SETA > Yorum |
quot Yeni CHP'nin Yeni Had Bildirme Tarzı

"Yeni CHP'nin Yeni Had Bildirme Tarzı

“Başı-örtülü” ve “başı-açık” kategorileri üzerinden oluşturulan dikotomi sosyolojik değil ideolojik bir zemine dayanıyor. Söz konusu zeminin buharlaşması siyasetin önünü açacak bir gelişme olacaktır.

DemokratikleÅŸme Paketi’nin Türkiye siyasal hayatına getirdiÄŸi normalleÅŸme ortamı meyvelerini vermeye devam ediyor. Kamuda baÅŸörtüsü yasağının kalkması, birçok kamu kurumunda olduÄŸu gibi TBMM’de de baÅŸörtülü çalışabilme imkânını doÄŸurdu ve 31 Ekim’de dört AK Partili kadın milletvekili baÅŸörtülü olarak TBMM Genel Kurul’una katıldı. Ve böylelikle Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu.

Abartıyor muyum dersiniz? Abartmadığıma delil getirmek için ben de bugünlerde sıkça yapıldığı gibi Refah Partisi Ä°stanbul Milletvekili Merve Kavakçı’ya TBMM çatısı altında 2 Mayıs 1999’da yapılan zulmü hatırlatabilirim. Dönemin BaÅŸbakanı Bülent Ecevit’in “burası devlete meydan okunacak yer deÄŸildir, bu kadına haddini bildirin” sözlerini sarf ederken kustuÄŸu nefretin toplumda yarattığı travmalardan bahis açabilirim. Fakat bu yetmez.

Zira baÅŸörtüsü sorunu, Kemalist Türkiye’nin ayrımcı politikalarının en somut göstergelerinden biridir. Kemalist rejimin tepeden inmeci çaÄŸdaÅŸlaÅŸtırma projesinin bir ürünüdür. Türk jakobenizminin kadın bedenine yönelik tasarrufundan neÅŸet eden baÅŸörtüsü zulmü, sadece “sistem”e deÄŸil, aynı zamanda “gündelik hayata” iliÅŸkin bir ÅŸeydir. Bir baÅŸka deyiÅŸle Kemalist sistemin gündelik hayatı sömürgeleÅŸtirmesinin somut bir örneÄŸidir.

“YENÄ° TÜRKÄ°YE”DE MUHALEFET

BaÅŸörtüsü sorunu sadece 1930’ların totaliter zihniyetinin ya da onun temsilcisi konumundaki bürokratik oligarÅŸinin yarattığı bir sorun da deÄŸildir. BaÅŸörtüsü sorunu örneÄŸin katıldığı canlı televizyon programında “türbanlı öÄŸrenciye ders vermemek Anayasal hakkımdır” diyen profesörün, TRT’de katıldığı bir canlı televizyon programında “üniversiteye başı kapalı giremezsiniz, Anayasa Mahkemesi koymuÅŸ, Danıştay koymuÅŸ, AÄ°HM koymuÅŸ, başı baÄŸlı olarak okutulan yerler vardır, oralara git Suudi Arabistan’da filan vardır, oralara git” diyen dönemin CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel gibi “devlet adamları”nın, “örtünmeye evet diyorum ama türbana hayır diyorum” diyen Murat Karayalçın gibi sözümona muhalif siyasetçilerin, “okul birincisi olduÄŸum halde törene katılmama müsaade edilmedi” diye bağıran genç kızın aÄŸzını kapatıp “konuÅŸma, konuÅŸmaya hakkın yok senin” diyerek onu tartaklayan öÄŸretmenin, baÅŸörtülü yaÅŸlı kadını, başı açık fotoÄŸrafı olmadığı için devlet hastanesine almayan ve “benim babaannem de baÅŸörtülü, ama bana verilen emir böyle almayacaksın deniyor. Niye alayım ÅŸimdi” diyen hemÅŸirenin ve daha nicelerinin performansları ile gündelik hayatın alanına taşınmıştır. Özellikle üniversite ortamı ve siyaset sahası baÅŸörtüsü sorununun her düzeyde kendisine yer bulduÄŸu zeminlere dönüÅŸmüÅŸtür.

Ä°ÅŸte bu nedenlerle TBMM Genel Kurulunda ve kürsüsünde baÅŸörtülü milletvekillerinin olması, kamu kurumlarında baÅŸörtülü kadınların çalışabilmesi ve yıllar yılı baÅŸörtüsü sorununun merkezî üssü olarak öne çıkan üniversiteleri koordine eden kurumun bugünkü baÅŸkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’nın DemokratikleÅŸme Paketi’nin hemen ardından “devlet üniversitelerine baÅŸörtülü rektör” atanabileceÄŸi yönündeki açıklaması yeni bir dönemde ve yeni bir Türkiye’de yaÅŸadığımızın apaçık kanıtları.

Peki bu yeni dönemin siyasal muhalefeti bu deÄŸiÅŸime