karşısında ise, Ä°srail, Suudi Arabistan ve Ä°ran’ın temsil ettiÄŸi çatışmacı (rekabetçi ve çatışmacı sıfır toplamlı) bir söylem söz konusudur. Bu üç ülke farklı renklerle benzer siyasal söylemi temsil etmeye çalıştı. Birinci olarak, bölgesel kaos ve kargaÅŸa devam ettikçe Batı nezdindeki stratejik konumunu devam ettirecek olan Ä°srail’in normalleÅŸmek istemesini ve bölgesel istikrardan yana olmasını beklememek gerekir. Ä°kinci olarak, Suudi Arabistan kendi Ä°slami yorumu Vahhabist ve Selefist anlayışın bir yumuÅŸak güç unsuru olarak Ä°slam dünyasında yayılması üzerinden bölgesel ve uluslararası etkililik arayışındadır. Son olarak, Ä°slam Devrimi fikrinin sorgulanmasının önüne geçmek için, Ä°ran hala dış tehditlere dayanmak durumundadır. KullanabildiÄŸi en iyi enstrüman ise Åžiilik mezhebidir. Ä°slam dininin bir yorumunu ve/veya bir mezhebini en baÅŸarılı bir ÅŸekilde araçsallaÅŸtıran ve dini kitleleri rahatlıkla harekete geçirebilen iki Müslüman ülke Ä°ran ile Suudi Arabistan’dır. Son dönemde Riyad ile Tahran arasında meydana gelen gerginlik veya çatışma ortamı da bu iki dinsel ve siyasal söylem arasındaki rekabet ve çatışmanın bir devamı olarak okunmalıdır.

Ä°ran ile Suudi Arabistan Arap isyanlarına yönelik takındıkları tavırlarla önemli hatalar yaptı. Suudi Arabistan Ä°hvan hareketini ÅŸeytanlaÅŸtırıp, terörist ilan edip Mısır’daki yönetimlerinin yıkılmasına destek vererek hata yaptı. Ä°ran da Arap isyanlarına karşı Suriye’de yüzbinlerce insanın katili Esed’in yanında yer alarak büyük bir hata yaptı. Ä°ki ülke de kısa süreli kazançlar elde etmiÅŸ olabilir, ancak -telafi edilmediÄŸi takdirde- ikisi de orta ve uzun vadede büyük maliyetlere katlanmak zorunda kalacaktır.

Ä°RAN DAHA CÜRETKAR

Öncelikle vurgulamak gerekir ki bölgede artan gerginlik, dinsel temelli bir mezhep çatışması deÄŸil, Ä°ran’ın bölgesel stratejik hırsı ile Suudi Arabistan’ın siyasi korkularına dayalı siyasi bir çatışmadır. Suriye iç savaşı sonrasında korkusuz bir ÅŸekilde ÅžiiliÄŸi bölgesel siyasetinin temel aracı haline getiren Ä°ran, özellikle 2015 yılı ortalarında altı küresel ülke ile imzaladığı nükleer antlaÅŸma sonrasında bölgesel siyasal projelerini gerçekleÅŸtirme yönündeki çabalarını artırdı. Küresel güçler tarafından meÅŸru bir rejim olarak görülmesi ve uzun süredir kendisine karşı uygulanagelen ambargoların kaldırılmasıyla Ä°ran’ın hareket alanı daha da geniÅŸlemiÅŸtir. Buna karşı Suudi Arabistan daha savunmacı ve refleksif bir siyaset izlemek zorunda bırakılmıştır. GerçekleÅŸtirilen idam cezaları da bu refleksif siyasetin bir sonucu olarak okunabilir. Bugün itibariyle Ä°ran daha cüretkar, Suudi Arabistan ise daha savunmacı ve defansif hareket etmektedir. Suudi Arabistan her zamankinden daha kırılgan bir durumda bulunmaktadır.

SUUD’A YÖNELÄ°K TEHDÄ°TLER

1) Küresel geliÅŸmeler ve tehditler: Küresel ölçekte Riyad’ın aleyhine bazı önemli geliÅŸmeler oldu. Öncelikle, birkaç nedenden dolayı, ABD’nin kendisine biçtiÄŸi bölgesel rol, eskisine oranla daha az hayatidir ve ABD eskisi kadar Riyad’a bağımlı deÄŸildir. Bunun da birkaç nedeni vardır. Birincisi, petrole alternatif olarak kaya gazının kullanılmaya baÅŸlanması ve bunun da etkisiyle petrol fiyatlarının düÅŸmesidir. ABD dünyanın en zengin kaya gazı yataklarına sahiptir. Ä°kincisi, bugün itibariyle ABD’nin birinci stratejik önceliÄŸi OrtadoÄŸu deÄŸil, Asya-Pasifik bölgesidir. ABD dikkatini daha çok hem ekonomik hem de siyasi olarak giderek ABD hegemonyasına meydan okumaya baÅŸlayan Çin’e çevirmiÅŸ bulunmaktadır. Üçüncüsü, ABD’nin Afganistan ve özellikle Irak iÅŸgali sonrası bölgede yaÅŸadığı tecrübe ile birlikte bölge sorunlarına fazla müdahil olmak istememesidir. DoÄŸrudan müdahalenin maliyetinin yüksek olacağı ihtimali ABD’nin kayıtsız ve düÅŸük profilli bir siyaset izlemesini gerektirmektedir. Bu da güç dengesinin doÄŸal olarak Riyad’tan daha güçlü olan Ä°ran lehine deÄŸiÅŸmesi demektir.

Ä°kinci bir husus olarak, ABD ve diÄŸer Batılı ülkelerin Ä°slam’a bakışlarındaki stratejik deÄŸiÅŸim önemlidir. ABD ve diÄŸer Batılı ülkeler 1980 ve 1990’lı yıllarda Ä°ran Devrimi’nin etkisiyle Åžii Ä°slam’ı ötekileÅŸtirmiÅŸti. Batılılar 11 Eylül 2001 saldırılarından bu yana daha çok Selefi ve Vahhabi -bunun üzerinden de Sünni- Ä°slam’ı ötekileÅŸtirmekte ve küresel bir tehdit olarak görmektedir. el-Kaide ile DAEÅž’in bu damardan gelmesinin bu bakış üzerindeki etkisi büyüktür. Bu anlayışın çıkış yeri olarak da Suudi Arabistan’ın bilinmesi Riyad’ın da ötekileÅŸtirilmesine neden olmaktadır.

2) Bölgesel tehditler: Son dönemde Suudi Arabistan’ın bölgesel tehditlerinde hem niteliksel hem de niceliksel artışlar söz konusudur. Geleneksel Ä°ran ve Åžii tehdidi en önemli bölgesel tehdittir. Arap isyanlarından sonra Körfez’deki Åžii kesimlerin daha da siyasallaÅŸmaları, bütün Körfez ülkelerinde olduÄŸu gibi, Suudi Arabistan’da da güvenlik endiÅŸelerini artırmıştır. Bu tehdit hem iç siyasetinde daha fazla kutuplaÅŸma ve ötekileÅŸtirmeye yol açmakta hem de bölgesel denklemde Riyad’ı zor duruma düÅŸürmektedir. Ülke içindeki Åžii direniÅŸin daha çok siyasallaÅŸma ve daha kaotik bir ortama yol açma ihtimali yüksektir.

Ä°kinci olarak, Arap isyanlarının patlak vermesinden ve rejimlerin halkın direniÅŸi karşısında tutunamayışından sonra Suudi Arabistan bölgedeki ana-akım Ä°slami hareketlerin hemen hemen tamamını ötekileÅŸtirdi. Ä°hvan-ı Müslimin, Nahda ve Islah gibi hareketlere karşı Sisi’nin Mısır’ı gibi despotik rejimlere destek verdi. Hatta bir ara bunları terörist örgüt bile ilan etti. Sünni Ä°slamcılığı dış politikasında kullanan Riyad, ÅžiiliÄŸe karşı bundan mahrum kaldı. Ä°hvan ve benzeri hareketler hem Ä°slami bir yaÅŸam tarzı hem de bölgesel siyasi deÄŸiÅŸim istemekte, böylece de en statükocu bölge devleti Suudi Arabistan aleyhine bir duruÅŸ sergilemektedir.

Üçüncü olarak, Yemen’deki iç savaÅŸ, Suudi Arabistan’ın hem iç siyasetini hem de bölgesel politikalarını derinden sarsacak potansiyele sahiptir. Yemen krizi daha ÅŸimdiden Suudi Arabistan’ın Ä°ran karşısında daha savunmasız bir duruma düÅŸmesine yol açmış bulunmaktadır.

3) Ä°ç geliÅŸmeler ve tehditler: Suudi Arabistan rejimine yönelik iç siyasi tehditlerin niteliÄŸi deÄŸiÅŸmekte ve etkileri artmaktadır. Öncelikle, yukarıda belirtildiÄŸi gibiülkede yaÅŸayan Åžiilerin siyasallaÅŸmasının artması, Suud iç siyasetinde siyasal ve toplumsal sıkıntılara yol açacaktır. Ä°kinci olarak, ikinci nesil prenslerin son temsilcisi olan Kral Selman sonrasında Kraliyet ailesi içinde sorunlar ortaya çıkabilir, mevcut fay hatları gerçek siyasi ayrışmaya ve çatışmaya yol açabilir. Üçüncü neslin iktidarı devralmasıyla birlikte Kral Abdülaziz’in torunları arasında daha gevÅŸek bir bağın olması, dolayısıyla iktidar kavgalarının ortaya çıkması ihtimali giderek artmaktadır.

Üçüncü olarak, liberal kesimler ve hak arayışındaki kadınlar baÅŸta olmak üzere farklı kesimlerden gelen “demokratikleÅŸme” ve sosyo-politik deÄŸiÅŸim talepleri ülkenin geleneksel yönetim anlayışının kökünden deÄŸiÅŸmesine, dolayısıyla istikrarsızlıklara, yol açabilir. Dördüncü olarak, ülkede giderek etkili olan Sünni-Selefi radikal bir Ä°slami muhalefet vardır. Orta vadede Riyad’ı en çok etkileyecek tehditlerden birisi bu radikal hareketler olacaktır. Aslında Riyad’ın kurduÄŸunu ilan ettiÄŸi “Ä°slam ittifakı” daha çok bu tehdidi dengelemeye yönelik olarak da okunabilir.

Son olarak, Suudi Arabistan’daki ekonomik sıkıntıların (bütçe açıkları, enflasyon, iÅŸsizlik, petrol ürünlerindeki iç zamlar, uluslararası piyasalardaki petrol fiyatlarının düÅŸüklüÄŸü vb.) artması, ciddi bir iç soruna yol açabilir. Ekonomik kriz bir taraftan Suud vatandaÅŸlarının maddi sıkıntılar yaÅŸamasına ve yönetime karşı hoÅŸnutsuzluklarının artmasına yol açacak; diÄŸer taraftan da Riyad’ın en önemli dış politika araçlarından biri olan maddi yardımlardan mahrum kalacaktır. Dolayısıyla ekonomik kriz, Suudi Arabistan’ın iç siyasi istikrarına ve dış politikadaki etkinliÄŸine ciddi bir darbe indirebilir.

Suudi Arabistan hükümetinin kırılganlığının her zamankinden daha fazla olduÄŸu bir dönemde Ä°ran ile rekabetinde sıkıntılar yaÅŸaması kaçınılmazdır. Ayrıca ulusal ve bölgesel baÄŸlamda geliÅŸtirdiÄŸi ittifaklarda sıkıntılarla karşılaÅŸması kuvvetle muhtemeldir. Bu durumdan kurtulması için geliÅŸtirdiÄŸi “Sünni Ä°ttifakı” beklentiyi karşılamayacak, ancak güçlü bir bölgesel aktörle yapacağı iÅŸbirliÄŸi Ä°ran’la mücadelede etkili olabilir.

[Star Açık GörüÅŸ, 14 Åžubat 2016]