TÜRK jetleri dün sabaha karşı Sincar'ı vurdu. PKK uzun süredir bu bölgeye doğru kayıyordu. Türkiye endişelerini defalarca dile getirdi.
Muhtemelen bölgedeki müttefiklerinin çoğuyla da gerekli görüşmeleri yapmıştır.
Sonuç olarak bu sabah Sincar Dağı ve Karaçok Dağı'ndaki hedefler ilk kez vuruldu. Türk Silahlı Kuvvetleri 39 hedefin imha edildiğini bildirdi. On sekiz civarında PKK'lının öldürüldüğü düşünülüyor.
Sincar bölgesi ikinci Kandil olarak değerlendiriliyordu. Son iki yıldır PKK bir şekilde buraya yerleşip kendisi için güvenli bölge haline getirmek istiyordu. Aslında bana sorarsanız bölgeyi ikinci Kandil olarak görmek doğru değil. Kandil PKK'nın güvenli bölgesi ve merkezidir. Sincar ikinci merkez olmak için gerekli şartlara sahip değil.
Türkiye sınırına yakın ama coğrafyası Kandil kadar zorlu değil.
Dolayısıyla düzenli orduların müdahalesine daha açık. Böyle olunca da terör örgütleri için cazip olsa da merkez olması beklenilemez.
PKK için Kandil çok büyük bir değişim olmadığı müddetçe merkez olmaya devam edecektir. Kandil'i bir kale gibi görüyor. Sincar'ı ise bir köprü olarak düşünüyor. Sincar bölgesi Kandil'deki PKK ile Suriye'deki PYD arasında bir hat oluşturmak için jeopolitik açıdan değerli bir bölge. İntikal hattının en önemli bağlantı noktası olarak düşünülebilir. Fakat terör örgütleri için Kandil veya Haseke gibi vazgeçilmez değildir. Asıl kıymetli olan bu iki bölgedir. Fakat Sincar bu ikisini bağlamak için gerekli görülüyor.
Türkiye son dönem terörle mücadelede izlediği strateji çerçevesinde bu bölgenin PKK kontrolüne geçmesine izin vermek istemiyor. Terörle mücadelede savunmada kalmak yerine onu kökeninde vurma yöntemini benimsedi. Bu yönteme uygun davranış ise ileri harekâttır. Yani terörü kendi sınırlarınız içinde beklemezsiniz.
Teröre soluk aldırmadan kaynağında vurursunuz. Bugün Türkiye'ye yönelik terörün kaynağı da Suriye ve Irak'ta olduğundan Türkiye bu tür operasyonlar gerçekleştirmektedir. Böylece terörün sivil vatandaşa yönelik eylem sayısı en aza indirilecek ve mücadele ileri bölgelerde verilecektir.
Türkiye uzun süredir farklı terör örgütlerinin yoğun saldırısı altındaydı.
Uzun süre kendini savunmak zorunda kaldı. Öncelikle yakın tehditler halledildi.
Hendekler temizlendi. PKK'nın şehir yapılanmaları süpürüldü. DEAŞ'a içeride operasyonlar yapıldı. Hemen ardından ileri harekâtlardan ilki olan Fırat Kalkanı başlatıldı. DEAŞ Türkiye sınırından atıldı. PKK ülke dışına çıkarıldı. Dağlarda da askeri operasyonlar devam ediyor.
PKK'nın nefes almasına müsaade edilmiyor ki, saldırıya geçemesin.
Sincar operasyonu bu çerçevede anlaşılabilir. Türkiye'nin yeni terörle mücadelede stratejisi nedeniyle atması gereken adımlardan biriydi. Görünen o ki, şimdi devreye sokuldu. Muhtemelen bu operasyon için gerekli diplomatik zemin hazırlanmıştır. Veya belki de bu operasyon ileride yapılacak benzeri ileri harekâtlar için bir test özelliği taşıyacaktır. Bölgedeki diplomatik gelişmelere uygun olarak daha ileri ve farklı türde operasyonlara da şahitlik edebiliriz. Zira anlaşılıyor ki, Fırat Kalkanı ileri yönelik bir mızrakla tamamlanacak. Bu mızrağın yönelebileceği farklı adresler var.
Afrin, Münbiç, Fırat'ın doğusu, Sincar ve Kandil bunların başında geliyor.
Münbiç ve Afrin'de diplomatik gerekçeli çeşitli tıkanmalar yaşanıyor. Belki de bu tıkanmalar Sincar gibi bölgelerde yapılacak hamlelerle aşılabilir. Türkiye askeri olarak ileri harekâtlarını yaparken de bir yandan da diplomatik olarak "bekle gör" yöntemini izliyor. Amerika başta olmak üzere kilit aktörlerin alacağı tavra göre Türkiye'de kendi tavrını netleştirecektir. Fakat aynı sırada bu tür sonuç alıcı ileri askeri harekâtlarla hem zemin hazırlanabilir hem de bölgesel dinamikler test edilebilir.
[Takvim, 26 Nisan 2017].