SETA > Yorum |

Avrupa Ä°slamofobiye Teslim mi?

İsviçre'de geçtiğimiz pazar günü yapılan referandumdan, bu ülkedeki camilere minare inşası yasağı çıktı.

Ä°sviçre’de geçtiÄŸimiz pazar günü yapılan referandumdan, bu ülkedeki camilere minare inÅŸası yasağı çıktı. Oy verme hakkına sahip kitlenin sadece yüzde 53’lük bir bölümünün katıldığı, bir baÅŸka ifade ile yüzde 43’lük bir kitlenin pasif kalarak sonucu istemese de dolaylı onayladığı referandumda yasaÄŸa evet diyenlerin (yüzde 56) fazla oluÅŸu dünyanın pek çok yerinde ÅŸaÅŸkınlık ve tepkiyle karşılandı. Ä°sviçre’deki referandum sonuçları, ilk bakışta Ä°slam dininin önemli mimari sembollerinden biri olan cami/minare ekseninde deÄŸerlendirilmekle beraber aslında siyasi, sosyolojik ve hukuki açıdan çok daha geniÅŸ kapsamlı bir tartışmayı gerektiriyor.

Söz konusu referandum, sadece Ä°slam-Batı iliÅŸkileri ve Avrupa’daki Müslümanların geleceÄŸini deÄŸil, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ä°nsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler Din ya da Ä°nanca Dayalı Her Türlü HoÅŸgörüsüzlük ve Ayrımcılığın Tasfiyesi Bildirgesi’nde yer verilen temel hak ve özgürlüklerin evrensel deÄŸerler ve normlar olarak Avrupa’da geniÅŸ kitleler tarafından ne kadar içselleÅŸtirildiÄŸi sorununu da tartışmayı gerektirmektedir.

Adı geçen bildirgelerin hazırlanmasında, kabul edilmesinde ve uygulanmasında ciddi emek ve katkıları olan Batılı ülkelerin bugün geldiÄŸimiz noktada liberal, çoÄŸulcu ve eÅŸitlikçi birikimlerine sahip çıkma ve koruma noktasında gerilimler yaÅŸadığı ve söz konusu miras ve birikimi aşındırmaya eÄŸilimli siyasi aktörlerin etkinlik alanlarını artırdığı gözlenmektedir.

Avrupa’nın dine bakışı

Ä°sviçre’deki referandumun bizatihi kendisi ve doÄŸal olarak da sonuçları, Ä°slam-Batı iliÅŸkileri ve cami/minare inÅŸasının ötesinde bir sorgulama alanı açmaktadır. Sadece minare ve cami konusuna kilitlenmek, sosyolojik, siyasi ve hukuki analizlerde resmin büyük kısmının görülmesini engelleyecektir. O nedenle Avrupa’nın genel olarak din ile nasıl bir iliÅŸki kurduÄŸu, bu kıtada geliÅŸen modernite anlayışı ve laiklik yorumunun farklı dini topluluklar söz konusu olduÄŸunda ne tür bir kuÅŸku sarmalının etkisine girdiÄŸi üzerinde durulmalıdır. Bu noktada tek bir Avrupa ve tek bir Batı olmadığını belirtmekte yarar var. Yani ulus devlet kurma aÅŸamalarında Avrupa devletleri, kendi siyasi ve toplumsal deneyimlerine uygun farklı din-devlet iliÅŸkileri geliÅŸtirmiÅŸ ve buna paralel laiklik uygulamalarını hayata geçirmiÅŸlerdir. Buna karşın, dinin (daha doÄŸrusu ruhban sınıfının) siyasi ve toplumsal hayat üzerindeki etkisinin devre dışı bırakılması, kamusal alandaki varlığının sınırlanması ve modernleÅŸme süreçlerinin derinlik kazanmasıyla bireylerin dünyevileÅŸmesi, Avrupa’nın genel olarak ortak tecrübe ve tercihleri olarak sayılabilir.

Pekiyi bütün bunlar ne anlama gelmektedir? Bunlar, Avrupa modernizmi ve laikliÄŸinin din ile çoÄŸu kez mesafeli, Fransa örneÄŸinde olduÄŸu gibi bazen de sorunlu iliÅŸkileri olduÄŸunu göstermektedir. Ä°sviçre’deki geliÅŸmeler iÅŸte bu tarihsel tecrübeler ve sosyal yapılar baÄŸlamında okunmalıdır. Kendi dini mirası ile sorunlu iliÅŸkileri olan toplumların, Ä°slam ve Müslümanlar gibi dışarıdan gelerek her türlü dinsel talep ve iddiadan “arındırılmış” kamusal alanlarını “iÅŸgal” etmelerini hoÅŸ görmelerini beklemek olsa olsa Avrupa tarihini ve onun oluÅŸturduÄŸu toplumsal yapıyı bilmemekten kaynaklanabilir. Nitekim Amerika BirleÅŸik Devletleri baÅŸta olmak üzere Batı Avrupa dışına çıkıldığında, dinin kamusal alandaki varlığından rahatsızlık duymayan yani din ile daha barışık laiklik anlayışları ve toplumsal yapıların olduÄŸunu görmek mümkündür. Buna karşın Avrupa, yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı, Hıristiyanlık dahil, dinlere daha soÄŸuk ve kuÅŸkuyla bakıyor, kamusal alanda temsilinden rahatsızlık duyuyor, inançlarına baÄŸlı hayat süren dini topluluklara kuÅŸkuyla bakıyor, hatta onları tehdit olarak algılıyor. Bu kuÅŸku ve tehdit algısı zaman zaman baskıya ve sivil özgürlüklerin kısıtlanmasına varan politikaların benimsenmesine neden oluyor.

Ä°sviçre’de baÅŸlatılan kampanyanın kökenleri arasında son yıllarda toplumsal bir hastalık haline dönüÅŸme riski taşıyan Ä°slamofobiyi de (Ä°slam korkusu) saymak gerekir. Avrupa’nın klasik hoÅŸgörü, çoÄŸulculuk ve farklıklara saygı gibi deÄŸerlerinin erimeye baÅŸladığı imajını uyandıran geliÅŸmeler ile yüz yüze kaldığımız bu günlerde, Ä°slamofobinin nev zuhur bir durum olmadığını belirtmek gerekir.

Ä°slam korkusu yeni deÄŸil

Ä°ngiltere’de Runnymede Trust tarafından desteklenen ve çeÅŸitli dinlere mensup üyelerden oluÅŸun bir komisyonun 1997 yılında yayınladığı Islamophobia: A Challenge for Us All baÅŸlıklı rapor, Ä°slamofobinin Batı ülkelerinde yüzyıllardır bulunduÄŸunu ancak son yirmi yılda daha da belirginleÅŸtiÄŸini, daha uç ve tehlikeli boyutlara ulaÅŸtığını vurguluyordu. Daha yakın dönemlerde de benzer bulgulara rastlanmıştır. The European Monitoring Centre on Racism and Xenophobia, (yeni adıyla Fundamental Rights Agency) 11 Eylül olaylarından sonra birçok Avrupa ülkesini izleyen bir çalışma yürüttü. Bu kurumun 2005 ve 2007 yılı gözlem raporlarında Avrupalılar arasında azımsanmayacak bir kesimin Müslümanlara kuÅŸku ile baktığı ve onları güvenlik açısından potansiyel tehlike olarak gördükleri ifade edilmektedir.

Özellikle aşırı saÄŸcı ve ırkçı siyasi aktörlerin yaymaya çalıştığı Ä°slamofobi genel olarak iki kaynaktan besleniyor. Birincisi 1950’lere kadar nispeten homojen olan kültürel ve toplumsal yapının yoÄŸun Müslüman göçü ile deÄŸiÅŸmeye baÅŸlamasıdır. Modern ve seküler kültürel deÄŸerlerini ve toplumsal yapılarını evrensel normlar olarak kabul edip yaÅŸaya giden Avrupalılar, bu tarihten itibaren farklı kültürel ve dinsel kimlikleri olan bir grupla, yani Müslümanlarla komÅŸu olmaya, aynı iÅŸ yerinde çalışmaya ve aynı sokakta yürümeye baÅŸladı.

YerleÅŸik toplumlar kadar modern ve seküler olmayan Müslüman göçmenlerin geldikleri yeni ülkelerinde ilk yaptıkları iÅŸlerden biri ibadethaneler açmak oldu. Bunu, helal gıda ve kurban kesim imkanı talepleri ve çocuklarına Ä°slam dinini öÄŸretme istekleri takip etti. ÇoÄŸu kez dini olduÄŸu sanılan geleneksel kıyafetlerini korumaları da Müslümanları daha ayrıksı bir topluluk yaptı. Ä°kinci ve üçüncü kuÅŸak Müslümanların bir kısmının okulda, iÅŸerinde ve diÄŸer kamusal mekanlarda dini kimlikleri ile var olma talep ve giriÅŸimi Avrupalıların alışageldikleri ve çoÄŸu kez kutsadıkları hayat biçimine tehdit olarak algılanmaya veya öyle yansıtılmaya baÅŸlandı. Müslümanların, dini deÄŸer ve yaÅŸayışlarını kurumsallaÅŸtırmaları, savunmaları ve yaygınlaÅŸtırmalarına ilaveten, nüfuslarının yerleÅŸik topluma göre daha hızlı artışı karşısında Avrupalılar, kolonileÅŸme ve köklerinden koparılma endiÅŸesiyle acaba Avrupa deÄŸerleri darbe mi alıyor sorusunu sormaya baÅŸladı.

SoÄŸuk SavaÅŸ’ın etkisi

Ä°slamofobinin ikinci önemli kaynağı SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası ortaya çıkan siyasi kutuplaÅŸma ve çatışmalardır. Medeniyetler çatışması tezinde Ä°slam uygarlığına, Batı uygarlığı ile çatışma rolü biçilmiÅŸti. 11 Eylül 2001, Ä°stanbul, Londra ve Madrid saldırıları, Afganistan ve Irak’ın iÅŸgali gibi olaylar Ä°slam ile Batı arasında bir çatışmanın kaçınılmaz olduÄŸu algısını pekiÅŸtirdi. Ä°slam ve Müslümanlar, en temel hukuk kurallarından biri olan suçun bireysel olduÄŸu göz ardı edilerek, radikalizm, terör ve ÅŸiddetle özdeÅŸleÅŸtirildi. Yani Ä°slam ve Müslümanlar bir güvenlik tehdidi olarak görülmeye baÅŸlandı ve doÄŸal olarak Avrupa’daki Müslümanlar da bu bakış açısından nasiplerine düÅŸeni aldı. Yani Avrupa’daki Müslümanların varlığı bir güvenlik sorununa dönüÅŸtürüldü. Ä°slami deÄŸerlerin demokrasi ve insan hakları ile uyuÅŸmadığı, kadın haklarını kısıtladığı ve onlara baskı yaptığı gibi kliÅŸe argümanlar yanında Ä°slam dünyasındaki baskın otoriteryenizm, Avrupa’nın orta yerinde cereyan eden namus ve töre cinayetlerinin hepsi Müslümanların eksi hanesine yazıldı. Ä°ÅŸte bugün Ä°slamofobi ÅŸeklinde kavramsallaÅŸtırılabileceÄŸimiz endiÅŸe, tehdit ve güvenlik kaygısı Ä°sviçre baÅŸta olmak üzere Avrupa’da yaygınlık kazanmaya baÅŸladı.

Avrupa deÄŸerleri eriyor

Avrupa deÄŸerleri ile taban tabana zıt bir sonuç ortaya çıkaran referandum Ä°slamofobinin kök saldığına ve ciddiye alınması gerektiÄŸine iÅŸaret etmektedir. Ä°sviçre halkı ne yazık ki korkularına esir olmuÅŸtur. Ä°ngiliz The Guardian gazetesinde referandumun hemen ertesinde yayınlanan baÅŸyazıda da belirtildiÄŸi gibi Ä°sviçre bundan utanmalıdır.

Ä°sviçre sadece referandum sonuçlardan dolayı deÄŸil, Avrupa tarihinde ilk kez bir azınlığın temel hak ve özgürlüklerine iliÅŸkin çoÄŸunluk oylaması yapılmasına, yani azınlık bir topluluÄŸun haklarının sınırlarını belirleme yetkisini çoÄŸunluÄŸa verdiÄŸi için, diÄŸer ülkelerin de örnek alma riskine raÄŸmen evrensel hak ve özgürlüklerin vazgeçilmezleri arasında yer alan din hürriyeti açısından vahim bir tablonun ortaya çıkmasına zemin hazırlandığı için de utanmalıdır.

Bugün gelinen noktada Ä°sviçre siyasi elitini veya halkını kınamanın referandum sonuçlarını tersine çevirmeyeceÄŸi açık. Ä°ç hukuk yolları ve Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne baÅŸvuru süreçleri de demokratik ve yasal haklar olarak kullanılabilecektir. Hakların savunulması kuÅŸkusuz demokratik ve hukuki yöntemlerle yapıladığında olumlu sonuçlar doÄŸurabilir. Bu süreçte dünya kamuoyunun mobilize edilmesi, BM, AB, AGÄ°T ve Ä°KÖ gibi kurumların desteklerinin aranması, ayrıca yukarıda iÅŸaret edilen Ä°slam algısının düzeltilmesi için geniÅŸ kapsamlı bir kamu diplomasisi yapılması ÅŸarttır. Türkiye, Ä°slam dünyası ve Batıda saygınlığı ve etkisi artan küresel bir güç olarak bunu yapabilecek potansiyele sahip. Yeter ki siyasi irade böylesine büyük ve anlamlı bir projenin hayata geçirilmesi için düÄŸmeye bassın.

Avrupa’daki Müslüman nüfusun ülkelere dağılımı

Ülke Toplam nüfus Müslüman nüfus

Avusturya 8,102,600 300,000

Belçika 10,192,240 370,000

Danimarka 5,330,020 150,000

Fransa 56,000,000 4,000,000 - 5,000,000

Almanya 82,000,000 3,040,000

Yunanistan 10,000,000 370,000

Ä°talya 56,778,031 700,000

Portekiz 9,853,000 30,000 - 38,000

Ä°spanya 40,202,160 300,000 - 400,000

Britanya 55,000,000 1,500,000

Ä°sveç 8,876,611 300,000

Hollanda 15,760,225 695,600

Ä°sviçre 7,304,109 400,000  

Açık GörüÅŸ - 06.12.2009