1. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanlığından çekilişi, Komisyon’un AK Partili Üyesi Mustafa Şentop tarafından “Komisyon fiilen sona ermiştir.” sözleriyle yorumlandı. Komisyon’un son bulması nereden kaynaklanıyor?
Anayasa Uzlaşma Komisyonu, kurulduktan sonra bir süre yeni Anayasa ile ilgili talepleri toplamış ve Mayıs 2012’den itibaren yeni Anayasa’nın yazımına başlamıştı. Uzlaşma Komisyonu’nun kararlaştırdığı çalışma usullerine göre 2012 yılı sonunda da yeni Anayasa’nın yazımının tamamlanmış olması gerekiyordu. Ancak bu başarılamadığı için Meclis Başkanı’nın çabaları ile bu süre birkaç kez uzatılmış ve 25 aylık yazım sürecinde ancak 60 maddede uzlaşılmıştı. Son üç ayda ise süreç tıkandı ve Uzlaşma Komisyonu, üzerinde çalıştığı 110 civarındaki maddeden hiçbirinde anlaşamadı. Bu aşamadan itibaren Komisyon’un fiilen son bulduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşımdır. Çünkü dört ay sonra Mart 2014’te yapılacak yerel seçimler ve yerel seçimlerden beş ay sonra Ağustos 2014’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri, siyasetin gündemini ve enerjisini yeni Anayasa yapımından mahrum bırakacaktır. Seçim sürecinin siyasette yaratacağı mücadele ve gerginlik ortamında yeni bir Anayasa yapımının gerektirdiği uzlaşıyı bulmak çok daha zor görünüyor.
2. Komisyon’un bugüne kadar yaptığı çalışmalar boşa mı gitti?
Komisyon’un bugüne kadar yaptığı çalışmaların boşa gittiğini söylemek haksızlık olur. Her şeyden önce, Türkiye’de ilk defa olağan ve demokratik süreçler içerisinde, toplumun % 95’ini temsil eden bir Meclis, aylarca halkın ve sivil toplum örgütlerinin önerilerini toplayarak ve tüm partiler arasında uzlaşmayı esas alarak bir Anayasa yapmaya çalıştı. Bu tecrübenin bile başlı başına bir kazanım olduğunu söylemek mümkün. İkincisi, yeni Anayasa çalışmaları birçok anayasal sorunun yoğun bir şekilde siyasetin ve toplumun gündemine taşınmasına ve tartışılmasına sebep oldu. Bu süreçte onlarca Anayasa önerisi hazırlandı, çok sayıda Anayasa toplantıları yapıldı; raporlar, makaleler, kitaplar yazıldı ve geniş bir müktesebat oluştu. Yani anayasal sorunlar, devlet katından inip demokratik siyasetin ve toplumun meselesi oldu. Artık önümüzdeki dönemde girişilecek bir yeni Anayasa süreci için ciddi bir hazırlığın ve malzemenin bulunduğunu ve sıfırdan başlanmayacağını söylemek mümkün.
3. Aynı açıklamada AK Partili Şentop tarafından “Komisyon yeni Anayasa yapımı için bir araç olmaktan çıktı, bir engel haline geldi.” yorumu yapıldı. Komisyon’un oluşturduğu engeller nelerdi?
Komisyon’un yeni Anayasa’nın hazırlanmasına ilişkin engel teşkil edecek bazı yapısal özellikleri olduğunu söylemek mümkün. Komisyon’un çalışma usullerinden birisi Komisyon’un her konuda oybirliği ile karar alacak olmasıydı. Buna göre, bir maddenin yazılabilmesi için dört siyasi partinin de o metin üzerinde uzlaşması gerekiyordu. Bazı tartışmalı hususlarda bunun mümkün olmadığı Ergun Özbudun gibi bazı yazarlarca daha ilk başlarda dile getirilmişti. Gerçekten de, örneğin Kürt sorununa ilişkin anayasal konularda BDP ve MHP’nin üzerinde uzlaşabileceği bir metin yazmanın mümkün olmadığı açıktı. Sadece bu konuda değil, diğer bazı tartışmalı sorunlarda da böyle bir tıkanıklığın olacağı baştan belliydi. Ayrıca benzer şekilde çalışma esasları içerisinde, bir siyasi partinin dahi Komisyon’dan çekilmesinin Komisyon’un dağılmasına sebep olacağı yolunda bir hüküm var. Böylesine yüzde yüz mutabakat ile bir Anayasa’nın hazırlanması hemen hiçbir toplumda mümkün değil. Nitekim benzer olağan demokratik süreçler içerisinde yeni Anayasa hazırlayan hiçbir ülkede, Anayasa’nın kabulü için %100 mutabakat aranmamıştır. Son olarak, toplumsal desteğine bakılmaksızın tüm partilerin, Komisyon’da üçer milletvekili ile eşit temsil edilmesi ve Anayasa’nın yazımında eşit güce sahip olmaları süreci sonuçsuz bırakan konulardır.
4. Yeni Anayasa hayal mi oldu ve uzlaşılan 60 madde ne olacak?
Yeni Anayasa’nın hazırlanması ve kabulü önümüzdeki seçimler düşünüldüğünde kısa vadede, yani önümüzdeki 1-2 yıl içinde pek mümkün gözükmüyor. 2014 yılındaki yerel seçimlerin ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ve hatta 2015 yılındaki milletvekilliği genel seçimlerinin sonuçlarını beklemek gerekiyor. Üzerinde uzlaşılan 60 maddenin bir Anayasa değişiklik paketi olarak kabulü ise, bu konuda AK Parti’den gelen teklifin diğer partilerce kabul edilmemesi yüzünden pek gerçekleştirilebilir gibi değil. AK Parti bir Anayasa değişikliği için gerekli 330 milletvekiline sahip olmadığından, diğer partilerin desteği olmadan böyle bir değişikliği tek başına yapamayacaktır. Eğer yeni Anayasa yapılamayacaksa üzerinde uzlaşılan ve özellikle temel hak ve özgürlükler alanında önemli ilerlemeler sağlayan bu 60 maddenin bazı teknik düzenlemelerle bir paket olarak kabulü bir kazanım olarak görülebilir. Ancak maalesef bu da gerçekleşmeyecek gibi görünüyor.
5. Bundan sonraki süreçte iktidar ve muhalefet partileri yeni Anayasa çalışmalarına devam eder mi? Nasıl bir süreçle karşı karşıyayız?
Uzlaşma Komisyonu’nun üç aydır yeni bir madde üzerinde anlaşamadığı ve hiçbir ilerleme sağlayamadığı düşünülürse, partilerin çalışmalara devam etmesinin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Komisyon’un bir şekilde çalışmalarını sonlandırıp dağılacağı anlaşılıyor. Ancak hiçbir parti uzlaşmayı bozan ve Komisyon’un dağılmasına sebep olan parti olmak istemediği için bu süreç sürüncemede kalıyor. O yüzden, Komisyon’un çalışmalarına nasıl son vereceğine de yine uzlaşarak karar vermesi, toplumun yeni Anayasa umut ve beklentilerini tamamen öldürmeyecek bir yol ve yöntemi bulması önemli.
[Söyleşi: Sadık Şanlı]