Nijer Başbakanı Ali Mahamane Lamine Zeine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Ocak 2024’te Türkiye’yi ziyaret etmişti. Bu ziyaret Türkiye-Nijer ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülebilir. Hatırlanacak olursa görüşmelerde ekonomik iş birliklerinin artırılması, savunma ve güvenlik konularında iş birliği, terörle mücadele ve bölgesel istikrarın sağlanması gibi önemli konular ele alınmıştı. Nitekim bu ziyaretin akabinde Nijer’e Türkiye’den bir heyetin ziyaret gerçekleştirmesi de planlanıyordu. Bu kapsamda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar Nijer’i ziyaret ediyor. Ancak bu ziyaretin özel bir anlamı ve önemi de bulunuyor. Zira 6 Temmuz 2024’te Nijer, Mali ve Burkina Faso konfederasyon kurduklarını ilan ettiler. “Sahel Devletleri Konfederasyonu” adını taşıyan bu yapının dış politika konusunda ortak hareket etme amacına sahip olduğuna dikkat çekildi. Dolayısıyla bu ziyaretin Sahel Devletleri Konfederasyonu’na gerçekleştirildiği de düşünülebilir.
Nijer’in Stratejik Önemi ve İlişkilerdeki Dönüşüm
Nijer, uranyum gibi zengin maden kaynaklarının yanı sıra Sahra Altı Afrika ile Akdeniz arasındaki stratejik konumuyla da dikkat çekiyor. Ayrıca Nijer’in yer aldığı Sahel Kuşağı’nın coğrafya olarak Kuzey Afrika ile Sahra Altı Afrika bağlantısını kurması açısından da önemi oldukça büyüktür. Nitekim Nijer’in alt bölgeler arasındaki göç ve ticaret yollarının kesişim noktasında yer alması bölgeye ayrıca bir önem katmaktadır. Nijer göç yollarının yanı sıra terörle mücadele ve radikalizm açısından Avrupa’nın güvenliği için de hayati bir konumda yer alıyor. Dolayısıyla bulunduğu coğrafya ve bölgedeki konular Nijer’i daha kritik hale getiriyor.
Nijer’i önemli kılan bir diğer husus ise Temmuz 2023’te meydana gelen askeri müdahaledir. Bu gelişmenin üzerinden neredeyse bir yıl geçmiş durumda ve bu sürecin yıl dönümü yaklaşırken ülkede Batı karşıtı duyguların her geçen gün giderek arttığı görülüyor. Hatta ülkede artan Batı karşıtı duyguların ilk hedefi uzun yıllar boyunca Nijer’i sömüren Fransa oldu. Sonrasında ise ABD, Nijer’deki varlığını sonlandırmak zorunda kaldı. Zira Mart 2024’te Nijer’de Abdurrahmane Tchiani hükümeti ABD’nin askeri destek ve yardımları sınırlayan yasalarına yanıt olarak 15 Eylül 2024’ten sonra Amerikan birliklerinin varlığını “yasa dışı” ilan etti. Ayrıca bu süreçte ABD’li diplomatik ve askeri yetkililerin Nijer’e teamüllere aykırı ziyaret gerçekleştirmesi de tepkilerin artmasına neden olurken Nijer, ABD’nin derhal ülkesini terk etmesini istemişti. Bu kapsamda ABD, Temmuz 2024’ün ilk haftasında Nijer’in Niamey Havalimanı’ndaki üssünden kuvvet ve teçhizatını tamamen çekerek geri çekilmenin ilk aşamasını başlatmıştı. Ancak günümüzde ABD’nin Nijer’de kullandığı Air Base 201 adlı ana üs kuzeyde Agadez şehrindeki varlığını sürdürüyor. Agadez üssü göç ve radikalizm ile mücadele açılarından jeopolitik olarak oldukça stratejik bir konuma sahiptir. Öte yandan Nijer’de geçtiğimiz aylarda yaşanan gelişmelere kadar Fransa ve ABD’nin yanı sıra Almanya ve İtalya’nın da askeri varlıkları bulunuyordu. Avrupa ülkelerinin misyonunu oluşturan Almanya da 31 Ağustos 2024’e kadar askeri operasyonlarını tamamlayacağını ve askerlerini hava üssünden çekeceğini duyurdu. Bu süreçten sonra Nijer’de Avrupalı güç olarak sadece İtalya Savunma Bakanlığına bağlı Nijer Misyonunun kalması söz konusu olacaktır.
Bu durum ABD ve Avrupa için olumsuz bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Öte yandan Türkiye ise Afrika Kıtası genelinde olumlu bir imaja sahip olan alternatif bir aktör olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda Türkiye ile ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik atılan adımlar da dikkat çekiyor. Nitekim kıtanın çeşitli bölgelerinde varlık gösteren Türkiye, Afrika’yı ortaklık kurabileceği, ticaret hacmini artırabileceği ve iş birliği alanlarını genişletmek için bir fırsat olarak görüyor. Bu bağlamda Nijer, Afrika’nın Sahel Kuşağı alt bölgesinde önemli bir ülke olarak öne çıkıyor.
Stratejik Ortaklık ve Yeni İş Birlikleri
Türkiye’den gidecek olan heyet ziyaretin kapsamıyla ilgili önemli ipuçları veriyor. Nijer, Türkiye için oldukça önemli ve stratejik bir konumda yer alıyor. Savunma, güvenlik, ticaret, enerji ve madencilik gibi birçok alanda Türkiye’nin Nijer ile iş birlikleri devam ediyor.
Başta Fransa olmak üzere Batılı güçlerin Nijer’den kovulması bölgede stratejik güç dengesinin değişmesine neden olmuştur. Dolayısıyla bölgedeki terör örgütlerinin ortaya çıkan güç boşluklarından faydalanmaya yönelik eylemlerine karşı atılan ve atılacak adımlar büyük önem taşıyor. Bu kapsamda halihazırda Türkiye ile savunma ve güvenlik alanında iş birliği yapan Nijer, terörle mücadelede muharebe gücünü kuvvetlendirmek için Türkiye’den çeşitli savunma sanayii ürünleri ithal etmiştir. Nitekim Kasım 2021’de imzalanan sözleşmeyle 6 adet Bayraktar TB2 İHA, 12 adet Hürkuş-C jet eğitim ve hafif taarruz uçağı ve zırhlı kara araçlarının ithalatı gerçekleşmiştir. Nijer’in terörle mücadele konusunda edindiği araçların niteliğine bakıldığında keşif, gözetleme ve istihbarat gücünün yanı sıra havadan karaya taarruz, hassas vuruş kabiliyeti ve yakın hava desteği gibi yeteneklerini artırma amacında olduğu anlaşılıyor. Bu sayede Nijer’in terörle mücadelede daha etkili ve başarılı operasyonlar gerçekleştirme hedefine ulaşmayı arzuladığı da görülüyor.
Nijer uzun yıllar Fransa ve ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerden terörle mücadele ve radikalizm konularında çeşitli “destekler” almış ancak teröre yönelik mücadelede somut bir ilerleme söz konusu olmamıştır. Buna binaen güvenlik ortaklıklarını gözden geçiren Nijer için Türkiye yeni dönemde stratejik bir ortak olarak bulunuyor. Nijer’e günümüzde düzenlenen bu ziyarette ise mevcut savunma ve güvenlik anlaşmaları çerçevesinde yapılan iş birliklerinin istihbarat alanında da daha fazla geliştirilmesi beklenebilir. Hatta bölgesel konulara ilişkin görüşmeler yapılması da kuvvetle muhtemel görünüyor.
Mali, Burkina Faso ve Nijer 6 Temmuz 2024’te imzaladıkları anlaşmayla bir konfederasyon kurduklarını ilan ettiler. Bu konfederasyon terörle mücadele, ekonomik kalkınma ve bölgesel istikrarı artırma hedeflerine sahiptir. Bölgede meydana gelen bu stratejik dönüşümden sonra Türkiye’nin yaklaşık altı ay önce planlanmaya başlanan bu ziyareti gerçekleştirmesi son derece önem arz etmektedir.
Türkiye’nin Nijer ile enerji ve tabii kaynaklar alanında faaliyette olan iş birlikleri de bulunuyor. Bu kapsamda Maden Tetkik ve Arama Uluslararası Madencilik A.Ş. (MTAIC) üzerinden yürütülen projeler ve gelecekteki enerji iş birlikleri hakkında kritik öneme sahip ham maddelere ilişkin görüşmelerin yapılması ihtimali de söz konusudur.
Türkiye’nin Afrika politikasının temel sütunlarından biri ekonomik ilişkilerin ve ticaretin güçlendirilmesi bağlamında öne çıkmaktadır. Nijer geçen yıl yaşanan gelişmelerden sonra Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) yaptırımları altında zor bir dönemden geçmiştir. Bu zor dönemde Nijer Başbakanı Zeine ikili ilişkileri güçlendirmek için Türkiye’yi ziyaret etmişti. Bu kapsamda Türkiye, Nijer ile ilişkilerini geliştirmeye yönelik adımlar atarken bu ülkenin jeopolitik önemini göz ardı etmiyor. Türkiye’nin Afrika’daki etkisini artırdığı ve kıtada güvenlik ile istikrarı sağlama çabalarındaki rolünün giderek daha belirgin hale geldiği açıkça görülmektedir. Türkiye, Nijer ile diplomasi, enerji, savunma, güvenlik ve ticaret alanlarındaki iş birliklerini artırarak iki ülkenin de kazançlı çıkacağı bir ilişki inşa etme konusunda oldukça kararlı görünüyor. Nitekim bu adımlar Türkiye’nin Afrika politikasının stratejik ve kapsamlı bir yapıda olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Stratejik Dönüşümün Bölgesel Yansımaları ve Türkiye-Nijer İlişkilerine Etkileri
Nijer, Mali ve Burkina Faso’nun oluşturduğu Sahel Devletleri Konfederasyonu bölgedeki stratejik dönüşümün bir parçası olarak bu ülkeler arasındaki iş birliğini artırmayı ve bölgesel sorunların çözümünde ortak hareket etmeyi hedeflemektedir. Ancak bölge üzerinde gerçekleşen küresel güç mücadelesi ve bölgesel rekabetler Nijer’in ve dolayısıyla yeni oluşturulan konfederasyonun istikrarını ve güvenliğini etkileme riskini barındırıyor. Ayrıca bölgedeki terör örgütleri de bu istikrarsızlık ortamında ortaya çıkabilecek güvenlik risklerine yenilerini ekliyor.
Nijer’in komşularında ve çevresinde meydana gelen gelişmeleri ABD ve Rusya arasındaki rekabetin bir yansıması olarak okumak da mümkün. Bu kapsamda Sahel Devletleri Konfederasyonu ile Rusya arasında iş birliklerinin yapılması ve buna karşın ABD’nin ise bölgedeki diğer ülkelerle çevrelemeye yönelik iş birliklerini artırması bölgede yeni çatışma ve rekabet alanlarını ortaya koyuyor. Bu bağlamda ABD’nin Libya’ya geri dönmeye yönelik attığı adımlar Sahel’de son dönemde yaşanan gelişmeler üzerinden okunabilmektedir. Öte yandan ABD’nin Cezayir ile yakınlaşması da konfederasyon üyesi olan Mali ve Nijer’in kuzeyden çevrelenmesini mümkün kılıyor.
Bölgenin doğusunda ABD’nin –az sayıda askeri bulunsa da– Sahel’deki belki de son “güvenli liman”ı olarak Çad öne çıkıyor. Güneye bakıldığında ise Nijerya, Batı ve ABD için önemli bir müttefik olarak görünse de ABD’nin askeri varlığı açısından uygun görülmemektedir. Yeni hükümetin göreve başladığı Senegal’de ise Amerikan askeri varlığının kabul edilmesi pek mümkün gözükmüyor. Zira Senegal’deki yeni yönetimin seçim zamanında Batı’ya bağımlılığı azaltma ve Batılı askeri güçlerin etkisini sınırlandırma üzerine kullandığı söylemlerle bir noktada iktidara geldiği söylenebilir.
Fildişi Sahili’nde ise ABD askeri varlığı söz konusu olabilir. Zira ABD’nin Batı Afrika’da yeni İHA üssü arayışlarına yönelik tartışmalarda Fildişi Sahili öne çıkıyor. Ancak ihtimal dahilinde de olsa bu ülkede kontrol oldukça zor olacaktır. Zira her ne kadar Batı Afrika’da yer alsa da bir noktada ABD’nin Kuzey Afrika’da Libya’da varlığı söz konusu olursa Libya ile Fildişi Sahili arasında bir koridor (kuzey-güney) ya da bağlantının olmayışı büyük bir engel teşkil edecektir. Nitekim Rusya’nın Libya’da Halife Hafter ile yakın ilişkileri düşünüldüğünde NATO ittifak sisteminin en önemli ülkelerinden olan ABD’nin bölgede iş birliği yapmadan sürdürülebilir bir politika izlemesi ilk aşamada zor görülmektedir.
Bu kapsamda ABD’ye hem Sahel’deki stratejik dönüşümden kaynaklı olarak hem de Libya’ya geri dönebilmesini mümkün kılabilecek yeni bir politika gerekiyor. Ayrıca 5 Kasım’da yapılacak olan Amerikan başkanlık seçiminde Donald Trump’ın seçilmesi söz konusu olursa onun Afrika politikasını nasıl şekillendireceği de ayrı bir soruyu gündeme getiriyor.
Sonuç
Türkiye-Nijer ilişkileri Sahel’deki stratejik dönüşümler ve bunun bölgesel yansımaları açılarından önemli bir konudur. Nijer’in stratejik konumu ve Türkiye’nin bölgedeki artan varlığı hem ikili ilişkileri derinleştiriyor hem de bölgesel istikrara katkı sağlıyor. Nitekim Türkiye, Nijer ile savunma ve güvenlik alanındaki iş birliklerini ve Nijer’in terörle mücadele alanındaki kabiliyetini artırmıştır. Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde ise Nijer’in zengin maden kaynakları ve Türkiye’nin enerji ihtiyaçları, enerji ve madencilik alanlarında iş birliklerinin teşvik edilmesini mümkün kılıyor.
Sahel Devletleri Konfederasyonu’nun kurulması Nijer’in terörle mücadelede bölgesel iş birliklerini artırma çabalarını gösteriyor. Türkiye’nin Nijer’e verdiği destek ise konfederasyonun hedeflerine ulaşmasına olumlu katkı sağlama potansiyelini taşıyor. Kısacası Nijer’in ve konfederasyon üyesi diğer iki ülkenin son dönemde Batı karşıtı eğilimleri Türkiye’nin bölgede alternatif bir aktör olarak öne çıkmasına yol açmıştır. Bu durum ise Türkiye’nin bölgesel etkinliğini artırmakta, bölgesel sorunların güçlendirilmiş mekanizmalar ile çözülmesine yönelik adımlar atılmasını mümkün kılmakta ve Sahel’deki güç dengelerinin şekillendirilmesinde önemli rol oynamaktadır.