Haberi önce sosyal medya ortamında görünce, bir “trolleme haberi” zannettim. Sonra dikkatlice bakınca DHA mahreçli bir haber olarak tüm büyük gazetelerde ayrıntılı bir şekilde detaylandırılarak anlatıldığını gördüm.
Kimi gazeteler, haberle ilgili “polisi şoke eden düzenek” tabirini kullanmayı seçmişti. Kimi de düzeneği garipsememiş, düzeneği kuran Alman’ın “esrarengizliğine” vurgu yapmış. Kimi de polisin “inanmakta güçlük” çekmesine odaklanmış.
Haberin ayrıntısı ise şu: Taksim Gezi Parkı’na bakan bir otelde, bir oda tutan Alman vatandaşı Enden Morius S., otele kurduğu bir düzenekle, caddeye otomatik olarak siyasi içerikli bildiri dağıtıyor.
Düzenek ise, otelden ayrı bir internet ağı, kamera sistemi ve büyük bir yazıcıdan oluşuyor.
Düzenek, internet üzerinden yazıcıya uzaktan komut vererek çalıştırılıyor. Pencerenin kenarına konan yazıcı ise yüzlerce bildiriyi basarak sokağa fırlatıyor.
Pencereden atılan bildirinin içeriği ise, İstiklal Caddesinde herhangi bir yürüyüş sırasında, bazı radikal ve marjinal grupların yıllardır dağıttığı, ama kimsenin de dikkatini çekmeyen üçüncü sınıf bildirilere benziyor.
“Ne kadar çok öğretmenin işinden edildiğini düşün” cümlesiyle FETÖ’ye selam çakarak başlayan bildiri, bir Alman’ın Türkiye’de seçimlerin yenilenmesini istemesiyle devam ediyor.
Bildiri, “Bavyare Eyaleti ve Alman Federal Hükûmeti’nin maddi desteği ile finanse edilmiştir” diye bitiyor.
İşin ilginçliği, zaten Almanya’nın en büyük medya mecralarında Türkiye ile ilgili, daha büyük ve dev makinelerle benzer birçok haber görünümlü propaganda bildirisi yayınlıyor. Yani en çok satan Alman dergileri gazeteleri benzer içerikte özel eklerle çıkıyor.
Bu bildirinin en dikkat çeken tarafı, içerisinde “ölüm” çağrısının olması.
Bu ölüm çağrısına tekrar döneceğim ama bildirinin uzun bir hikâyesi var. Mesele göründüğünden daha sofistike.
Bildirinin arkasında, “Zentrum für Politische Schönheit (ZPS-Siyasi Güzellik Merkezi) isimli bir Alman kuruluşu var.
Bu kuruluş, Nazi döneminin sembol isimlerinden “Scholl” kardeşler adına bildiri yarışması düzenlediğini, bir çağrı videosuyla duyuruyor.
Çağrı videosunda, bildiri dağıtılacak ülkenin “diktarörlük”le yönetilen herhangi bir ülke olabileceği vurgulanırken, video kaydında, açıkça Türkiye’yi ima eden görüntülerle, zaten mesele en baştan planlanıyor.
Yarışmadan birinci çıktığı iddia edilen bildiri ise söz konusu kuruluşun sosyal medya hesaplarında, yukarıda ayrıntılarını anlattığım Taksim’de otelde kurulan düzenek.
İşin daha ilginç yanı ise, ZPS’nin “Scholl 2017” isimli bildiri yarışmasının Bavyera eyaleti ve Federal Alman hükûmeti tarafından finansal olarak desteklendiği iddiası.
ZPS’nin ilgili sitesinde buna dair sağ üst kısımda Bavyera eyaletinin logosu yer almakta. Ve sayfanın en alt kısmında Bavyera İçişleri Bakanı Joachim Herrmann’in ağızından yazıldığı (ve ona ait bir imzanın da bulunduğu) iddia edilen bu bildiri yarışmasına destek veren demeçler de bulunmakta.
Meselenin en tartışmalı tarafı, Alman kamusal yardımının iddia edildiği gibi gerçekten “ölüm” temalı bu bildiri için yapılıp yapılmadığı üzerine.
Bu konu ile ilgili özellikle Alman sosyal medyasında da epeyce tartışma yapılıyor. Bazıları ZPS’nin bilinçli olarak, kamusal yardım duyurusunu siteye koyduğunu iddia ederken, ilgili Alman makamlarının konu ile ilgili yalanlayıcı açıklama yapmamaları ise, meselenin tam da anlatıldığı gibi olduğuna işaret olarak yorumlanıyor. Hatta söz konusu kuruluşun başındaki isim Philipp Ruch, açıklama yaparak Bavyera eyaleti yetkililerinin söz konusu aktiviteyi coşku ile desteklediğini duyurdu.
Sosyal medya hesaplarında, Taksim’de kurulan düzeneğin bildiri basarkenki görüntülerinin altında epeyce farklı tartışmalar yürütülüyor.
Bazıları düzeneği hazırlayan Alman vatandaşının Türkiye’den ayrıldıktan sonra düzeneği çalıştırdığını söylüyor. Yani yakalanma ihtimaline karşı her türlü önlem düşünülmüş.
Bildirideki “ölüm” çağrısı aynı zamanda Alman mahkemeleri tarafından da suç olarak görülüyor. Bildiri hâlâ ilgili Alman kuruluşunun sitesinde hem Türkçe hem Almanca duruyor.
Bakalım Alman makamları bununla ilgili bir adım atacak mı?
Daha önceden benzerleri ile ilgili bir adım atılmadığı düşünüldüğünde, muhtemelen bunun sonucu da aynı kalır.
Bu işin öyle çok basit bir yarışma düzeneği olmadığını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
[Türkiye, 4 Temmuz 2017].