SETA > Yorum |

Yeni Cumhurbaşkanı Seçmek Mümkün Mü?

Demirel: “Kargadan, bülbül olmaz”. “Özal’ı, Çankaya’dan alırım aÅŸağı. Bu, boynumun borcu olsun”. Erbakan: “Özal, milleti kurbanlık koyun gibi çengele astı” Ä°nönü: “Özal, ülkeyi dinamitliyor”. “Her türlü yola baÅŸvururuz!” Deniz Baykal: “Özal sivil diktatör”. “Ä°çimize sindiremeyiz”. “Özal’ı onursuzca indiririz” Hürriyet (31 Ekim): “Hacı Turgut Özal, bugün CumhurbaÅŸkanı seçiliyor”. “Çankaya tartışmalarına bilim adamları katıldı. Hukukçular tereddütlü”.Yukarıdaki sözler 1989’un son baharındaki Özal’ın cumhurbaÅŸkanlığı tartışmalarından. Bugün de neredeyse bütün pozisyonlar aynı.

Demirel: “Kargadan, bülbül olmaz”. “Özal’ı, Çankaya’dan alırım aÅŸağı. Bu, boynumun borcu olsun”. Erbakan: “Özal, milleti kurbanlık koyun gibi çengele astı” Ä°nönü: “Özal, ülkeyi dinamitliyor”. “Her türlü yola baÅŸvururuz!” Deniz Baykal: “Özal sivil diktatör”. “Ä°çimize sindiremeyiz”. “Özal’ı onursuzca indiririz” Hürriyet (31 Ekim): “Hacı Turgut Özal, bugün CumhurbaÅŸkanı seçiliyor”. “Çankaya tartışmalarına bilim adamları katıldı. Hukukçular tereddütlü”.Yukarıdaki sözler 1989’un son baharındaki Özal’ın cumhurbaÅŸkanlığı tartışmalarından. Bugün de neredeyse bütün pozisyonlar aynı.

 

Hatta bazı liderler sadece pozisyonlarında deÄŸil, kullandıkları cümlelerde de bir deÄŸiÅŸim göstermiÅŸ deÄŸiller. Bu elbette bir istikrar göstergesi!Benzer bir heyecanı tekrar idrak edeceÄŸiz. Åžimdiden hayırlı olsun. Bu ay içinde Anayasa Mahkemesi’nin 38. kuruluÅŸ yıldönümünde "demokratik devlet düzeninde, ulusal iradeyi temsil eden parlamento dışında, sorumsuz bir cumhurbaÅŸkanının yönetimi paylaÅŸması ve tek başına önemli yetkiler kullanması kabul edilemez" diyen “tekil devlet yapımızın” yılmaz savunucusundan “boÅŸalacağı” söylenen makamın taliplisi çok. En azından ortada dolaÅŸan isimlerden bunu anlıyoruz. Bazıları isim enflasyonu için, “aslında bir talep filan yok, biri(leri) arz ediyor, talep o nedenle oluÅŸuyor” da diyebilir. Mart ayı itibariyle AKP anketlerine göre en az 14 isim dolaşımda. Tartışmalar aslında yeterince ateÅŸli de deÄŸil. Medya AKP’den bir cumhurbaÅŸkanına razı yayınlar yapıyor. Toz veya hap ÅŸeklinde olmayan uyarıcılarımızın “Tehlikenin Farkında mısınız” çıkışları olmazsa seçimi sessiz sedasız atlatacağımızı bile söyleyebiliriz. Tehlike gerçekten büyük! 28 Åžubat sürecinden “ErdoÄŸan, Gül veya Arınç mı olsun?” tartışmasına erdiÄŸimiz günlere geldik. Kanatlar arası çatışmalardan, kanat içi çekiÅŸmelere, denklemlere geldik. Oyunun içinde olmadıklarını görenler ne denli büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduklarını düÅŸündükleri dönemlere erdik. Bunlar hayra alamet mi bilemem. Ama bildiÄŸimiz ÅŸudur ki, beyazlarımız durumdan fena halde rahatsız. Son 4 küsur seneye damgasını vuran AKP iktidarı ise baÅŸka tehlikelerle baÅŸ etmek zorunda. Partiyi sürükleyen lideri veya parti içinde sorunsuz bir ikili oluÅŸmasını saÄŸlayan ikinci lideri cumhurbaÅŸkanlığına göndermek hayra alamet olur mu? Bu sualin cevabı verilmiÅŸ deÄŸil. Ä°kinci bir sual ise üçüncü isimle alakalı. ErdoÄŸan, Gül ve Arınç dışında bir ismin yeni bir “Sezer kazası” olup olmayacağı da ayrı bir tartışma konusu. AKP köÅŸke kimi gönderirse göndersin, memleket hayrına atması gereken adım cumhurbaÅŸkanlığının “sınırsız yetki, sıfır sorumluluk” düzenine çomak sokmak olmalıdır. ErdoÄŸan’ın da sürekli ÅŸikâyet ettiÄŸi “bürokratik oligarÅŸinin” oluÅŸmasına en ciddi katkıyı bir yönüyle de bu görev tarifi yapmaktadır. Öyle ki 1982 darbe Anayasası’nın 104 ve 105. maddelerine göz atmak bürokratik oligarÅŸinin nasıl oluÅŸtuÄŸunu görmek için yeterlidir. Özetle 104 ve 105. madde cumhurbaÅŸkanlığının yetkilerini ve sorumluluk halini ÅŸöyle tarif ediyor: “Kanunları tekrar görüÅŸülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek, Genelkurmay BaÅŸkanını atamak, kanun hükmünde kararname çıkarmak, Kararnameleri imzalamak, Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve BaÅŸkanını atamak, Devlet Denetleme Kuruluna inceleme, araÅŸtırma ve denetleme yaptırtmak, YükseköÄŸretim Kurulu üyelerini seçmek, Üniversite rektörlerini seçmek, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet BaÅŸsavcıvekilini, Askerî Yargıtay üyelerini, Askerî Yüksek Ä°dare Mahkemesi üyelerini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek. (Sorumluluk ve sorumsuzluk hali) CumhurbaÅŸkanının, Anayasa ve diÄŸer kanunlarda BaÅŸbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceÄŸi belirtilen iÅŸlemleri dışındaki bütün kararları, BaÅŸbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan BaÅŸbakan ve ilgili bakan sorumludur. CumhurbaÅŸkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dâhil, yargı mercilerine baÅŸvurulamaz. CumhurbaÅŸkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceÄŸi kararla suçlandırılır.” Yukarıdaki maddelerin bizlere söylediÄŸi parlamenter demokrasinin böylesi bir cumhurbaÅŸkanlığı yapısıyla saÄŸlıklı yürüyemeyeceÄŸidir. Darbe anayasasının oluÅŸturduÄŸu cari cumhurbaÅŸkanlığı tarifinin ağırlıklı tonu milletin meclisine duyulan güvensizliktir. Türkiye’nin geldiÄŸi ÅŸartlar açısından bu güvensizlikten kaynaklanan gerilimlerle zaman kaybetmesi acı bir durumdur. Ülkede millete güvenin sarsılmasını, millet ile devlet arasına oligarÅŸinin rahatça yerleÅŸmesini saÄŸlayan bu yapının cesaretli bir iktidar tarafından düzeltilmesi gerekmektedir. CumhurbaÅŸkanları 7 yıllığına seçilmektedir. Ä°ÅŸ böyle olunca cumhurbaÅŸkanı seçilen kiÅŸi partisinin iktidar süresini de aÅŸan bir dönemde yetkilerini bırakmak istememektedir. AKP’nin imtihanı bu yarı-darbe ve millete güvensizlik halini sürekli besleyen sistemde yapısal deÄŸiÅŸim adımlarını atıp atmamamsında olacaktır. Gündelik siyasi beklentiler ve çıkarlar uzun soluklu adımların önüne geçerse daha önce yaÅŸadığımız tecrübeyi tekrar etmekten öteye gidemeyeceÄŸiz. O halde asıl imtihan AKP’den kimin cumhurbaÅŸkanı olacağı deÄŸil, AKP’nin cumhurbaÅŸkanlığını ve dolayısı ile parlamenter sistemi gerçekten millete yaslayan bir ÅŸekilde dönüÅŸtürme niyetine ve iradesine sahip olup olmamasıdır. AKP’nin kendi iç imtihanı ise ErdoÄŸan veya Gül ikilisinden birisinin CumhurbaÅŸkanlığına çıkmasıyla da baÅŸlayacaktır. Öncelikle bu “ikiliden” hangisi CumhurbaÅŸkanı olursa olsun kesin olan bir netice var. AKP içerisinde baÅŸka hiçbir “ikili”, ErdoÄŸan-Gül kadar uyumlu çalışamaz. EÄŸer Gül CumhurbaÅŸkanı olursa, ErdoÄŸan sorunlu kabineden bu yeri kiminle doldurur sualinin cevabı ÅŸu an için bulunmamaktadır. ErdoÄŸan köÅŸke çıkarsa, Gül sadece ikilinin sürükleyici aktörünü kaybetmekle kalmayacak, parti içi dengeleri ErdoÄŸan’ın ağırlığının ve birleÅŸtiriciliÄŸin olmadığı bir denklem içerisinde yürütme zorluÄŸuna düÅŸecektir. Bu sıkıntıya cumhurbaÅŸkanlığının hemen ardından gelecek olan seçimde “ErdoÄŸansız AKP” darbesini de dâhil edince iÅŸler daha da sıkıntılı bir hal almaktadır. Bütün bu argümanların üzerine “o zaman üçüncü bir isim” demek elbette kolay. AKP iktidarı boyunca kabinesinde tam anlamıyla öne çıkmış üçüncü bir ismi hatırlamak pek mümkün deÄŸil. Ä°simler üzerinden konuÅŸmak yerine adayın AKP’deki “ikili” ile uyumlu ve yukarıda mevzu bahis yaptığımız “sorumsuz yetkilerden” feragat etmeyi kabul etmesi çok daha önemli. O halde asıl mesele cumhurbaÅŸkanı seçmek deÄŸil, cumhurbaÅŸkanlığını dönüÅŸtürmek olmalı. Aksi takdirde samimi bir ÅŸekilde yeni bir cumhurbaÅŸkanı seçtiÄŸimiz yanılgısına düÅŸebiliriz!