SETA > 5 Soru |
5 SORU Hırvatistan'ın AB Üyeliği

5 SORU: Hırvatistan'ın AB Üyeliği

Hırvatistan bugün itibariyle resmen Avrupa Birliği'nin 28'inci üyesi oldu. Üyeliğin gerek ülkede gerekse Balkanlar'da birtakım siyasi ve ekonomik gelişme ve değişimlere zemin hazırlaması bekleniyor.

1. Hırvatistan’ın AB üyelik süreci nasıl iÅŸledi?

Bağımsızlığın ardından Hırvatistan’da ana akım siyasi aktörler genel olarak AB üyeliÄŸine hep sıcak baktılar. SavaÅŸ sonrasında AB’nin bazı komutanların uluslararası yargıya teslim edilmesine yönelik baskısı ülkede milliyetçiliÄŸi ve AB karşıtlığını artırsa da, üyelik perspektifinde ciddi bir kırılma meydana getirmedi. AB ile 2001 yılında Ä°stikrar ve Ortaklık AnlaÅŸması imzalayan ve 2003 yılında tam üyelik için baÅŸvuran Hırvatistan’ın adaylığı 2004’te tanındı ve üyelik müzakereleri 2005 yılının Ekim ayında baÅŸladı. 6 yıl kadar süren ve Hırvatistan’ın bazı savaÅŸ ÅŸüphelilerini Uluslararası Eski Yugoslavya Ceza Mahkemesi’ne (ICTY) teslim etmekte gecikmesi ve Slovenya ile olan anlaÅŸmazlıklar yüzünden zaman zaman sekteye uÄŸrayan müzakereler 9 Aralık 2011’de imzalanan üyelik anlaÅŸmasıyla sonuçlandı ve bu anlaÅŸmayla ülkenin 1 Temmuz 2013’te AB’ye katılacağı ilan edildi. Ülkede 22 Ocak 2012’de yapılan referandumda katılım beklenenden az olsa da (%43,3) seçmenlerin üçte ikisi AB üyeliÄŸi lehine oy kullandı ve ardından Hırvatistan Parlamentosu oy birliÄŸiyle AB üyelik anlaÅŸmasına onay verdi. Birtakım siyasi ve mali konularda Slovenya ile devam eden tartışmaların ikili müzakereler yoluyla giderilmesiyle ülkenin AB üyeliÄŸi önündeki son pürüzler de ortadan kaldırılmış oldu. 

2. ÜyeliÄŸin kısa vadede ülkeye siyasi ve ekonomik etkileri neler olabilir?

Her ne kadar Hırvatistan’ın AB müzakere süreci bazı üye ülkelere nazaran daha sorunsuz geçmiÅŸse de ülkenin hala belli konularda reforma ihtiyacı var. Balkanlar’ın genelinde olduÄŸu gibi Hırvatistan’da yolsuzluk ve organize suçlar kayda deÄŸer düzeyde. Bunların önlenmesi ve cezalandırılmasında zaman zaman esneklik ve tutarsızlıklarla karşılaşılıyor. Ayrıca siyasi çevrelerin bürokrasi ve KÄ°T’lerle olan baÄŸları yüzünden devlet kurumları birtakım kiÅŸi ya da partilerin çıkarlarına hizmet eden uygulamalarda bulunabiliyorlar. Avrupa BirliÄŸi üyeliÄŸinin ülkede yapısal reformları hızlandıracağı ve hukukun üstünlüÄŸünü daha iyi tesis edeceÄŸi umuluyor. Bununla beraber, küçük bir ülke olan Hırvatistan’da mevcut düzenden herkesin bir ÅŸekilde menfaatinin olması deÄŸiÅŸimi yavaÅŸlatıyor. Dolayısıyla her ne kadar AB ÅŸartları yeni müesseseler ve kontrol mekanizmaları getirmekteyse de, sistemdeki aksaklık ve bozukluklar üzerinde kökten bir reform henüz gerçekleÅŸebilmiÅŸ deÄŸil.

Birçok eski Komünist ülkede olduÄŸu gibi Hırvatistan'da da milliyetçiler-eski Komünistler ile liberaller arasında bloklaÅŸma var. Buna raÄŸmen ülkenin bağımsızlığından bu yana birtakım dış politika meseleleri Hırvatistan'da farklı ideolojilerdeki partilerin ülke menfaatleri uÄŸruna birbirlerine yakın pozisyonlar almalarını saÄŸlamıştı. Bunlar içerisinde uluslararası tanınma, dışarıda kalan topraklarla bütünleÅŸme ve son olarak AB üyeliÄŸi bulunuyordu. Bu son hedefin gerçekleÅŸmesinin ardından iç siyasette partiler arasındaki görüÅŸ ayrılıklarının daha fazla açığa çıkması beklenebilir.

Ekonomi ve dış ticarete gelince, 2008 global krizinden olumsuz etkilenen ülkede ekonomik daralma, iÅŸsizlik ve düÅŸük ücret gibi önemli meseleler var. AB yetkilileri, bu sorunların çözümünün evvela ülke ekonomisinin yeniden yapılandırmasından geçtiÄŸinin altını çiziyorlar.

AB’ye tam üye olmakla beraber henüz Euro bölgesine dâhil olmayan Hırvatistan’ın AB ülkeleriyle güçlü ticari iliÅŸkileri bulunuyor. 2011 yılında ihracatının %59,8’i, ithalatının ise %62,1’i bu ülkelerle gerçekleÅŸti. Gümrük BirliÄŸi rejiminin AB ile olan bu iliÅŸkileri daha da saÄŸlamlaÅŸtırması bekleniyor. Ayrıca Avrupa’dan ülkeye sermaye giriÅŸinin artması ülke içi rekabet ve verimliliÄŸe olumlu katkıda bulunurken, Hırvat giriÅŸimcilerin Avrupalı ortak bulma imkânının fazlalaÅŸmasının da uluslararası ortaklıkların geliÅŸmesine zemin hazırlayacağı öngörülebilir. Öte yandan, Avrupa’ya ÅŸüpheyle bakan çevrelerde AB üyeliÄŸinden sonra ülkede genel fiyatlar düzeyinin yükseleceÄŸine ve ulusal ÅŸirketlerin Avrupalılar ile rekabet edemeyerek yabancı sermayedarların eline geçeceÄŸine dair endiÅŸeler var. Bununla beraber, iÅŸ gücünün serbest dolaşımı sayesinde ülkeye dışarıdan gelecek iÅŸçiler zaten yüksek olan iÅŸsizliÄŸi daha da artırabilir.

Hırvatistan’ın AB’ye girmesi sonucu Orta Avrupa Serbest Ticaret AntlaÅŸması’ndan (CEFTA) ayrılması, AB-dışı Balkan ülkeleriyle olan ticaretinde gümrük ve kota uygulamalarına sebep olduÄŸundan bu durumun özellikle gıda ve tarım ürünlerindeki ihracatına olumsuz yansıması bekleniyor. Bunu önlemek için AB ve CEFTA arasında bir çözüm bulunması için çalışılsa da, Bosna-Hersek ve Sırbistan gibi ülkeler bu uygulamalardan feragat etmeye bugüne kadar pek yanaÅŸmadılar. Bu ülkelerin Hırvatistan’a pazarladığı ürünlerin doÄŸrudan AB serbest dolaşımına girecek olması ise onlar için avantajlı bir durum yaratıyor.

3. ÜyeliÄŸin Hırvatistan’ın dış politikasına yansımaları neler olabilir?

Hırvatistan’ın AB üyeliÄŸi, 2009’da NATO üyesi olan bu ülkenin Batı dünyasıyla siyasi ve ekonomik bütünleÅŸmesini formel anlamda en üst boyuta yükseltti. Ülkenin bundan sonra dış politikada izleyeceÄŸi yolun bu örgütler içinde kendini konumlandırarak siyasi ve ekonomik çıkarlarını gözetmenin yollarını aramak olacağı, bunu yaparken de özellikle AB dışı ülke ve aktörlerle olan iliÅŸkileri sayesinde Ortak Dış ve Güvenlik Politikası’na yapabileceÄŸi katkıları ön plana çıkarmaya çalışacağı beklenebilir. DiÄŸer taraftan da bir AB ülkesi olarak Balkanlar’daki diÄŸer ülkelerin iç yapılanmasında ve AB üyeliÄŸi yolunda birikim ve destek saÄŸlamayı önererek hem bölgedeki istikrar ve iÅŸbirliÄŸine katkıda bulunmaya, hem de bölge ülkeleri üzerindeki nüfuzunu artırmaya çalışacağı tahmin ediliyor. Nitekim BaÅŸbakan Zoran Milanoviç’in dün akÅŸamki AB üyelik törenlerinde yaptığı konuÅŸmada Hırvatistan’ın “bu ülkelere Avrupa kriterlerini benimsemeleri için elini uzatması” gerektiÄŸini ifade etmesinden de bu sonuç çıkarılabilir.

4. ÜyeliÄŸin Balkanlar siyasetinde doÄŸurabileceÄŸi sonuçlar nelerdir?

Hırvatistan’ın katılımıyla AB’de eski Yugoslavya’dan iki, genel anlamda Balkanlar’dan ise beÅŸ devlet yer almaya baÅŸladı. Balkanlar’da geri kalan devletlerin AB üyesi ülkelerle çevrelenmiÅŸliÄŸi onlara AB’den baÅŸka bir dış politika seçeneÄŸi bırakmadığından bu devletler de üyeliÄŸi stratejik öncelik olarak benimsemiÅŸ durumdalar. Resmen aday durumdaki Makedonya, KaradaÄŸ ve Sırbistan’ın yanı sıra henüz adaylık statüsü almamış Arnavutluk ve Bosna-Hersek’in AB ile Ä°stikrar ve Ortaklık AnlaÅŸmaları bulunuyor. AB arabuluculuÄŸunda Sırbistan ile görüÅŸmelerde somut adımlar atan Kosova da AB ile bir Ä°stikrar ve Ortaklık AnlaÅŸmaları ile ödüllendirilebilir. Hırvatistan'ın AB'ye girmesinin bu ülkeler üzerindeki AB üyeliÄŸine yönelik baskıyı artıracağı öngörmek mümkün. Bununla beraber Hırvatistan’ın bu ülkelere AB üyeliÄŸi yolunda destekte bulunması bölgedeki barış ve istikrar ortamına katkı saÄŸlayacağı anlamına gelirken, AB üyesi Hırvatistan’ın Balkanlar’daki siyasi ağırlığının artacağı ifade edilebilir. Zira Balkanlar’daki Slav hinterlandıyla AB’deki diÄŸer eski Yugoslav ülkesi Slovenya’ya nazaran daha sıcak iliÅŸkileri bulunan Hırvatistan, aday ülkelerin AB’deki destekçiliÄŸi rolünü üstlenmek suretiyle bundan sonraki süreçte önemli bir bölgesel aktör haline gelebilir.

Öte yandan, Hırvatistan'ın AB üyeliÄŸinin Balkanlar’da birtakım komplikasyonlara neden olması da ihtimal dâhilindedir. Bundan sonraki geniÅŸlemenin biraz zaman alacağı düÅŸünülürse, aradan geçen zaman Hırvatistan’ın bölge ülkeleriyle yabancılaÅŸmasına da sebep olabilir. AB-dışı Balkan ülkeleriyle sınır geçiÅŸlerinin eskiye nazaran zorlaÅŸması gibi teknik ve bürokratik uygulamaların yanı sıra Hırvatistan’da Balkanlı kimliÄŸinden uzaklaşıp Avrupalı kimliÄŸini benimsemek isteyen çevrelerin Balkan ülke ve topluluklarına sırt çevirmeleri bu yabancılaÅŸmaya katkıda bulunabilir.

Sorun yaÅŸanması muhtemel konu baÅŸlıklarından birini de Hırvatistan ile Bosna-Hersek arasındaki uzun sınır teÅŸkil ediyor. Yaklaşık 1300 km'lik bu sınır, AB üyesi bir ülkeyle bir baÅŸka ülke arasındaki en uzun sınırları teÅŸkil ediyor. Ülkenin AB'ye girmesiyle serbest dolaşımın bir parçası haline gelmesi, bu sınırların güvenliÄŸini fevkalade önemli hale getirdi. Sınırın güvenliÄŸinin yeterince saÄŸlanamaması kaçakçılık ve yasadışı göçü artırabileceÄŸi gibi AB içindeki ve dışındaki suç örgütlerinin iÅŸbirliÄŸini teÅŸvik edebilir.

Hırvatistan’ın AB üyeliÄŸinin ayrıca Bosna-Hersek içindeki dengeleri etkileyebileceÄŸi öngörülüyor. Zira Bosna-Hersek’teki Hırvatlar’ın tamamına yakınının Hırvatistan pasaportuna sahip olması onlara diÄŸer etnik gruplara nazaran avantajlar saÄŸlıyor.

5. ÜyeliÄŸin Türkiye-Hırvatistan iliÅŸkilerine muhtemel etkileri nelerdir?

Son birkaç yılda Türkiye-Hırvatistan arasındaki siyasi iliÅŸkiler ivme kazanmış, iki ülke arasında anlaÅŸma ve protokollerle sonuçlanan çok sayıda üst düzey ziyaret gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. Türkiye Hırvatistan’ın NATO ve AB üyeliÄŸine destek vermiÅŸ, Balkan politikalarına dair iliÅŸkilerse özellikle Ocak 2010’da Türkiye-Hırvatistan-Bosna Hersek üçlü istiÅŸare mekanizmasının kurulmasıyla farklı bir boyut kazanmıştır. Türkiye’yle iyi ikili iliÅŸkileri ve siyasi iÅŸbirliÄŸi bulunan bu ülkenin AB’ye üye olmasının özellikle Türkiye-AB iliÅŸkileri ve Türkiye’nin üyelik perspektifi açısından olumlu sonuçlar doÄŸuracağı öngörülebilir.

Bununla beraber, iki ülke arasındaki iliÅŸkilerde ekonomik ve ticari baÄŸların en önemli gündem maddelerinden olması dolayısıyla Hırvatistan’ın AB üyeliÄŸinin bu alanlarda doÄŸurabileceÄŸi sonuçlar üzerinde durmak yerinde olur. Hırvatistan’da üyeliÄŸin özellikle turizm alanında doÄŸuracağı olumsuz sonuçlardan endiÅŸe ediliyor. Ä°ki ülkenin birbirine vize uygulamaması her iki yönde de ziyaretlerin artmasını beraberinde getirmiÅŸ, 2010-2012 yılları arasında Türkiye’den Hırvatistan’a gidenlerin sayısı %18 artmıştı. Bu durum, turizm gelirlerinin ülkenin milli geliri içerisinde önemli payı olması dolayısıyla Türkiye ile olan turistik iliÅŸkilere adeta stratejik önem atfedilmesine yol açmıştı. Ne var ki, AB uygulamaları uyarınca diplomatik, hususi ve hizmet pasaportu hamili Türk vatandaÅŸları için 90 günlük vize muafiyeti bulunmakla beraber 1 Nisan 2013’ten beri umuma mahsus pasaport sahiplerinin Hırvatistan’a girebilmeleri için vize almaları gerekiyor. Bu durumda vize ücreti ve ÅŸahsen müracaat gibi faktörler yüzünden Türkiye’den Hırvatistan’a gidecek turist sayısının azalması öngörülüyor. Ülkeye Rusya’dan gelen turistlerde azalma olmaması için onlara mahsus hızlı pasaport prosedürünü yürürlüÄŸe koyan Hırvatistan DışiÅŸleri Bakanlığı, bunun Ukrayna ve Türkiye vatandaÅŸlarına da aynen uygulanması için hazırlıklarını sürdürüyor. Öte yandan Türkiye’nin mütekabiliyet çerçevesinde Hırvatistan vatandaÅŸlarına vize uygulamasının Türkiye vizesinin daha kolay alınması dolayısıyla ülkeye gelecek Hırvat turist sayısını fazlaca etkilemesi beklenmiyor.

Hırvatistan’ın AB üyeliÄŸinin turizm harici sektörlerde ise olumsuz bir etkisinin olmayacağı tahmin ediliyor. Hırvatistan’ın AB’ye katılımıyla iki ülke arasında 2003’ten beri yürürlükte olan serbest ticaret antlaÅŸması bugün itibariyle karşılıklı olarak feshedilerek yerini AB kapsamındaki Gümrük BirliÄŸi, tarım ve kömür-çelik anlaÅŸmalarına bıraktı. AnlaÅŸmaların birtakım ticaret kalemlerine yönelik mevzuatında farklılıklar olsa da bunlar iki ülke arasındaki ticareti makro anlamda etkileyecek boyutta deÄŸil. Dolayısıyla turizmin aksine iÅŸ ve ticaret iliÅŸkilerindeki geliÅŸmelerin ve özellikle Türk firmalarının Hırvatistan’da son yıllarda artan yatırımlarının bundan sonra da devam etmesi bekleniyor. 

[SöyleÅŸi: Sadık Åžanlı]