Cehennem fikri, acı hissi ile özdeşleştirilir.
Bu, esasında modern zamanlara ait bir algıdır. Cehennem acı ile, cennet ise haz ile anılır.
Kadim kültürlerde cehennem tasavvuru sadece acı ile değil, aynı zamanda umutsuzlukla ilişkilendirilir.
Cehennem, umutsuzluğun mekânıdır.
O yüzden, Ortaçağ şairleri cehennemin kapısında "umutlarınızı şuraya bırakın ve öyle girin" yazdığını söyleyip durmuşlardır.
Umut, mühim şey. Şu içinde yaşadığımız dünyayı da cehenneme çeviren başlıca şey, umutsuzluk.
İslam kültüründe, kaide açık ve nettir: Yeis, yani umutsuzluk haramdır.
Cumhuriyet, geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde, umutların tükenmek üzere olduğu bir dönemde ilan edildi.
Millete umut olma vaadi, yeni rejimin kendisini meşrulaştırırken kullandığı söylemlerin başında geliyordu. Fakat yıllar yılı bu vaat hayata geçirilemedi.
Yeni rejim, çok uzun süre imtiyazlı, dar bir zümre için umut kaynağı oldu. Sadece umut değil, aynı zamanda refah ve mutluluk kaynağı...
Jenny White'ın dediği gibi, Cumhuriyet reformları karizmatik bir liderin vizyon ve değerleriyle, dar bir orta sınıfın çıkarlarını yansıtmıştır.
İşte bu nedenle milletin payına korku, acı ve yeis düşmüştür. Fakat millet, haram diye bellediği yeisi reddetmiş, böylelikle acıya ve korkuya karşı direngen bir tutum takınabilmiştir.
Kendi çıkarını gözettiğini düşündüğü bir başka karizmatik liderin siyaset sahnesine çıktığını gördüğü her an onun arkasından gitmiştir.
2002 sonrasında Türkiye'de millet, Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasından giderek umutlarını büyütmüştür.
Yeni Türkiye tahayyülü her şeyden önce bu umudun adıdır.
O günden bugüne milletin umudunu kırabilecek birçok hadise olmuştur. Yeni Türkiye tahayyülüne ağır darbeler indirilmiştir. Fakat hepsi karizmatik liderin değer ve vizyonu ile buluşan milletin direnci sayesinde aşılmıştır.
Hadise budur.
Geldiğimiz nokta ve kazanımlar bununla ilişkilidir.
Erdoğan'ın millete umut, milletin Erdoğan'a destek vermesiyle Türkiye iddialı bir aktöre dönüşmüştür.
Peki ya, 2002'den bu yana giderek umutları tükenenler. Onlar ne olacak?
Şimdilerde, "bu memlekette yaşanmaz kardeşim" diyenler.
Korku ile milleti dizayn etmeye çalışanlar, bugün de 2000'li yıllara kadar kazanan safta yer alanları korkutmaya çalışıyor.
Yeri geliyor, "yaşam tarzına müdahale" diyor.
Yeri geliyor "mahalle baskısı yapılıyor" diyor.
Yeri geliyor "basın özgürlüğü tehlikede" diyor.
Ama sürekli, ülkenin yöneticilerini ötekileştirmeye, onları tehlikeli göstermeye çalışıyor.
"Bu ülkede yaşanmaz" diyenlerin bir kısmı örgütlü darbeciliğe bulaşmış tipler.
Bir kısmı "terörden medet uman" caniler.
Onlara sözüm yok, onlar için yaşasın Cehennem!
Umutsuzluğu doya doya yaşasınlar.
Fakat ülkesini seven, samimi insanlar için şunu söylemem lazım. Yeni Türkiye'de herkese yer var.
Korkuya değil, umuda alan açın.
Kendi gettonuzun söylemlerine sıkışmadan anlamaya ve katılmaya çalışın.
Bu memlekette yaşanır, hem de çok güzel yaşanır.
[Sabah, 9 Kasım 2015]