SETA > Yorum |
Türkiye-Almanya İlişkilerinde Normalleşme Mümkün mü

Türkiye-Almanya İlişkilerinde Normalleşme Mümkün mü?

Yoğun ekonomik ve kültürel ilişkilere sahip olan Türkiye ile Almanya arasında gerginliği uzun süre devam ettirmenin iki taraf açısından da rasyonel hiçbir yanı yoktur. İki ülke de sürekli gerginlik hâlinden zarar görürler.

Yazının başlığı, son dönemde Türk ve Alman hükûmetlerinin iki ülke ilişkilerini normalleştirme konusunda ciddi çabaları olmasına rağmen bu normalleşmenin kolay olmayacağının işaretlerini veriyor.

Peki, neden böyle?

Herhangi iki ülkenin hükûmetleri, ilişkilerini rasyonel bir şekilde dizayn etmeye yönelip çatışma yerine iş birliğini öne çıkarmaya çalıştıklarında, bunu yapmalarını ne engelleyebilir?

Yoğun ekonomik ve kültürel ilişkilere sahip olan Türkiye ile Almanya arasında gerginliği uzun süre devam ettirmenin iki taraf açısından da rasyonel hiçbir yanı yoktur. İki ülke de sürekli gerginlik hâlinden zarar görürler.

Almanya, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağıdır ve bir ticaret devleti olan Almanya için de Türkiye’ye yaptığı ihracat çok büyük öneme sahiptir. Türkiye kökenli insanların Almanya’da yaptığı yatırımlar bu ülke ekonomisinde çok önemli bir düzeye ulaşmıştır. Almanya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı Türk turizm sektöründe önemli bir paya sahiptir.

Her iki ülke de NATO üyesidir ve ittifakın Afganistan, Somali ve Kosova başta olmak üzere birçok operasyonunda iki ülke askerleri aynı safta yer almışlardır. Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin güvenliği açısından Türkiye’nin uzun yıllardır sunduğu katkı yadsınamaz düzeydedir. Suriye’den Almanya’ya yönelen mülteci dalgasının önlenmesi konusunda AB’nin Berlin öncülüğünde Türkiye ile 2016 yılında yaptığı anlaşma, Almanya’da aşırı sağın yükselişini sınırlandırarak Merkel hükûmetinin siyasi geleceğini kurtarmıştır.

İki ülke arasındaki bu sıkı bağlara rağmen Alman hükûmetinin Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda gerekli adımları atma konusunda zorlanacağı görünüyor.

Bunun temel nedeni, Berlin’in Türkiye politikasının Almanya’da kuvvetli bir şekilde örgütlenmiş Türkiye karşıtı lobinin ipoteği altında olmasıdır. Medya ve siyaset dünyasında güçlü bir şekilde temsil edilen bu lobi o kadar etkin hâle geldi ki, Almanya’nın Türkiye politikasını Türkiye’de tutuklu bulunan bir PKK sempatizanı gazetecinin serbest bırakılmasına indirgeyecek kadar etkili bir kamuoyu oluşturabiliyor.

PKK terörünü öven ve Türkiye’de halkın oylarıyla seçilmiş meşru iktidarı diktatör ilan eden yazılar yazan bu gazetecinin serbest bırakılması için yürütülen kampanya, bu ülkede uzun zamandır sürdürülen Türkiye’yi karalama kampanyasının ana unsuru hâline getirildi. Bu şekilde Alman hükûmeti üzerinde oluşturdukları baskıyla, Başbakan Binali Yıldırım’ın ziyareti sonrasında yapılan basın açıklamasında Alman Başbakanı Merkel’in söz konusu gazetecinin serbest bırakılmasını iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesi için bir tür ön şart olarak ileri sürmesini sağladılar.

Söz konusu gazetecinin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması da Almanya’daki Türkiye düşmanı lobiyi tatmin etmedi. Türk-Alman ilişkilerinin normalleştirilmesine engel olmak için özellikle medyadaki faaliyetlerini hız kesmeden sürdürüyorlar. Türkiye’nin Afrin’deki PKK/YPG terörüne yönelik Zeytin Dalı Harekâtı'ndan çok rahatsız olan bu çevreler, Altay tankının ortak üretimi konusunda Türkiye ile görüşmeler yapan Alman şirketi Rheinmetall’e Alman hükûmetinin izin vermesini engellemek için medya ve siyasetteki uzantılarıyla bir karşı kampanya başlattılar.

AK Parti hükûmeti ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teröre karşı kararlı politikaları nedeniyle sempati duydukları PKK’nın zor duruma düşmesi yüzünden Türkiye’ye karşı düşmanlığını sertleştiren bu lobinin Almanya’nın Türkiye politikasının şekillenmesinde böylesine büyük etki sahibi olması Alman devletinin yanlış politikalarından kaynaklandı.

Türkiye siyaseti üzerinde nüfuz oluşturmak için ayrılıkçı Kürtleri bir araç olarak kullanabileceğini düşünen Berlin’in, 1993 yılında resmen yasaklamasına rağmen PKK’nın ülkesindeki faaliyetlerine tolerans göstermesi bu örgütün Alman siyaset ve medya dünyasında çok etkili bir lobi oluşturmasına yol açtı.

Geldiğimiz noktada bu lobinin ulaştığı güç, artık Alman devletinin Türkiye siyasetine dair kendi çıkarları için gerekli gördüğü rasyonel adımları atmasına engel olacak boyuta ulaştı.

Almanya, kendi faydasına da olacak şekilde, Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek istiyorsa önce ülkesindeki Türkiye karşıtı PKK lobisiyle hesaplaşmak zorunda.

Bu hesaplaşmayı yapmadan, Berlin’in rasyonel bir Türkiye politikası geliştirmesi çok zor görünüyor.

[Türkiye, 21 Şubat 2018].


Etiketler »