Geçtiğimiz hafta CHP'de yaşanan bir tartışma parti içerisindeki dengeleri yansıtması açısından dikkat çekiciydi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun seçim kampanyasının direktörü Necati Özkan'ın seçim sürecini anlattığı kitap başta CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu olmak üzere CHP teşkilatlarının tepkisini çekti. Kaftancıoğlu sosyal medya hesabında yaptığı bir paylaşımda Özkan'ın İmamoğlu'ndan ziyade kendisini kahramanlaştırmaya çalıştığını ve CHP teşkilatı ile ittifak partilerinin emeğine saygısızlık ettiğini duyurdu.
Bu noktada Kaftancıoğlu başta olmak üzere bazı CHP'lilerin Özkan'a yönelik eleştirilerini anlamak için söz konusu kitaba yakından bakmak gerekiyor. Özkan'ın kitabında ilk dikkat çeken şey 331 sayfa boyunca İmamoğlu'nun seçimleri kazanmasının kendi kampanyası sayesinde gerçekleştiğini vurgulaması. Seçim kampanyası sürecinde "İmamoğlu hikayesi"ni nasıl oluşturduğunu anlatan Özkan, CHP teşkilatlarının ve ittifak partilerinin seçimlerin kazanılmasındaki rolüne yalnızca birkaç cümlede değiniyor. Üstelik bu bölümlerde kendisini kampanyayı oluşturan ve yürüten isim olarak anlatırken Kaftancıoğlu ve teşkilat üyelerinin rolünü ise kendisinin oluşturduğu stratejiyi uygulamakla sınırlandırıyor. Kitabın sonunda kampanyada görev alan isimleri sayarken ilk sırada İmamoğlu'nu, ikinci sırada ise kendi ismini zikrediyor. Kaftancıoğlu ise ancak dokuzuncu sırada kendisine yer buluyor.
Kitabın Kaftancıoğlu'nun sert açıklamasına yol açan tarafı ise Özkan'ın CHP parti teşkilatlarına yönelik eleştirileri. CHP'nin geçmişteki seçim başarısızlıklarının nedeni olarak partinin içerisinde bulunduğu "öğrenilmiş çaresizliği" işaret eden Özkan, CHP kadrolarının sorunlu düşünce yapıları sebebiyle iktidara alternatif bir aday oluşturamadığını iddia ediyor. Özkan bu sebeple 31 Mart seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyası ile İstanbul seçim kampanyasını ayrıştırdığını ve kampanyanın kendisinin bu stratejisi sayesinde başarılı olduğunu belirtiyor. Hatta İstanbul teşkilatının kampanyada pasif kalacağını düşünerek İstanbul teşkilatının itirazlarına rağmen İstanbul Gönüllüleri isimli bir oluşum kurduğunu ve seçimlerin başarısında bu oluşumun büyük rolü olduğunu savunuyor.
Kitapta İmamoğlu-Özkan cephesi ile Kaftancıoğlu ve parti teşkilatı arasındaki ayrışmayı yansıtan bir olaya da yer verilmiş. İmamoğlu'nun onayı ile Özkan'ın hazırladığı reklam filmleri Kaftancıoğlu ve ekibi tarafından beğenilmiyor. Özkan'a göre Kaftancıoğlu bu filmlerde Dilek İmamoğlu'nun fazla elit göründüğünü, İmamoğlu'nun evinin ve içerisindeki eşyaların da çok varlıklı yansıtıldığını dile getiriyor. Yine de Özkan ve İmamoğlu tarafından onaylanan filmler kullanılıyor. Özkan bu noktada filmlerin ve kampanyanın kendi sorumluluğunda olduğunu ve bu husustan anlamayanların bu işe dahil olmamaları gerektiğini ifade ederek Kaftancıoğlu'na aslında bir mesaj gönderiyor.
Dolayısıyla Özkan'ın kitabının CHP çevrelerinde başlattığı tartışma aslında parti içerisindeki güç mücadelesi ile doğrudan ilintili. İstanbul seçimleri üzerinden bir başarı hikayesi oluşturmaya çalışan CHP'de bu hikaye üzerinden farklı gruplar güç devşirmeye çalışıyor. Özkan'ın İmamoğlu'nun seçimleri kazanmasını İmamoğlu'ndan ziyade kendisinin oluşturduğu "İmamoğlu imajı" ile ilişkilendirmesi de yine bu güç mücadelesinin bir parçası. Bu hikayede şimdilik CHP'nin ittifak yaptığı İYİ Parti'ye, CHP adayına oy veren HDP'li seçmene ve özellikle 23 Haziran'da CHP için sandık başına giden Saadet Partisi ve seçmenine yer verilmiyor. Bu sebeple Özkan'ın kitabı üzerinden başlayan tartışma ilerleyen süreçte yalnızca CHP içerisinde değil, Millet İttifakı içerisinde de bir tartışmaya sebep olabilir.
[Sabah, 9 Kasım 2019].