SETA > Yorum |
Son Düzlük

Son Düzlük

Bu millet çok dert çekti. Çok engel aştı. Bazen yoruldu. Bazen tekledi. Ama çok da yol kat etti. Yılardır verdiği mücadelenin sonunda kendisini var etti.

Bu millet çok dert çekti. Çok engel aştı. Bazen yoruldu. Bazen tekledi. Ama çok da yol kat etti. Yılardır verdiği mücadelenin sonunda kendisini var etti. Tek etkili güç haline geldi. Memurların yönettiği ve kendi inanç ve beklentilerinin göz ardı edildiği bir ülkeyi usul usul dönüştürdü.

Şimdi bir noktaya geldi. Bu nokta gelecekle geçmiş arasındaki eşiktir. Milim milim kazanılan bu başarıyı perçinlemek için şimdi bir fırsat var.

Önümüzdeki referandum bu yüzden kilit öneme sahip. Eğer ülkedeki siyasal dönüşümü hukuki ve kurumsal olarak dönüşüme çeviremezseniz, kazanılan hakların kaybedilme ihtimali çok yüksektir. Zafer kazananlar hukuku yazar. Sistemi kurar.

Bunca zafer elde eden halk şimdi hukukunu yazacak ve kurumlarını kuracak. Erdoğan ile başarılanları yarın öbür gün Erdoğan olmadan da sürdürebilmek için gerekli düzenlemeleri yapmak gerek. Ülkeyi koalisyonlara sürükleyen parlamenter sistem halkın iktidarını kontrol atlında tutmak için kurgulanmış bir düzendi. Halkın iktidarını sağlamak için Cumhurbaşkanlığı sistemi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Aksi takdirde tüm vesayet odakları tekrar kafasını çıkaracaktır.

Anketler halkın kendi iradesine sahip çıkacağını ve bu son düzlüğü de sorunsuz bir şekilde geçeceğini gösteriyor. Ama anketlerden daha önemli göstergelerimiz de var. Bu referandumda hayır oyları yüksek çıksa bile bu koşan bir kişinin ayağının takılıp düşmesi gibi olur. Bu millet tekrar kalkıp tekrar koşar. Çünkü siyasal sistemimiz öyle bir halde ki bu haliyle devam etmesinin imkânı yok. Bugün olmasa yarın muhakkak değişecek. Bu değişimi yarınlara ertelemek çok kıymetli zamanı kaybetmek anlamına gelir. Hâlbuki Türkiye'nin zaman kaybına tahammülü yok. Siyaseti, ekonomisi, dış politikası ve daha nice konusu atılım bekliyor. Bu nedenle son düzlüğü de hızla geçmek gerek.

Türkiye'de siyasal hayatın tarihine bakarsanız aslında olacakları öngörebilirsiniz. Bu millet yıllardır verdiği mücadelede hep ileri doğru gitti. Ezan için mücadele verdi. Menderes'i destekledi. Defalarca seçim kazandı.

Ezana ve Kuran'a kavuştu. Mücadelenin sembolü Menderes'i astılar. Halk buna karşı sandığa gitti ve Adalet Partisi'ne büyük destek verdi. Ama 61 anayasasını yazan darbeciler millet iktidarını engellemek için öylesine kurumlar kurdular ve o kurumlara öylesine adamlar yerleştirdiler ki hala sökmeye çalışıyoruz.

Senato getirdiler. Yargıçlar sınıfını oluşturdular. Yekta Güngör Özden ve Vural Savaş gibileri o tarihin eseridir.

Militan gazeteciler yetiştirdiler. Oktay Ekşi ve Onur Öymen gibileri o dönemin ürünüdür. Kimisi darbenin senatörü oldu.

Kimisi darbenin bürokratı oldu. Kimisi gazetecisi. Bu adamlar millete yıllarca kök söktürdü. Altmışlı yetmişli yıllar ülke marjinal grupların savaş alanı haline getirildi. Millet kenarda sakince bekledi.

Sonra bir darbe daha oldu. Kenan Evren ve benzerleri millete yine dayatma yaptılar. Sonra Özal geldi.

Millet onu da sevdi ve destekledi. Özal döneminde zenginledi ve güçlendi.

Alan kazandı. Fakat millet bu dönem kazandıklarını güvence altına alamadı.

Sonra Erbakan geldi. Fakat darbe artıkları yine darbe yaptı.

Erdoğan ve AK Parti ile yeniden denedi millet. Karşısında kimler mi vardı? Ahmet Necdet Sezer vardı. Her şeyi veto eden yargıçtan bozma bir Cumhurbaşkanı. Anayasa Mahkemesi vardı. Ve kapatma davaları. HSYK vardı tüm yargıyı millete karşı örgütleyen.

Ordu vardı sürekli darbe planı yapan.

Cumhuriyet Mitingleri vardı en çirkininden. YÖK vardı. ÜAK vardı millete ve siyasete hakaret eden.

Başörtüsü yasağı vardı. Katsayı sorunu vardı milletin çocuğunun üniversiteye girmesini engelleyen. Gezi ayaklanması vardı. PKK zaten hep oradaydı. FETÖ çıktı sonraları. Ve daha nicesi. Adım adım aştı bu millet engelleri. Eğer tarihin bir ruhu varsa ve o tarih ilerliyorsa millet bu kazanımlarını da garanti altına alacak ve yeni ufuklara yol açacaktır. İşte bu referandum o yüzden geçmek zorunda. İşte o yüzden bu olmasa da bir başkası geçmek zorunda.

[Takvim 12 Nisan 2017].