24 Haziran seçimleri birçok açıdan önceki seçimlerden ayrışıyor. Her şeyden önce bu seçimler, 16 Nisan referandumundan, yani Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra yapılan ilk seçimler. İkincisi 24 Haziran'da seçmen bir genel seçime yahut yerel seçime gitmeyecek, Cumhurbaşkanının ve milletvekillerinin kimler olacağına birlikte karar verecek. Cumhur ittifakını oluşturan AK Parti ve MHP, 24 Haziran seçimlerine yeni bir sisteme göre gittiğimizin ve hatta bu yeni sistemin tam olarak hayata geçmesi için atılacak hayati bir adım olduğunun farkında. Bu da normal zira onlar bu sistemi bizatihi tasarlayan ve referandumdan geçmesini sağlayan aktörler. Hazırlıklarını da buna göre yapıyor ve seçmene yeni sistemin önemini, Türkiye'ye neler getireceğini anlatıyorlar.
***
Bu bağlamda her iki partinin de altını çizdiği en önemli husus, 24 Haziran seçimleriyle birlikte tam olarak hayata geçecek Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte ülkenin beka sorununun çözümü anlamında büyük bir eşik atlanacağı şeklinde. AK Parti de MHP de 24 Haziran sonrasında siyasal istikrarın kurumsallaşacağını, bürokratik oligarşinin tarih olacağını, yasama, yürütme ve yargı arasında demokratik esaslara uygun bir denge- denetleme mekanizmasının söz konusu olacağını ve ülkenin güçlü bir liderlikle yönetilme imkânına sahip olacağını vurguluyorlar. Fakat her iki partinin de burada önemli bir kayıt düştüklerini de görüyoruz. Nedir o? Cumhur ittifakının seçimi kazanması. Elbette burada şu soru sorulabilir: Nasıl oluyor da bu sistem değişimi şu anda muhalefette olan ve Cumhur ittifakının dışında olan aktörlerin seçimleri kazanması durumunda tam olarak yürürlüğe girmemiş olacak. Esasında teknik olarak elbette ki girmiş olacak. 24 Haziran seçimleri yapılır yapılmaz 16 Nisan 2017'de referandumda oylanan Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle ilgili son aşama da tamamlanmış olacak. Gelgelelim seçimleri Cumhur ittifakı değil de onun karşısında yer alan Cumhur karşıtı ittifak (eskiden onlara Erdoğan karşıtı blok diyordum, şimdi böyle demeyitercih ediyorum) kazanırsa bu takdirde ilk yapacakları iş yeni bir sistem tartışmasıbaşlatmak olacak. Bu da siyasal istikrarın kurumsallaşması başta olmak üzere Türkiye'nin çözmek için yola çıktığı ve çözmesine ramak kalan birçok sorunu yeniden gündeminde tutması anlamına gelecek.***
24 Haziran seçimlerini diğer seçimlerden ayrıştıran ikinci dinamiğin Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinin bir arada yapılıyor oluşu dedik. Cumhur ittifakını oluşturan aktörler henüz bu yeni duruma kendilerini adapte edebilmiş değiller. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığının desteklenmesi, seçimlere beraber gidilmesi noktasında iki aktör de mutabakat halinde. Öte yandan her iki partinin de Meclis'te daha fazla sandalye elde etmek için de çaba sarf etmeleri gerekiyor. Bundan kastım, bu iki parti arasındaki rekabet değil. Bu iki partinin gerek parti olarak gerek Cumhur ittifakı olarak parlamentodaki çoğunluğu elde etmek noktasında daha fazla gayret etmesi gerekiyor. Zira Cumhur karşıtı ittifak 24 Haziran seçimleri sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkeyi yönetemez hale getirilmesini sağlamak adına Meclis seçimlerini çok önemli görüyor ve stratejisini buna göre hazırlıyor. Cumhur karşıtı ittifakın 24 Haziran seçimlerine hazırlık noktasındaki kabiliyetsizlikleri ortada olmakla birlikte Meclis seçimlerine büyük bir önem atfettikleri ortada. Bu durumda bize düşen, Cumhur ittifakının unsurlarına ve özellikle AK Parti'ye Meclis seçimleriyle ilgili daha güçlü bir strateji geliştirmesi gerektiğini hatırlatmak. Türkiye bir şahlanışın eşiğinde ve bu fırsat kaçmamalı...[Sabah, 2 Mayıs 2018].