SETA > Yorum |

Bağımsız Kosova: Bölge ve Dünya Siyasetinin Yeni Dinamikleri

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Taha Özhan      SETA KonuÅŸmacılar:     Evgeni R. Radushev     Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü     Ä°lhan Uzgel     Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi     Hakan Albayrak     YeniÅŸafak Gazetesi Tarih: 26 Åžubat 2008 Salı Saat: 16.00 Yer: SETA, Ankara

SETA PANEL

Oturum BaÅŸkanı:     Taha Özhan      SETA

KonuÅŸmacılar:     Evgeni R. Radushev     Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü     Ä°lhan Uzgel     Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi     Hakan Albayrak     YeniÅŸafak Gazetesi

Tarih: 26 Şubat 2008 Salı Saat: 16.00

Yer: SETA, Ankara

Kosova, 17 Åžubat 2008 Pazar günü bağımsızlığını ilan etti. Bu bağımsızlık ilanı, uluslararası gündemi uzun süre meÅŸgul eden Kosova Sorunu’nu baÅŸka bir boyuta taşıdı. Bundan sonraki süreçte Kosovalılar ile Sırplar arasında geçmiÅŸten gelen mücadele artık iki devlet arasındaki bir mücadeleye dönüÅŸüyor. Yeni devlet ABD tarafından tanınırken, Rusya ve Çin Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkıyor. AB ise henüz ortak bir tutum sergileyebilmiÅŸ deÄŸil. Ä°ngiltere, Fransa ve Ä°talya’nın başı çektiÄŸi taraf kurulan yeni devleti tanımış olmasına karşın, Ä°spanya ve Kıbrıs Rum yönetiminden oluÅŸan taraf emsal teÅŸkil etmesi nedeniyle bu bağımsızlığa ÅŸiddetle karşı çıkıyor. Kosova’nın bağımsızlık ilanının Balkanlardaki durumu ne ölçüde rahatlatacağı veya karmaşık hale getireceÄŸi henüz cevaplanmamış bir soru olarak karşımızda duruyor.

Bu sorulara cevap aramak ve son geliÅŸmeleri tartışmak üzere SETA Vakfı, “Bağımsız Kosova: Bölge ve Dünya Siyasetinin Yeni Dinamikleri” konulu bir panel düzenledi. Oturum baÅŸkanlığını Taha Özhan’ın yaptığı panele Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü ÖÄŸretim Üyesi Evgeni R. Radushev, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ÖÄŸretim Üyesi Ä°lhan Uzgel ve Yeni Åžafak Gazetesi yazarı Hakan Albayrak konuÅŸmacı olarak katıldılar.

Panel Kosova'dan Yunus Emre DerneÄŸi BaÅŸkanı Åžerafeddin Ömer canlı telefon baÄŸlantısıyla katıldı.  Evgeni Radushev'in konuÅŸmasının özeti: Profesör Radushev, Kosova hakkında yaptığı konuÅŸmasında tarihin bugünün siyasal olaylarını aydınlatmada kullanılacak bir bilim olmadığını, güncel siyasi olayların çözümünü tarihte aramamak gerektiÄŸini, ancak tarihten ibret alınabileceÄŸini ifade etti. Tarihin ancak bir anahtar olarak kullanabileceÄŸini ifade eden Radushev, bunun sonucunda da romantik ya da aşırı milliyetçiliklerin çıkabileceÄŸini, bu nedenle tarihin sadece olayların nasıl ve nedenleri üzerinde durduÄŸunu belirtti. Balkanlar’ı etnik, dinsel, kültürel yapısındaki çeÅŸitlilikle bütün dünyanın buluÅŸtuÄŸu bir yer olarak tanımlayan Radushev, bu kültürel mirasın tek bir millete ait olamayacağını; Sırpların, Arnavutların, Bulgarların, Yunanların ve diÄŸer birçok milletin ortak eseri olduÄŸunu söyledi. Etnik bir grup olan Arnavutların ilk ortaya çıktıkları zamanın M.Ö. 1200 yıllarına rastladığını ifade eden Radushev, Arnavutların Avrupa’nın en eski medeniyetlerinden biri olduÄŸunu söyledi. Balkanlar’ın tarihsel geçmiÅŸinde Yunan, Roma, Bizans, Slav gibi birçok medeniyetin olduÄŸunu ve buradaki toprakların hangi millete ait olduÄŸunun söylenemeyeceÄŸini vurgulayan Radushev, Sırpların bu bölgeye en son gelenlerden olduÄŸunu ifade etti. Batıdaki Slovenlerin ve Hırvatların Katolik mezhebinden etkilenerek, Katolik olduÄŸunu; Sırpların ise Rusya’dan etkilenerek Ortodoks mezhebine girdiklerini ifade eden Radushev, bugün Kosova’da bağımsızlıklarını ilan eden Arnavutlar’ın Rusya, Yunanistan gibi ülkeler tarafından tanınmamasını doÄŸal karşıladığını belirtti. Kosova’nın pek olumlu bir örnek olmadığını söyleyen Radushev, bu ülkenin bağımsızlığının AB ülkelerinin hepsi tarafından tanınmayacağını, bu nedenle bu konuda pesimistik olduÄŸunu ifade etti.

Ä°lhan Uzgel’in konuÅŸmasının özeti: "YaÅŸadığımız 1990 sonrası dünya, gerçekliÄŸin tersyüz ediliÅŸinin bir hikâyesidir. Bütün kavramlar, etnik temizlik, insani müdahale, bağımsızlık, kimin mazlum olduÄŸu bunların hepsi tartışmalıdır. 1945 sonrası kurulan Yugoslavya çok bereketli bir ülkedir, 1991’den beri devlet üretiyor. Tarihsel sürece girmeyeceÄŸim ama iki tane veri var, bunları bilmezsek eksik olabilir. 1912’den itibaren Arnavutluk bağımsız oldu ve Arnavutluk’taki Arnavutlardan daha fazlası dışarıda kaldı. Böylelikle Balkanlar’da bir Arnavut sorunu oluÅŸtu. O tarihten itibaren Kosova siyasi ve hukuki açıdan Sırpların denetimindeyken, fiilen denetimi sürekli el deÄŸiÅŸtirdi. […] 1945’den 1974’e kadar sıkı bir Sırp denetimi vardı, fakat 1974–1989 arasında Kosova’yı Arnavutlar yönetti. Yugoslavya’nın içinde olmasına raÄŸmen çok geniÅŸ bir özerkliÄŸe sahipti. 1989–1999 arasında Sırplar Belgrat’tan doÄŸrudan ve tekrar baskıcı bir ÅŸekilde yönetmeye baÅŸladılar, 1999’dan sonra NATO müdahale etti. […] Her bir el deÄŸiÅŸtirme tahmin edersiniz ki, bu coÄŸrafyada rövanÅŸist eÄŸilimleri gündeme getirmiÅŸtir. Etik boyutu daha çok buralarda ortaya çıkıyor. Bir de sistemik düzlemde ele almak gerekir Kosova sorununu. Kosova sorunu Arnavutlarla ilgilidir, ama mesela 90’lardan itibaren bizim medyada duyduÄŸumuz, konferanslarda tartışılan Kosova sorunu, içinde Arnavut unsurunun da olduÄŸu ama onun aslında çok gerilerde olduÄŸu bir sorundur. Dünyanın baÅŸka yerlerindeki jeopolitik çekiÅŸme alanlarından bir tanesidir. […] Kritik nokta bizim için 1999 NATO bombardımanıdır. Kosova sorununu anlamak için 1990’larda Miloseviç Yugoslavya’sıyla ilgili bazı noktaları bilmek gerekir. 1989’dan 1999’a kadar Kosova özerkliÄŸi kaldırılmış ve Belgrat’tan gönderilen yöneticiler tarafından yönetilmiÅŸtir. Buna bir tür apartheid rejim de dediler, yani Sırp azınlık Arnavut çoÄŸunluÄŸu yönetiyordu. […] 90’ların ortalarında hatta sonlarına doÄŸru UÇK bir aktör olarak ortaya çıktı. UÇK’nın kendisi enteresan bir oluÅŸumdur. Hatta ÅŸu anda hiç bahsedilmiyor, bahsedilmek istenmiyor, Amerika UÇK’yı terörist bir örgüt olarak tanımladı önce. Sonra çabuk vazgeçti. Detaya girmeyeceÄŸim ama UÇK’nın kuruluÅŸu, finanse ediliÅŸi, silahlandırılması gibi süreçler mutlaka yerel dinamiklerle gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olmayabilir gibi imalı bir cümle kuracağım. Medyadaki temsil ediliÅŸ ÅŸekliyle UÇK, Kosova’daki Arnavutların haklarını savunan bir örgüttür, Miloseviç baskıcı rejimine karşı ayaklanmıştır, direniÅŸ göstermiÅŸtir, onu kurtarmak için de Miloseviç’in uyguladığı etnik temizliÄŸe karşı NATO mecburen müdahale etmiÅŸtir ve Arnavutları kurtarmıştır. Bu gerçekliÄŸin bir yönüdür. Benim iddiam ÅŸudur, Amerika Yugoslavya’yı bombalamayı önceden kararlaÅŸtırmıştır ve bu süreç bundan sonra böyle devam etmiÅŸtir: bütün seçenekleri tüketmek adına tarafları, Paris yakınlarında toplamıştır; oraya Ä°brahim Rugova gibi Arnavut halkının meÅŸru temsilcisini deÄŸil de UÇK’nın lideri Taçi’yi götürmüÅŸtür; 28 yaşındadır, deneyimli deÄŸildir vs. [Amerika’nın] Yapmak istediÄŸi ÅŸudur, Arnavutlar anlaÅŸmayı imzalayacak, Sırplar imzalamayacak, bütün diplomatik yollar tüketilmiÅŸ olacak dolayısıyla Yugoslavya’nın bombalanmasının önünde hiç bir engel kalmayacak. […] Bundan sonra baÅŸka bir süreç baÅŸladı, bölgede absürt bir yapılanma baÅŸ gösterdi.  […] Kosova’nın bağımsızlaÅŸtırma süreci 90’lardan itibaren kararlaÅŸtırılmıştır. En önemli unsurlardan bir tanesi, NATO bombardımanından sonra Amerika Kosova’da devasa bir askeri üs kurdu. 1990’lardan itibaren Amerika’nın Baltıklardan baÅŸlayıp Orta Avrupa, Balkanlar, Türkiye, Azerbaycan ve Irak üzerindeki stratejik hatta, üsler ve stratejik pozisyonlar oluÅŸturma planının bir ayağıdır Kosova; hepsi deÄŸildir ama önemli bir ayağıdır. Dolayısıyla Kosova’nın bağımsızlık süreci bütün bunlardan bağımsız deÄŸildir. […] Bu bağımsızlığın anlamı etik olarak ÅŸurada sorgulanmalı, bağımsız oluyorsunuz, bağımsızlık ilan ediyorsunuz, sokaklara dökülüyorsunuz elinizde baÅŸka ülkelerin bayraklarını taşıyorsunuz. Burada etik bir problem var. […] Türkiye Kosova’yı tanımakla riskli bir hareket yaptı. Bunun sonuçlarından daha sonra biraz muzdarip olabilir. 1999 yılında Türkiye NATO harekâtına katıldığında da uluslararası alanda çok tepki çekmiÅŸti. Yani bir ülke toprağında yaÅŸayan azınlıklara baskı yapıldığı için o ülke bombalanıyorsa dünyada bir sürü entelektüel o zaman önce Türkiye’den baÅŸlayalım dediler. Dolayısıyla bu tür tartışmaların yaÅŸandığı bir ortamda Türkiye’nin büyük bir hevesle Kosova’yı tanımış olmasının ileride Türkiye’ye yönelik bazı sonuçları olabilir. Bunları zaman içinde göreceÄŸiz. "  

Hakan Albayrak'ın konuÅŸmasının özeti: Hakan Albayrak Bosna Savaşı üzerinden yıllar geçmesine raÄŸmen bölgeye yaptığı ziyaretler sonucu ÅŸahit olduÄŸu tabloda MiloÅŸeviç zihniyetli Sırpların savaÅŸtaki kan döken taraf olmalarına raÄŸmen halen bir “haset ideolojisi” içinde olduklarını, hatta kendi kaynaklarında dahi bu tespiti doÄŸrulayan verilerin yer aldığını ifade etti. Albayrak; 1989’da MiloÅŸeviç’in Yugoslavya ülküsünden vazgeçtiÄŸini, Yugoslavya idealinin çöktüÄŸünü, Sırp milliyetçiliÄŸinin yükseliÅŸe geçtiÄŸini, Yugoslavya’nın artık yeni bir yapı olduÄŸunu ve Sırp egemenliÄŸini bugün Kosova bayrağının dalgalandığı yerde deklare ettiÄŸini hatırlattı. Sırbistan televizyonlarında faÅŸist genç beyinler yetiÅŸtirici yayınlar yapıldığına vurgu yapan yazar, faÅŸist mantalitenin gençlere empoze edilmesine aracılık edenleri eleÅŸtirdi. Kosova’nın ABD, Ä°ngiltere bayraklarıyla, AB marşıyla bağımsızlığını ilan etmesinden çok yaralandığını belirten Albayrak, yine de uzun süredir beklenen bağımsızlığa kavuÅŸulmasından duyduÄŸu sevinci ifade etti. Türkiye’nin Kosova ve Makedonya’da soydaÅŸ siyaseti güttüÄŸüne dikkat çeken Albayrak, etnik Türkleri muhatap alan bu siyasete, Türkiye’de yaÅŸayan bütün vatandaÅŸların soydaÅŸlarının dahil edilmesi gerektiÄŸine dikkat çekti.  Albayrak’a göre; Türkiye’nin Kosova’yı hemen tanıması ve bağımsızlıktan önce de sıcak mesajlar vermesi, -hatta BBP BaÅŸkanı Muhsin YazıcıoÄŸlu’nun ziyaretini de devlet adına bir ziyaret olarak gördüÄŸünü belirtti-, TBMM’de bir dostluk gurubu oluÅŸturuluyor olması, Kosova konusunda bir irade sahibi, bir plan sahibi olunduÄŸunun göstergesidir. Albayrak konuÅŸmasına ÅŸöyle devam etti: “Türkiye’nin genel olarak büyük Arnavutluk coÄŸrafyasında geçmiÅŸteki bu etnik siyaseti oradaki halklar arasında deÄŸil ama laik aydınlar arasında kemikleÅŸmiÅŸ olan düÅŸmanlığı biraz besledi. … Türkiye sadece etnik Türkler üzerinde siyaset yaparak orada kazanabileceÄŸi Arnavut lobilerini kazanamamıştır. ÖrneÄŸin Makedonya’da TÄ°KA pek çok tarihi eseri restore etmektedir; fakat Türkiye’ye yakınlık duyan Arnavut medyası gibi kuruluÅŸlara destek olmamaktadır. Fakat ÅŸimdilerde daha kapsayıcı yönde politika deÄŸiÅŸiklikleri gözlenmektedir.”  KonuÅŸmasının sonunda Sırp Cumhuriyetinin de bağımsızlık talebinin gelebileceÄŸine, fakat en baÅŸta coÄŸrafi olarak bölgenin BoÅŸnak yerleÅŸimleriyle çok iç içe olduÄŸunu bizzat bölgeye yaptığı ziyaretlerde müÅŸahede ettiÄŸini belirten Albayrak; Kosova bağımsızlığının Bosna Hersek Sırpları için emsal teÅŸkil edemeyeceÄŸini ifade etti.