SETA > Yorum |

İç Politika, Dış Politika

Ülkemizde gündemi iç politik çekiÅŸmelerin belirlediÄŸi bir dönemden geçiyoruz. YoÄŸun olarak yaÅŸanan Anayasa Mahkemesi kararları, asker-sivil iliÅŸkileri ve darbe giriÅŸimi tartışmaları nerdeyse siyasetin tüm alanını iÅŸgal etmiÅŸ durumda. Siyasi tarihimizde benzer tartışmaların bu yoÄŸunlukta yaÅŸandığı yıllar sorunlu dönemler olarak iz bıraktı. Bu sorunlu dönemlerin ortak özelliÄŸi siyasetin alanının daralması ve siyasetin üzerine bürokratik vesayet gölgesinin çökmesi. Aynı dönemlerde dış politika, iç politikanın etkisinde kaldı ve dış politikada ülkenin ufku daraldı.

Ülkemizde gündemi iç politik çekiÅŸmelerin belirlediÄŸi bir dönemden geçiyoruz. YoÄŸun olarak yaÅŸanan Anayasa Mahkemesi kararları, asker-sivil iliÅŸkileri ve darbe giriÅŸimi tartışmaları nerdeyse siyasetin tüm alanını iÅŸgal etmiÅŸ durumda. Siyasi tarihimizde benzer tartışmaların bu yoÄŸunlukta yaÅŸandığı yıllar sorunlu dönemler olarak iz bıraktı. Bu sorunlu dönemlerin ortak özelliÄŸi siyasetin alanının daralması ve siyasetin üzerine bürokratik vesayet gölgesinin çökmesi. Aynı dönemlerde dış politika, iç politikanın etkisinde kaldı ve dış politikada ülkenin ufku daraldı.

1990'lı yıllar bu açıdan ilginç bir dönem. Ä°çeride siyasal Ä°slam ve Kürt sorunu üzerinden tıkanan siyaset, dış politikayı esir alarak hareket alanını sınırladı. EsnekliÄŸini kaybeden dış politika keskin ve ideolojik bir tavırla yürütüldü. Bu dönemin diÄŸer bir özelliÄŸi eÅŸi az bulunur bir dirençle dünyanın gidiÅŸinin tersine bir seyrin yaÅŸanması. 1990'lı yıllar özgürlüklerin geniÅŸlediÄŸi ve açıklık politikalarının yaygınlaÅŸtığı yıllar olarak tarihe geçti. Türkiye'de ise güvenliÄŸin öncelendiÄŸi ve içe kapanmanın yaÅŸandığı bir dönem oldu.

Türkiye bu dönemde dünya zamanı içinde yaÅŸamıyor, geriden gelen bir Türkiye zamanı içinde sorunlu bir dönemi geçiriyordu. Darbe senaryoları, eÄŸer kamuoyuna yansıdığı ÅŸekilde ise, güvenlik elitinin 2000'li yılların başında nasıl bir illüzyon içinde olduÄŸunu bize gösteriyor. 1990'lı yılların krizleri donduran dalgasını ıskalayan Türkiye, 2000'li yılların başında 11 Eylül sonrası dünyanın uzağına düÅŸme riski ile karşı karşıya kalmış gözüküyor. 11 Eylül pratik olarak dünyayı ikiye böldü. Ülkeler ya Amerika'nın başını çektiÄŸi barış alanı ya da karşısında daha önce alışık olmadığımız aktörlerin yer aldığı savaÅŸ alanı içinde yer alacaktı. Bu yeni ittifak yapısının ne kadar sürdürülebilir olduÄŸu tartışılıyordu. Amerika'nın askeri tek taraflılığının nasıl sonuçlar doÄŸuracağı cevabı bilinmeyen bir soruydu. Hemen yanı başımızda Irak'ın iÅŸgali konusu küresel ölçekte dikkatleri üzerinde toplayan bir konuydu. Dünyanın hali böyle iken, 2003 Mart ayında üzerinde konuÅŸulan darbe senaryosu bütün bu geliÅŸmelerin ne kadar uzağında bir pozisyonda konumlanıldığını göstermesi açısından oldukça manidar.

NormalleÅŸme süreci Ä°ç politikayı normalleÅŸtiren, dış politikanın alanını geniÅŸleten ve Türkiye'yi dünya zamanına taşıyan süreç 2002 sonu itibarıyla baÅŸladı. AK Parti'nin ilk üç yılında içeride siyasetin alanını geniÅŸleten AB sürecine asılması ve dışarıda Irak'ın iÅŸgali ve Kıbrıs sorunu üzerinden yeni dış politikayı hayata geçirmesi devrim niteliÄŸinde geliÅŸmeler oldu. Irak'ın iÅŸgali Türkiye'de siyasal eliti ve güvenlik bürokrasisini gerçek zamanlı bir dış politika olgusu ile karşı karşıya getirdi. 2000'li yılların başına sarkan sanal gündem bir anda can sıkıcı bir gerçekliÄŸe çarparak erozyona uÄŸradı. Ä°çeride sorunların çözümünde mesafe alınması ve güvenlik-demokrasi geriliminde demokrasi lehine mesafe alınarak güvenliÄŸin saÄŸlanması, siyasetin alanını geniÅŸletti. Ancak kronik sorunların aşılması için verilen mücadele devam ediyor. Ä°çeride ortamı geren sorunların yoÄŸunlaÅŸması artık eski dönemlerde olduÄŸu gibi bir anda siyaseti devre dışı bırakamıyor. Dış politika içeride siyasetin normalleÅŸmesi ve demokratikleÅŸme ile daha önce sahip olmadığı bir manevra alanı ve esneklik kazandı. Daha önemlisi 2002'den günümüze ölçek büyüterek geliÅŸen yeni dış politika, Türkiye'yi dünya gündemine entegre etti. Türkiye'nin içe kapanması ve kendi gündemine hapsolması artık mümkün deÄŸil. Balyoz darbesi, Anayasa Mahkemesi kararları ve sivil dikta gibi tartışmaların gerdiÄŸi Türkiye'de aynı zamanda gerçek anlamda küresel önemde önemli dış politika adımları atılabiliyor.Bütün bu tartışmaların yanı sıra BaÅŸbakan ErdoÄŸan, dünyanın gözlerini çevirdiÄŸi Afganistan ve Pakistan cumhurbaÅŸkanlarını somut iÅŸbirliÄŸi projeleri gündemiyle kabul ediyor. Asya'dan 10 civarında ülke BM, AB ve Amerika'nın katılımıyla Afganistan'ın geleceÄŸini tartışıyor. Özetle, iç politika ve dış politika iliÅŸkisinde artık yeni bir kritik eÅŸik oluÅŸtu. Dış politika üzerinden içeride sorun alanı oluÅŸturma ya da içeride gerginlik oluÅŸturup dış politikayı esir alma dönemi artık geride kaldı.

Sabah - 27 Ocak 2010