Beyaz Saray, İran'dan petrol ithalinde 8 ülkeye tanıdığı yaptırım muafiyetlerini yenilemeyeceğini açıkladı. Bu karar Washington'ın tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekildikten sonra Tahran'a ambargosunda üçüncü aşama. İlki, 7 Ağustos 2018; ikincisi 5 Kasım 2018 yaptırımlarıydı. Şimdi hedef, 2 Mayıs'tan itibaren İran'ın petrol ihracını sıfıra indirmek. Trump yönetimi sert yaptırım kararlarıyla İran'ı diz çöktürme niyetinde. Anlaşılan 2019, Ortadoğu'da sadece İsrail'in yayılmacılığını konuştuğumuz bir yıl olmayacak. İran da sürekli sıcak gündem maddesi olacak. Zira Washington, İran'ı sınırlandırma politikasını adım adım hayata geçiriyor. Son karar, geçtiğimiz günlerdeki Devrim Muhafızları'nın "terörist örgüt" ilan edilmesinin devamı aslında.
***
Bu sert yaptırım yaklaşımı hem İran'ı hem de bölgesel ve küresel denklemleri etkileyecek. Öncelikle dünya petrol piyasasına bu kararın nasıl yansıyacağı önemli. Venezuela, Libya ve Nijerya'dan kaynaklanan arz sorunlarına bir yenisi eklenecek. OPEC içinde petrol arzı anlaşmasının sıkıntıya gireceği konuşuluyor. Ancak Washington, petrol arzı sorunu olmaması için İran karşıtı blokun üyeleri olan Suudi Arabistan ve BAE'nin üretimi artırmasını bekliyor. Fiyatlar yükselse de bunun kısmen yönetilebileceğini varsayabiliriz. İkincisi, İran ekonomisini zor günler bekliyor. İranlı yetkililer uluslararası sistem tarafından dışlanmaya ve yaptırımlara alışık olduğunu söyleseler de böylesine sert bir uygulama gündelik yaşamı doğrudan etkileyecek. Nükleer ve balistik silahlanma ve desteklediği milisler açısından Tahran yönetimi içeride de yoğun eleştiriye hazır olmalı. Suriye iç savaşındaki harcamalardan İran halkının duyduğu rahatsızlıklarına daha büyükleri eklenecek. Genç nüfus oranı yüksek olan İran'da üniversite mezunu işsizliği halen %40-50'ler seviyesinde. Yaptırımlarla daha da artacak işsizlik toplumsal protesto ve iç karışıklık riskini büyütmekte. Washington'ın İsrail yayılmacılığının önünü açtığı bir dönemde İran'ı sıkıştırması Tahran rejimine ideolojik bir dayanak sağlayabilir. Ancak İran'ın dozu gittikçe yükseltilen bu baskıya bir iki yıldan fazla dayanması beklenmiyor.***
Diğer sorunlu alan, İran'dan petrol ihraç eden ülkelerin ABD finansal sisteminden dışlanma tehdidiyle karşı karşıya kalması. Hindistan, Güney Kore, Çin, Japonya ve Türkiye en çok etkilenecek ülkelerden. AB ülkelerinin İran ile ticaret için ürettiği INSTEX mekanizması yaptırım alanlarını kapsamıyor. Ve bu mekanizmanın ABD ile iş yapan büyük şirketleri yeniden İran pazarına döndürmesi pek mümkün görünmüyor. Sadece İran ile ticaretini ABD ile ticaretinden daha çok önemseyen KOBİ'ler açısından kullanışlı bir araç olabilir. İran ile ticaretin önünde en büyük engeli oluşturan dolarswift sistemine alternatif bir yol bulunmadıkça Washington'ın baskısına direnmek pek mümkün görünmüyor. Bu da Rusya, AB ve Çin'in ortak hareket etmesini gerektiriyor. Trump Yönetimi halen Rusya ve Çin'e yaptırım uyguluyor. Almanya bile Rusya'dan doğalgaz alımı ile ilgili tehdit altında.***
ABD, Trump döneminde dünyanın önde gelen güçlerini yaptırımlarla sıkıştırıyor. Kendi milli çıkarlarını ve milli hukukunu evrensel hukukmuşçasına dayatıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurduğu liberal düzeni kendi eliyle değiştiriyor, belki de yıkıyor. Yakın vadede büyük güçler bu tek taraflı uygulamalara etkili cevaplar veremeyebilir. Ancak "ABD'nin hakimiyetindeki düzen" fikri yerini "ABD kaynaklı türbülansa" bırakıyor. Herkes orta ve uzun vadeli stratejik hesaplarını buna göre yapacak.[Sabah, 23 Nisan 2019].