Herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerika gezisine odaklandı. Son dönem çıkan yayınlara ve sosyal medya gibi mecralarda üretilen söylemlere bakarsanız, Amerikalılar görüşme için ön almaya çalışıyor.
Önce Erdoğan'ın seyahati ertelemesi gerektiği fikrini işlediler.
Michael Rubin gibi densizler Erdoğan Amerika'ya gelirse tutuklanabilir gibi laflar bile etti. Baktılar Erdoğan ziyareti gerçekleştirmekte kararlı. Hat değiştirdiler. Şimdi de görüşme öncesi Amerikan tezlerini işlenmeye başladılar.
Bunların en iyi örneklerinden birisini geçtiğimiz günlerde Colin Kahl Foreign Policy dergisinde yayımladı. Yazının başlığı "Amerika ve Türkiye Suriye'de Çatışma Yolunda: Buraya Nasıl Geldiğimize ve Trump'ın Ne Yapabileceğine Dair İçerden Bir Görüş" ifadelerini barındırıyor.
Obama döneminin çözümsüzlük siyasetinin bir parçası olarak o dönem görev yapan Kahl üst düzey görüşmelere katıldığı için içeriden verilerle süslenmiş bir anlatı koyuyor ortaya. Anlatı içerden olursa şayet daha inandırıcı olur diye düşünmüş olsa gerek.
Gerçi Obama gidince o da gitti ama durmamış Trump'a da tavsiyelerde bulunuyormuş gibi yapmış. Trump'a verdiği beş kadar tavsiyenin hiçbirinin somut bir karşılığı yok. Kısaca PYD'ye destek vermeye devam et. Türkiye'yi de oyalamanın bir yolunu bul demek istemiş.
Ama bu ikisinin aynı anda nasıl yapılabileceğine dair söylediği şeyler hüsnükuruntudan ibaret. Aslında somut bir şey söylememiş.
Burası da önemli ama şimdilik benim dikkatimi o kadar çekmedi. Asıl ilginç tarafı buraya nasıl geldik kısmı.
Suriye iç savaşını öyle anlatmış ki, ben neredeyse bütün bildiklerimi unutuyordum. Sanki tüm bu olaylar gözümüzün önünde olmadı. Sanki yıllardır biz Suriye diye başka bir yere bakmışız o başka bir yere.
Dönmüş dolaşmış Suriye'nin günahını Türkiye'nin daha doğrusu Erdoğan'ın sırtına yükleyivermiş.
Sonra neden Amerika PYD'ye bu kadar destek veriyor sorusuna da aynı cevabı vermiş.
Yine Erdoğan yüzünden demiş. Çünkü neymiş?
Erdoğan Kobani sırasında PYD'ye yardım etmemiş. Eğer Erdoğan o vakit PYD'ye yardım etseymiş Amerika PYD'ye bu kadar destek vermezmiş.
Neresinden bakarsan saçma neresinden tutarsan kötü niyetli bir değerlendirme. Türkiye'yi yardım yapılmasından rahatsız olduğu bir örgüte yardım yapmamakla suçlanmanın mantığını anlayan varsa beri gelsin.
Suriye'ye genel bir çözüm üretmek varken tüm Suriye meselesini Rakka ve DEAŞ'a indirgemenin mantığını anlayan varsa o da çıksın ortaya. Türkiye güvenli bölge üretelim derken geçiştirdiler. Eğit donatı bilerek işlemez hale getirdiler. Suriyeli Arap ve Türkmen muhalif grupları Rusya'nın vurmasına müsaade ettiler. Türkiye'yi yıllarca oyaladılar. PYD'nin Rakka operasyonuyla hiçbir alakası olmayan Münbiç yürüyüşüne yardım ettiler.
Fırat Kalkanı'nı zayıflatmak için ellerinden geleni yaptılar.
Türkiye El-Bab'a yürürken Münbiç ile Afrin'i birleştirmeye çalışan PYD'ye yardım ettiler.
Bunların hepsini Amerika yaptı. Hadi Kahl'ın dediği gibi Rakka yolunda Münbiç önemli bir adres olsun. Tel Rıfat da mı önemli bir adresti?
Rakka ile Tel Rıfat'ın ne alakası var? Bu adreslere Suriye haritasında bakın.
Rakka ile hiçbir alakası yok. Sadece Türkiye'yi kuşatmak için ve bir PYD oldubittisi yaratmak için hareket ettiler. Sonra çıkmışlar Erdoğan Rakka'da ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğü PYD'ye neden yardım etmedi diye soruyorlar. Bunun akıl alır tarafı yok.
Ama Türkiye'de bunların borazanları var. Beste orada yapılır şarkıyı buradaki yorumcular söyler. Colin Kahl yazmış birileri de Türkiye'de bu iddiaları kendi fikriymiş gibi sunuyor. Hemen akşamına çıkmış bir tanesi biz aslında Kobani'ye yardım etmediğimiz için Amerika PYD'ye yardım etti deyivermiş. Bunu da kendi düşünmüş numaraları yapıyor.
Obama yönetimindeki bir adamın Amerika'yı temize çıkarmak ve Türkiye'yi suçlamak için anlattığı bir iddiayı kendi fikriymiş gibi sunmak ihanet değilse bile hırsızlıktır.
[Takvim, 15 Mayıs 2017].