Türkiye'nin yedinci cumhurbaÅŸkanı Kenan Evren 98 yaşında hayata gözlerini yumdu. Üçüncü Cumhuriyetin kurucusu olarak bilinen bir devlet adamının ölümü sıradan bir ölüm deÄŸildir.
Hele 1980 darbesinin acı hatıraları zihinlerde taze iken. Bu yüzden ölümü, rahmet dileyenlerle rahmet dilemeyi ayıp görenlerin hesaplaÅŸtığı bir polemik konusu oldu. Hesabını vermeden gittiÄŸini söyleyerek üzülenlere katılmıyorum.
Uzun yaÅŸamanın ilahi cezalandırma olduÄŸu hayatlar vardır. Evren'in ölüm haberini duyduÄŸumda içime düÅŸen his bu oldu.
Ömrü boyunca iktidarın zirvesinden müebbet hapis cezası aldığı günlere kadar her ÅŸeyi yaÅŸadı.
Bin bir türlü övgüden yaÅŸanan her sorunun müsebbibi olarak anılmaya kadar... Elbette hapsedilmenin eziyeti haricinde. 12 Eylül 1980'in kudretli paÅŸası darbeyi yaptığında birçoklarınca ülkeyi terör ve kaos sarmalından kurtaran birisi olarak karşılandı.
Kemalist rejimi yeniden kurmayı hedefleyen Evren, soldan Ä°slamcılara kadar bütün siyasi akımların temsilcilerini ve kadrolarını tasfiye eden kiÅŸi olarak tarihe geçti.
MuktedirliÄŸin hazzı içerisinde kendisini Türkiye'nin ikinci Atatürk'ü olarak hissettiÄŸi dönemler oldu. Ülkenin tehditlerden arındırıldığını söylerken yüzbinlerin tutuklanmış olmasının ve çok sayıda insanın hapislerde sistematik iÅŸkenceye uÄŸramasını önemsemedi. Önemli olan Kemalist rejimin bekası idi.
Dini hayatı bireyin vicdanına hapsedecek bir İslam anlayışını icat etmeyi de laikliğin gereği bildi.
Evren'in en büyük talihsizliÄŸi ve belki de ilahi cezası kurduÄŸu düzenin iflasını görecek kadar uzun bir ömre sahip olmasıydı. 1982 Anayasası'nın getirdiÄŸi otoriter siyasal sistemin Türkiye'ye ne ölçüde dar geldiÄŸine 1990'ların alacakaranlığında ÅŸahit oldu. "Huzur" ve "istikrar" adına topluma ödettiÄŸi maliyetlerin siyasi ve ekonomik krizler içerisinde kaybolduÄŸunu görecek kadar çok yaÅŸadı.
Evet her ÅŸeyi görecek kadar uzun yaÅŸadı.
Terörün ve enflasyonun hızlıca geri döndüÄŸünü...
LaikliÄŸin banisi olduÄŸu halde Anayasaya koydurduÄŸu zorunlu din dersleri yüzünden laikler tarafından bile sevilmediÄŸini bilecek ölçüde uzun yaÅŸadı.
Diyarbakır Cezaevi'nde uygulanan iÅŸkencenin terör belasını ve Kürt sorununu ne hale getireceÄŸini görecek kadar yaÅŸadı. 12 Eylül Anayasası'nın yerine sivil bir anayasa yazamayan siyasi partilerin acziyetini de gördü. Kendisine küfretmekte birleÅŸenlerin yeni bir düzen kuramayışına yalnızlık içinde tanık oldu.
Evren, 28 Åžubat sürecinde kurduÄŸu siyasal sistemi restore etmek isteyen haleflerinin baÅŸarısızlığını gördü.
SevmediÄŸi Ä°slamcıların hem kendilerini hem de Türkiye'yi dönüÅŸtürmelerini hoÅŸnutsuzlukla seyretti.
Üstelik bunun için de, arkasından rahmet okuması beklenecek laikler tarafından hep suçlanarak...
Evren yeteri kadar uzun yaşadı...
Ülkenin bütün siyasi partilerinin cenaze törenine katılmayı reddedeceÄŸini hissedecek kadar.
Bir ÅŸeyi beklemezdi muhtemelen...
Bıraktığı siyasi mirasın öldükten sonra CHP'nin dilinde AK Parti'yi suçlamakta kullanılmasını.
Ne demiÅŸ eskiler.
YaÅŸa ki göresin...
[Sabah, 12 Mayıs 2015]