Ukrayna birlikleri epeydir hazırlandıkları karşı taarruzu başlatarak Rus işgalini sona erdirme yolunda net bir sonuç almak istiyor. Bugünlerde birkaç farklı alanda ilerlemeye çalışan Ukrayna ordusu hava hakimiyetine sahip olmadığı için büyük kayıplar verme pahasına karşı saldırı başlatıyor. Bu taarruzdan net bir sonuç alınması durumunda savaşın sonunu konuşmaya başlayacağız, aksi takdirde savaşın uzun yıllara yayılarak uzama ihtimali güçlenecek.
Olası karşı taarruz başarısı Ukrayna’nın nihai barış müzakeresi masasına güçlü oturmasını sağlayabilir ve Rusya’nın geri çekilmesiyle sonuçlanabilir. Ukrayna’nın net ilerleme sağlayamaması durumunda ise Batı’nın desteğinin yumuşaması bir an önce savaşın sonlandırılması baskısının oluşması beklenebilir. Bu senaryo Rusya’nın büyük maliyete rağmen istediğini kısmen de olsa alması anlamına gelebilir.
Kherson’daki Nova Kakhovka Barajı’nın yıkılmasıyla yaşanan sel felaketi Rusya’nın Ukrayna güçlerinin ilerleyişini zorlaştırmak için asimetrik savaş yöntemlerine başvurmaktan çekinmediğini gösteriyor. Zelenski’nin ‘ekolojik soykırım’ olarak nitelediği çevre faciası binlerce sivilin tahliyesini ve insani yardım ulaştırılması zaruretini ortaya çıkardı. Yol ve köprü geçişlerinin su altında kalmasıyla Ukrayna birliklerinin Dinyeper’i geçişini yavaşlatmaya matuf bu tür taktiklerin karşı taarruzun tempo yakalamasını engelleyeceği açık.
Daha önce Rus Savunma Bakanı ve ordusunu en ağır biçimde eleştirmekten çekinmeyen, sonrasında da beklediği desteği aldığını açıklayarak savaşa devam eden Wagner lideri Prigozhin’in son günlerdeki açıklamaları dikkat çekiciydi. Prigozhin bu gidişle Rus topraklarının kaybedilebileceğini söyleyerek son haftalarda savaşın Rusya sınırlarının içine sıçramasına dikkat çekiyor. Prigozhin’in yayınladığı video mesajlarıyla tam olarak ne yapmaya çalıştığını ve gerçek motivasyonunu anlamak zor ancak cephede Rusya’nın yaşadığı zorlukların devam ettiği kesin.
Rusya verdiği ağır kayıplar sonrasında Bahmut’u ele geçirmeyi başarmış ancak şehirde adeta taş üstünde taş kalmamıştı. Şehirlerin yok edilmesi pahasına işgal ettiği bölgeleri elinde tutmaya çalışacağını gösteren Rusya’nın Ukrayna’nın karşı taarruzu karşısında taktiksel nükleer silah kullanıp kullanmayacağı da diğer bir soru işareti. NATO’nun doğrudan müdahalesine davet çıkarabilecek böyle bir adımı atmayacağı görüşü ağır bassa da Medvedev gibi isimlerin geçmişte savurduğu bu tür tehditler yabana atılır cinsten değil.
Ukrayna ordusu karşı taarruzla bir an önce psikolojik üstünlük sağlayarak Batı’nın desteğinin devamını garantilemek istiyor. ABD’de başkanlık seçim süreci ve Cumhuriyetçilerin bütçe üzerindeki artan baskıları düşünüldüğünde Zelenski’nin bu sene sonuna kadar net sonuç alması baskısı artıyor. Bugüne kadar 37 milyar dolarlık askeri yardım yapan, Patriot ve HIMARS gibi kritik sistemleri veren, F-16 eğitim ve transferlerinin önünü açan Biden yönetiminin kaybetmesi durumunda Ukrayna’ya yardım konusundaki Amerikan önderliğinin zayıflayacağı da kesin.
Zelenski’nin Wall Street Journal’a verdiği mülakatta bir sonraki Amerikan yönetiminin desteğinin azalacağından endişe ettiği görülüyor. Zelenski Temmuz’da Vilnius’da gerçekleşecek NATO zirvesi öncesinde ülkesine üyelik konusunda net bir yol haritası çizilmesi için çağrıda bulunuyor. 2008’de NATO üyeliği sözü verilmesine rağmen gerçekleşmeyen ve üyelik resmi başvurusunu geçen sene yapan Ukrayna’nın lideri Zelenski, savaş sonrasında NATO üyeliği için kesin vaat alarak Rusya’ya karşı diplomatik ve stratejik bir zafer kazanmayı hedefliyor.
Bir yandan Batı’nın desteğinin artarak devam etmesini sağlamaya çalışan Zelenski, bir yandan da Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeleri yanına çekmeye çalışıyor. Washington’a Patriot ve F-16 çağrıları yapan Zelenski, Çin’e de Rusya’yı dizginleme çağrısı yaparak bu ülkenin nihai barışa katkıda bulunabileceği sinyalini veriyor. 10 maddelik barış planı açıklayarak ilelebet savaşmak istemeyen ve müzakereye açık olduğunu göstermeye çalışan Zelenski Rusya’nın Batı dışındaki destek ve meşruiyetini aşındırmaya çalışıyor.
Ukrayna ordusunun şu günlerde başlattığı karşı saldırılarla birlikte Zelenski’nin yürüttüğü çok yönlü diplomasi savaşın sonuna doğru nihai resmi şimdiden şekillendirme çabası olarak görülebilir. Cephedeki kazanımların masaya güçlü oturmayı garantilemediğinin farkında görünen Zelenski, NATO üyeliği yol haritasında ısrarcı olarak ve Çin gibi ülkelere diplomatik katkı sağlama fırsatı sunarak Rusya’nın alanını daraltmaya çalışıyor.
Karşı taarruzun başarısız olduğu bir senaryoda uluslararası desteğin azalacağını bilen Ukrayna liderinin sahada başarıdan başka çaresi görünmüyor. Olası askeri başarının ise diplomasiyle tahkim edilmesi gerekecek. Her iki durumda da Türkiye’nin önünde yoğun bir diplomatik gündem oluşacak. Savaşın sona doğru yaklaşması Türkiye’yi barış görüşmelerinde kritik aktör haline getirebilir. Savaşın uzaması ise Türkiye’nin yönetmesi gereken bölgesel istikrarsızlığın devamı anlamına gelecektir.
[Yeni Şafak, 9 Haziran 2023].