1. Seçime giden Cezayir’de siyasi atmosfer nasıl?
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın ağır hastalığı ile ülkede başlayan siyasi kriz 22 Şubat 2019’da Buteflika’nın başkanlık seçiminde beşinci kez aday olduğunu açıklamasıyla had safhaya çıktı. Bunun üzerine her cuma günü ülkenin farklı şehirlerinde toplanan binlerce insan Buteflika’nın beşinci cumhurbaşkanı adaylığı ile rejimin yolsuzluklarını protesto ederek istifaya çağırmış ve siyasi reformlar yapılmasını talep etmiştir. Gösterileri organize etmede herhangi bir siyasi yapının ön plana çıkmadığı ve toplumun her kesiminden binlerce insanın destek verdiği barışçıl gösteriler şu ana kadar (Bu çalışmanın yapıldığı tarih itibarıyla 42 haftadır) her cuma günü devam etmiştir. Protestoların sürekliliği ve Genelkurmay Başkanı Ahmed Gaid Salih’in Anayasa’nın 102. maddesine (Cumhurbaşkanının yetkilerini yerine getirmede bir engelle karşılaşması, ölüm veya hastalık nedeniyle söz konusu makamın boşalması halinde yetki devrinin nasıl olacağını içermektedir) atıfla görevi derhal bırakmasını istemesi karşısında Buteflika hem adaylıktan çekildiğini açıklamış hem de cumhurbaşkanlığından istifa etmiştir.Buteflika’nın görevi bırakmasıyla Abdülkadir bin Salih cumhurbaşkanı olarak geçici hükümeti kurmuş ve orduyla birlikte ülkedeki siyasi krizi atlatmanın yolunun seçimden geçtiğini düşünerek seçim tarihini belirlemiştir. Normalde 4 Temmuz’da yapılması planlanan cumhurbaşkanı seçimi yeterli başvuru olmadığı gerekçesiyle 12 Aralık’a ertelenmiştir. Ancak halk köklü reformların yerine getirilmesini, kaynakların adil dağıtılmasını, ordunun siyaset üzerindeki ağırlığının azaltılmasını ve demokratik özgür seçimin yapılmasını talep ederek günümüze kadar protestolarına devam etmiştir. Ayrıca göstericiler 12 Aralık’ın uygun olmadığını ve bazı reformlar gerçekleşmeden seçimin yapılmasının ordunun bir baskısı olduğunu savunarak seçimi boykot çağrısında bulunmuştur. Halihazırda cumhurbaşkanlığı için aday olan beş kişinin ise eski yönetimde bir şekilde görev almış olması göstericiler açısından her şeyin devam edeceği şeklinde yorumlanmaktadır. Geçici hükümet ve ordu seçim sayesinde ülkede istikrarın sağlanacağına inanırken göstericiler ise protestolarını sürdürerek ve 12 Aralık seçimini boykot ederek istikrarın sağlanamayacağı mesajını vermek istiyor.
2. Protestolar karşısında Cezayir ordusunun pozisyonu nedir?
Abdulaziz Buteflika’nın beşinci kez adaylığını açıklamasına karşı başlayan protestolar ordu ile Buteflika yönetimi arasındaki çatışmayı da alevlendirmiştir. Buteflika ve çevresinin iktidarını pekiştirmesi dolayısıyla etkinliği azalan ordu protesto gösterilerine müdahale etmeyerek göstericilerin taleplerinin meşru olduğunu söylemiş ve Buteflika yönetimine karşı halkın yanında yer almıştır. Göstericiler ilk taleplerine ordunun desteği sayesinde ulaşarak Buteflika’nın adaylıktan çekilmesini ve istifa etmesini sağlamıştır. Ancak taleplerinin bunlarla sınırlı olmayıp statükonun değişimini istediklerini ve bunun için ciddi reformlar yapılana kadar protestolara devam edeceklerini belirten göstericiler bundan sonraki süreçte ise ordu ile karşı karşıya gelmiştir. Ancak ordu iç savaş tecrübesi ve Arap isyanlarının bölge ülkelerindeki etkisini de göz önünde bulundurarak şu ana kadar barışçıl bir şekilde gösterilerine devam eden protestoculara herhangi bir müdahalede bulunmamıştır. Ordunun isteği yeni bir seçimle devlet başkanının seçilmesi ve bu siyasi istikrarsızlığın ortadan kaldırılmasıdır. Bu sebeple ordu seçimin 12 Aralık 2019’da yapılmasında ısrar etmektedir. Göstericiler bir geçiş süreci olması gerektiğini ve bu süreci yönetecek kurumların ve düzenlemelerin gerçekleşmesi ve cumhurbaşkanı seçiminin en son yapılması gerektiğini savunmaktadır.Buteflika sonrası oluşturulan geçici hükümet ile ordu yapılacak olan seçimin ülkeyi siyasi krizden çıkarmada kilit role sahip olduğunu düşünmektedir. Bu anlamda Genelkurmay Başkanı Salih seçimin Anayasa’nın 102. maddesinin bir gereği olduğunu, ülkeyi tehlikeye sokabilecek çabalardan uzak durulması gerektiğini söyleyerek göstericileri uyarmıştır. Genelkurmay Başkanı Salih başlangıçta göstericilerin Buteflika’ya karşı meşru talepleri olduğunu savunmuş fakat Buteflika sonrasında gösterileri ve göstericilerin seçimi boykot etmesini “çete” olarak adlandırdığı Buteflika ve çevresinin bir oyunu olarak tanımlamıştır. Diğer taraftan Genelkurmay Başkanı Salih’in yargıya destek vermesi ile eski cumhurbaşkanının kardeşi Said Buteflika, eski başbakanlar, iş adamları, üst düzey bürokratlar ve istihbarat şefleri hakkında yolsuzluk soruşturmaları başlatılarak protestoculara “Devleti temizliyoruz” mesajı verilmeye çalışılmaktadır.
3. Seçimde kimler yarışıyor?
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Seçim Kuruluna başvuru yapan yirmi iki kişi içerisinden beş kişinin adaylığı uygun görülmüştür. Bu beş adayın ortak özelliği ise eski yönetimlerde bir şekilde görev almış olmasıdır. Cezayir cumhurbaşkanlığına aday isimleri daha yakından tanımak gerekirse şunlar söylenebilir:- Bağımsız aday olarak başvuran Abdulmecid Tebun, Buteflika hükümetinde başbakanlık ve iskan bakanlığı yaptı. 2017’de Buteflika ile yaşadığı görüş ayrılıkları yüzünden hükümetten ayrıldı. Hakkındaki yolsuzluk iddiaları sebebiyle Tebun siyaseten yıpranmış konumdadır.
- Hürriyetin Yükselişi Partisi’nin başkanı olan Ali bin Fılis de geçmişte başbakanlık yapmış bir siyasetçidir. Fılis eski yönetimin bir parçası olarak kabul ediliyor. Muhaliflerin önerdiği geçiş dönemine karşı çıkması ve ordunun seçim yapılması yönündeki talebine olumlu yaklaşması sebebiyle Fılis’in askerler tarafından desteklendiği iddia ediliyor. Kendisi daha önce iki defa cumhurbaşkanı adayı olmasına rağmen seçilememiştir.
- İzzuddin Meyhubi, Ulusal Kurtuluş Cephesi’yle (FLN) birlikte yönetimi paylaşan iki partiden biri olan Ulusal Demokratik Birlik Partisi’nin (RND) genel sekreteridir. Meyhubi, Buteflika hükümetlerinde kültür bakanlığı yapmıştır.
- Ulusal İnşa Hareketi’nin genel başkanı olan Abdulkadir bin Karine ise geçmiş dönemlerde turizm bakanlığı ve meclis başkanlığı gibi görevlerde bulunmuştur. Karine Müslüman Kardeşler çizgisiyle birlikte anılan Barış Toplumu Hareketi’nin (Hareketu Muctemeu’s-Silm) kurucularındandır. Ancak sonradan bu hareketten ayrılarak kendi partisini kurmuştur.
- Eski yönetime yakın olan gençlik kuruluşlarında çeşitli görevlerde bulunan Abdulaziz Beliyd Müstakbel Partisi’nin lideridir. Müstakbel Partisi, FLN’nin uydusu olarak görülmektedir.
4. Seçim neden boykot ediliyor?
Muhalefet seçim için henüz uygun şartların oluşmadığını, bu seçimin eski rejimin figürlerini yeniden iktidara taşıma girişimi olduğunu, ordunun siyasetteki ağırlığının azaltılması gerektiğini ve bunun için ordunun bu seçimin yapılmasında istekli olduğunu düşünüyor. Bundan dolayı seçimi boykot etmeyi planlıyor. Göstericilerin talepleri net bir şekilde yolsuzluğun sona ermesi, yetkililerin yargılanması ve mevcut siyasetçilerle yola devam edilmemesidir. Göstericilere göre ülkeyi Buteflika’nın kardeşi Said, güvenlik bürokrasisi, rejime yakın iş adamları ve ordudan bazı figürler yönetiyor. Diğer taraftan göstericiler bu kişi ve grupların gerçekleştirdikleri yolsuzlukları sıkça dile getiriyor. Esasında mevcut rejimin bu isimlerinin yargılanarak temiz bir sayfa açıldıktan sonra seçimin yapılmasını destekliyor ve bu nedenle “Vatanıma karşı oy verme” sloganlarıyla geniş kitleleri boykota davet ederek seçimin meşruiyet sorunu yaşamasını istiyor. Şu ana kadar insanlar protesto gösterileriyle boykot çağrısı yapmıştır.Bununla birlikte birçok siyasi grup da bu boykota destek veriyor. Müslüman Kardeşler’e yakınlığıyla bilinen Barış Toplumu Hareketi, İslamcı kimliği ile öne çıkan Abdullah Caballah liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Cephesi, Kerim Tabu liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti ve FLN’de reform fikrini savunan eski başbakanlardan Mevlud Hamruş gibi siyasi aktörler ile gruplar seçimi boykot etme çağrısında bulunmuştur. Ayrıca yargı mensupları da ordunun yargı üzerindeki etkinliğinden şikayetçi olmaları ve birtakım mesleki iyileştirme talepleri nedeniyle halk gösterileri ile eş zamanlı gösteriler düzenlemiştir. Bu durum yargının da reformdan yana olduğu için boykot cephesinde yer aldığı düşüncesini akla getirmiştir. Ancak geçici hükümetin ulusal yargı sendikalarıyla yaptığı görüşmeler neticesinde yargı mensupları eylemlerini sonlandırmıştır.
5. Dış aktörlerin seçim sürecindeki pozisyonları neler?
Zengin doğal gaz ve petrol yataklarına ev sahipliği yapan Cezayir’de iç aktörlerin çatışması ülkeyle yakın iş birliği içerisinde olan küresel ve bölgesel aktörler tarafından ilgiyle takip edilmektedir. Bilhassa Fransa’nın Buteflika’nın istifası sonrası başlayan siyasi krize ve protestolara karşı tutumu önem arz ediyor. Fransız medyası göstericilerin demokratik reform taleplerine sıkça yer vermekle birlikte ülkeyi bu hale getiren kişinin Genelkurmay Başkanı Salih olduğunu vurgulamaktadır. Eski rejim ile arası iyi olan Fransa’nın Genelkurmay Başkanı Salih’i hedef haline getirmesinin sebebi ulusalcı bir kimliğe ve Fransa karşıtlığına sahip olan birinin iktidarda olmasını istememesidir. Bu anlamda Genelkurmay Başkanının Buteflika’nın istifasında oynadığı rol Fransa’ya karşı yapılan hamleler olarak yorumlanmaktadır. Cezayir Bağımsızlık Savaşı sonrasında Rusya’da eğitim gören milliyetçi subaylardan biri olan Ahmed Gaid Salih, Buteflika rejiminin orduyu ve istihbaratı elimine etmek suretiyle iktidardan uzaklaştırmasına karşı çıkmıştır. Ayrıca Fransa’nın Cezayir’deki nüfuzuna karşı bir isim olarak biliniyor. Bu yüzden Fransa açısından Cezayir’deki statükonun devam etmesi şu anki nüfuzunun da devam etmesi açısından çok önemli. Ancak hükümet, ordunun yani Genelkurmay Başkanı Salih’in etkisi altında olursa Fransa’nın Cezayir üzerindeki etkinliğinin azalacağı ifade edilebilir. Bu yüzden Fransa bir yandan eylemcileri desteklemekte öte yandan Cezayir’deki mevcut durumunu zaafa uğratacak aktörlerin yani İslamcıların da iktidara gelmesini istememektedir. Bu yüzden Fransa için Ahmed Gaid Salih milliyetçi kimliği nedeniyle sorun teşkil etse de en önemli sorun Cezayir’deki statükonun değişimidir.Öte yandan Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ekseni tarafından da seçim süreci dikkatle takip ediliyor. Protesto gösterilerine temkinli duran bu rejimler mevcut statükonun devam etmesini istemekle birlikte Genelkurmay Başkanı Salih’e Libya’daki Halife Haftar rejimine destek vermemesi sebebiyle mesafeliler. Bu nedenle Fransa ile aynı şekilde statükonun değişimini istememekle birlikte iktidarın Genelkurmay Başkanı Salih’in başında olduğu ordunun etkisinde olmasına karşı da kuşkuyla yaklaşmaktadırlar.
ABD, Rusya ve AB ise yaptıkları açıklamalarda protestoları düzenleyen göstericilerin taleplerine cevap verilmesi gerektiği çağrısında bulundular. Bu aktörlerin seçimden beklentisi ve öncelikleri farklılık arz etmektedir. Nitekim enerji ihtiyacının önemli bir kısmını bu ülkeden temin eden AB ile birincil önceliği müttefiki İsrail’in güvenliği olan ABD’nin –Mısır’da olduğu gibi– mevcut düzeni değiştirmeyi planlayan yeni bir aktöre müsaade etmeyecekleri düşünülmektedir.