SETA > Yorum |
Bizim Çocuklar Başardı nın Belgeleri

“Bizim Çocuklar Başardı”nın Belgeleri

Geçtiğimiz çarşamba günü 12 Eylül askerî cunta darbesinin 38. yıl dönümüydü. İngiliz yayın kuruluşu BBC, 2011 yılında Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan bir başvuru üzerine, gizliliği kaldırılan 12 Eylül cunta darbesine ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerini, üç günlük bir yazı dizisi ile yayınladı.

Geçtiğimiz çarşamba günü 12 Eylül askerî cunta darbesinin 38. yıl dönümüydü.

İngiliz yayın kuruluşu BBC, 2011 yılında Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan bir başvuru üzerine, gizliliği kaldırılan 12 Eylül cunta darbesine ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerini, üç günlük bir yazı dizisi ile yayınladı.

BBC Türkçe’nin yayınladığı belgeler, 12 Eylül 1980 ile 5 Kasım 1980 tarihleri arasında ABD’nin Ankara, İstanbul ve İzmir’deki diplomatik temsilciliklerinden Washington’daki Dışişleri Bakanlığı ile diğer ülkelerdeki temsilciliklerine gönderilmiş 10 adet yazışmaya dayanıyor.

27 Mayıs 1960’tan bugüne yapılan cunta darbelerinin hepsinin ardında, ABD başta olmak üzere, Batılı güçlerin olduğu zaten bilinen bir gerçekti. Bu konularda epeyce kanıt da mevcuttu.

Örneğin, 12 Eylül darbesini 1970’li yıllarda CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti. 38 yıl geçtikten sonra, “bizim çocuklar başardı”nın belgeleri şimdi yayınlanıyor.

Zaten darbeyi yapan bütün cuntacılar, darbe bildirilerinde “NATO dâhil bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız” diye kendilerine destek veren dış güçlere bağlılık sözünü en baştan verdikleri için, darbelerin ardındaki Batı desteğini anlamak için başkaca kanıta da gerek yok.

Bu yeni ortaya çıkan belgede dönemin ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan James Spain “Ordunun (yönetime) el koymasının ardından ABD-Türkiye ilişkileri” başlıklı yazışmasında, “darbecilerin bağlılık beyanının” kabul gördüğü şu şekilde ifade ediliyor:

“Mevcut askerî liderlerin tamamını iyi tanıyoruz ve özellikle de NATO üyeliği başta olmak üzere Türkiye’nin güvenlik ya da dış politikasında değişim yaşanacağı yönünde bir endişe taşımamıza da gerek yok.”

Şimdi 15 Temmuz FETÖ’cü darbe ve işgal girişiminin ardından ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Joseph Votel’in sözlerini bir kez daha hatırlatma zamanı. Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından Votel, “ABD ordusunun Türk ordusundaki birçok yakın müttefikinin hapse konduğunu” belirterek, hapse konan FETÖ’cülere ilgili “bilhassa askerî liderle şüphesiz ki ilişkilerimiz var. Bu ilişkilerin nasıl etkileneceği konusunda kaygılıyım” demişti.

12 Eylül darbesindekine benzer şekilde, 15 Temmuz darbecileri olan FETÖ’cülerin “tamamını da”  ABD’liler “çok iyi tanıyor”du.

12 Eylül darbesi başarılı olduğu için o dönemde Büyükelçi Spain, Washington’a “endişe edilecek bir durum yok mesajını” şu şekilde vermişti:

“Buradaki esas mesele, bu çıkarları etkin ve hızlı bir şekilde yeniden tesis edilen demokratik ortamda da korumak olacak. Ancak bunun olmayacağına inanmak için de herhangi bir neden bulunmuyor.”

15 Temmuz başarısız olduğu için ise, dönemin ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper, “Darbe girişimi ve geri tepmesi, Türkiye’deki ulusal güvenlik aygıtının tamamını etkiledi. Bizim bazı muhataplarımız, ya tasfiye edildi ya da tutuklandılar. Şüphesiz ki bu durum ABD’nin Orta Doğu stratejisini daha güç hâle getirecek” açıklamasını yapmıştı.

Açıklanan bu belgelerin de süzgeçten geçirilerek servis edildiğini belirtelim.

Esas cuntacıların darbe öncesi faaliyetleri ile ilgili gelecekte ortaya çıkacak belgeler önemli. 27 Mayıs 1960’tan 15 Temmuz darbesine kadar bütün darbelerin “mümkünlük şartları”nın oluşturulabilmesi için içeride karışıklıkların nasıl çıkarıldığının belgeleri de bir gün ortaya çıkacak.

Kimlik grupları arasında düşmanlıklar oluşturarak çatışmaların hangi eylemlerle körüklendiği, devletin kurumlarını içeriden çökertmek için ne tür zaafların oluşturulduğu, ekonomik olarak ülkenin nasıl darboğaza sokulmaya çalışıldığının da belgeleri bir gün yayınlanacak.

15 Temmuz öncesi ve sonrasında yaşananlarla ilgili Batı’nın ve ABD’nin etkisi belgelerle ortaya çıktığında, bugün “kontrollü darbe” söylemine sarılanlar bakalım ne diyecek.

 

[Türkiye, 15 Eylül 2018].