Son dönemde Ankara, zirve ve forumlarla meşgul iken etrafımızda üç önemli seçim gerçekleşti.
İsrail'de 23 Mart'ta yapılan erken genel seçimlerden Netanyahu birinci sırada çıktıysa da 8 partili koalisyon hükümetini kurmayı N. Bennett başardı.
Böylece 14 Haziran'da 12 yıllık Netanyahu iktidarı son buldu.
Geçen cuma İran'da ılımlı ve reformcu adayların tasfiye edildiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakâr İbrahim Reisi cumhurbaşkanı seçildi.
Yine geçen pazar günü ikinci Dağlık Karabağ Savaşı'nda büyük bir hezimet yaşayan Paşinyan, Ermenistan'daki erken seçimden galip çıktı. Bu seçimlerin bölgenin geleceği ve Türkiye ile ilişkiler açısından bir değişim getirip getirmeyeceği merak konusu.
Bennett Hükümeti ile Normalleşme Olur mu?
Biden yönetiminin İsrail'deki yeni hükümetin kurulmasındaki etkisi dikkat çekti.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın ziyaretinden sonra Netanyahu'yu dışarıda bırakan bir koalisyonun kurulabilmesi ilginçti.
Koalisyonun ilk iki yılında başbakanlık yapacak olan Bennett, yerleşimcilere yakınlığı ve ulusalcı-aşırı sağcı görüşleri ile biliniyor.
İsrail'deki Arapların (Mansur Abbas liderliğindeki Ra'am Partisi) ve sol partilerin yer aldığı bu yeni koalisyonun ne denli kalıcı olacağı ve içerisindeki ideolojik farklılıkların nasıl yönetileceği ise hayli muğlak bir husus.
Bennett hükümetinin Kudüs, yerleşimciler ve Batı Şeria konularında Netanyahu'dan farklı olması pek de beklenmiyor. Hatta Silvan bölgesinde Filistinlilerin evlerinden çıkarılması yeni bir krize dönüşebilir.
Ancak yine de Bennett, Netanyahu gibi on iki yıllık bir bagaja sahip değil. Yeni olmak Bennett'e Ankara ile Tel Aviv arasında normalleşmeyi başlatma fırsatı verebilir mi?
Bu sorunun cevabı, Bennett hükümetinin Kudüs ve Filistinli yerleşimciler konusunda göstereceği tavra bağlı. Filistinlilerin evlerinden zorla çıkarılmaya devam edilmesi normalleşme arayışını sekteye uğratır.
Malum, Biden yönetiminin İran üzerindeki baskısının azalması söz konusu. Eğer İran diplomasisi Reisi gibi bir muhafazakâr adaya rağmen yeni bir nükleer anlaşmayı toparlayabilirse Tahran'ın bölgesel nüfuzu İsrail aleyhine genişleyecektir.
Körfez ülkeleri, ABD'nin bölgeden kısmi çekilişi karşısında zaten Tahran ile normalleşme görüşmelerine başladı.
İran ve Türkiye Yeni Bir Rekabete Gider mi?
Tahran'da muhafazakârların zaferi var. Ancak 592 adaydan yedisinin yarışmasına izin verilen seçimlerde katılımın yüzde 48'de kalması İran seçmeninin sisteme yabancılaşmasının göstergesi. Yargı gücü başkanlığı yapan Reisi'nin Rehber Hamaney'den destek göreceği ve önceki Cumhurbaşkanı Ruhani'nin maruz kaldığı İslami Şûra Meclisi direnci ile uğraşmayacağı açık.
Yasama, yürütme ve yargının muhafazakârların elinde olması, İran siyasetine istikrar getirecektir.
Ancak nükleer anlaşma ve Körfez ile normalleşme gibi kritik konuların muhafazakâr Reisi tarafından yönetilmesi sancılı olacak. ABD ve AB'nin yaptırım listesinde yer alan Reisi, 1988'de İran'da gerçekleşen toplu idamlarda rolü olmakla eleştiriliyor. Reisi, ABD ve Avrupa'ya hitap edebilecek bir isim değil. Nükleerde, Şii milisler ve yayılmacı siyasette ısrar Tahran'ın elini zayıflatır. Malum, Ankara ile Tahran arasındaki ilişkiler işbirliği ile rekabet arasında gidip geliyor. Son yıllarda Astana süreci ile Suudi Arabistan ve BAE'nin (Katar ablukası gibi) agresif politikaları gibi faktörler Ankara ve Tahran'ı yakınlaştırmıştı. Ancak Ankara'nın ikinci Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'a destek vererek Kafkaslar'da etkisini artırması Tahran'ı rahatsız ediyor.
Yine Türkiye'nin Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve İsrail ile normalleşme gündemi İran'ı dengeleyecek hamleler olarak da görülüyor. Körfez ile gerilimi düşürme niyetindeki İran iç siyasi sebeplerle muhafazakâr Reisi'yi cumhurbaşkanı seçtirerek bölgesel politikada işini bir miktar zorlaştırdı. Washington, Brüksel ve Körfez başkentlerinde etki üretmek için zorlanacak Reisi yönetiminin Ankara ile ters düşmek isteyeceğini sanmıyorum.
Bu sebeple Ankara ve Tahran arasındaki dengede radikal bir değişim bekleyenler yanılır. Son olarak Ermenistan'da Paşinyan'ın kazanması ülkedeki Batı-Rus rekabetinin devam edeceğini gösteriyor.
Dağlık Karabağ'ın kaybına rağmen erken seçimleri kazanan Paşinyan, ülkesini Azerbaycan ve Türkiye ile normalleşmeye taşıyabilir mi? Ankara, Erivan'a Bakü ile barış anlaşması imzalaması karşılığında 6'lı platform, daha fazla ticaret ve açılım öneriyor. Bakalım, görelim.
[Sabah, 16 Haziran 2021].