SETA > Yorum |
FETÖ Darbesi ve AB'nin Rasyonelleşmesi

FETÖ Darbesi ve AB'nin Rasyonelleşmesi

AB Türkiye’yi kendisi için büyük bir tehlike olarak görüyor. Ancak AB liderlerinin bunu açıkça ifade edip, üyelik müzakerelerini durdurup, Türkiye’ye yeni bir ortaklık çerçevesi önermeleri de mümkün değil.

Avrupa’nın Türkiye’ye karşı tutumu uzun süredir rasyonel olmaktan bir hayli uzak. Avrupa krizlerini, açmazlarını ve varlık sorunlarını, Türkiye üzerinden çözme çabası içerisinde. Kendi sorunlarıyla yüzleÅŸmeye baÅŸlayınca, ortaya çıkacak tablonun fecaatinden korkan Avrupa, Türk ve Ä°slam düÅŸmanlığını desteÄŸe çağırıyor. Neticede Avrupa’nın temel meseleleri, Türkiye üzerinden tartışılır bir hâle geliyor.

Evet, AB Türkiye’yi kendisi için büyük bir tehlike olarak görüyor. Ancak AB liderlerinin bunu açıkça ifade edip, üyelik müzakerelerini durdurup, Türkiye’ye yeni bir ortaklık çerçevesi önermeleri de mümkün deÄŸil. Çünkü bu adımı attıkları zaman, gerekçesini de ortaya koymaları gerekecek. Ancak AB’nin Türkiye’yi tehdit olarak görmesinin arkasında rasyonel bir gerekçe yok. Tehdit algısı AB’nin inÅŸa etmeye çalıştığı “Avrupa DeÄŸerleri” anlayışının bütünüyle dışında olan etkenlere dayanıyor.

Avrupa deÄŸerleri hemen her alanda devletlerarası iÅŸ birliÄŸini ön plana çıkarır. Ancak AB, Türkiye ile iÅŸ birliÄŸi yapmak istemiyor; rekabet etmek istiyor. Avrupa deÄŸerleri, insan hayatının kutsallığına, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına vurgu yapar. Ancak baÅŸta Suriye krizi gibi birçok konuda Avrupa, temel motivasyonunun insani deÄŸerler olmadığını, AB’nin ve üye devletlerin çıkarları olduÄŸunu gösterdi. Avrupa deÄŸerleri, aklı ve bilimi yüceltir. Fakat AB’nin Türkiye’ye karşı akıl ve bilimle deÄŸil, modern öncesi zamanlardan, Avrupa’nın yüzleÅŸmeye cesaret edemediÄŸi yabancı/Müslüman/Türk düÅŸmanlığını yücelttiÄŸi bir tablo var ortada.

Bu tabloya bakınca AB’nin Türkiye ile iliÅŸkilerini rasyonelleÅŸtirebilmesi mümkün gözükmüyor. RasyonelleÅŸmenin ilk adımı olarak AB’nin “Türkiye’ye kimliÄŸinizden, kültürünüzden, inancınızdan, hayat tarzınızdan ve tarihinizden dolayı hiçbir zaman Avrupa’nın bir parçası olamazsınız” demesi gerekiyor. Bu da Avrupa deÄŸerleri denilen deÄŸerlerin aslında aÅŸkın, akılcı ve “deÄŸer”li olmadığını, güç ve egemenlik iliÅŸkilerini örten siyasi bir retorik olduÄŸunu kabul etmek anlamına geliyor. Türkiye’yi inkâr eden Avrupa kendini inkâr etmiÅŸ oluyor.

AB kurumlarının, siyasetçilerinin, medya organlarının ve kanaat önderlerinin FETÖ’cü darbe giriÅŸimi karşısındaki anlamsız tepkilerinin nedeni, tam da bu noktada açıklığa kavuÅŸuyor. “DeÄŸerleri” gereÄŸi darbeye karşı çıkması, darbecilerin deÄŸil, hükümetin ve sivillerin yanında yer alması, darbeyi püskürtmek için sokaklara çıkan insanları “Ä°slamcı güruh” olarak deÄŸil, “demokrasi savunucusu” olarak tanımlaması gereken Avrupa; Türkiye ile olan iliÅŸkilerini rasyonel bir zemine taşıyamadığı için “darbe kötüdür ama ErdoÄŸan daha kötüdür” olarak tercüme edilebilecek bir tutum takınıyor. Avusturya, darbe giriÅŸimini protesto etmek için gurbetçilerin evlerine bayrak asmasını yasaklıyor. Avrupa medyasında darbe sonrası alınan önlemlerin Türkiye’yi demokrasiden uzaklaÅŸtırdığı gibi zırvalar yayınlanıyor. Mısır’da darbecilerin sivilleri idam etmesine ses çıkarmayan AB, Türkiye’nin darbeciler için idam cezasını kabul etmesi ihtimalinden rahatsız oluyor.

Bu durumda Türkiye’ye düÅŸen, bilinçaltı motivasyonları açık seçik ortada olan AB’nin bu tutumuna karşı serinkanlılığını muhafaza etmek olmalıdır. Bırakalım Avrupalı partnerlerimiz Türkiye’ye karşı tutumlarını rasyonelleÅŸtirememenin, acı gerçeÄŸi itiraf edememenin sancısını biraz daha çeksinler. Bu sürede biz de 15 Temmuz gecesinde olduÄŸu gibi büyük ve güçlü Türkiye yolunda önemli adımlar atmaya devam edelim. Avrupa kendisi ile yüzleÅŸip rasyonelleÅŸtiÄŸi zaman da eÅŸit ve adil bir partnerlik iliÅŸkisini müzakere ederiz.

[Türkiye, 30 Temmuz 2016]