Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk’ün PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu şehit olması, Türkiye’nin içerisinden geçtiği badireleri ve atlattığı her badireden sonra elde ettiği kazanımları tekrardan aklımıza getirdi. Şehit kaymakamın üzüntüsü, memleketin gidişatına dair düşünceler ile iç içe geçti.
Memleketi düşünüp şehide üzülürken, 15 Temmuz’u hatırlamamak mümkün mü? Abdest alıp evden çıkarken geride bıraktığı ailesi ile helalleşen bu memleketin yiğit, mert kadınları ve erkekleri… Yıllarca kimliğini bir sürüngen edası ile gizleyen FETÖ’cüler… Tanklara ve savaş uçaklarına İstiklal Marşı’mızın ifadesi ile “iman dolu göğsü”nü siper edenler ve tankların, uçakların içinden iman dolu göğüslere ateş açan münafıklar, fasıklar, zalimler…
15 Temmuz her akla geldiğinde duygu yoğunluğunun içerisine düşmemek mümkün değil. Lakin 15 Temmuz’u, duyguların yanında ferasetle de okumamız ve anlamamız lazım. Öyle yapınca 15 Temmuz ile Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk arasındaki bağlantıyı daha net görebiliriz. Darbeciler, ülkenin yönetimine el koyduklarını açıkladıklarında, darbe girişimine iştirak eden teröristler, kontrol ettikleri garnizon bölgelerinin mülki idare ve emniyet amirlerini telefonla aradılar. “Ordunun emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyduğunu” söylediler. Bu yolla mülki idare ve emniyet amirlerinden “kendilerine itaat etmelerini, görevi devretmelerini ve makamı boşaltmalarını” istediler. Anadolu’da birçok kasabada, vilayette bu sahne yaşandı. Çok şükür FETÖ’cü hainler dışında, ülkemizin hiçbir valisi, kaymakamı ve emniyet yetkilisi darbeci hainlerin tehditlerine boyun eğmedi. İstisnasız hepsi kendisini arayan ve yönetimin kendisinde olduğunu beyan eden darbeci teröristlere hak ettikleri cevabı verdi: “Görevimin başındayım, yaptığınız iş kanunsuzdur, teslim olun!”
Şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk, o gece böyle bir telefon aldı mı şu an için bilmiyoruz. Şahsen böyle bir taleple karşılaşmamış olsa da, darbecilerin tehdidine muhatap olup kuru gürültüye pabuç bırakmayan devlet görevlileriyle aynı kuşaktan. Şehidimizin hayatıyla ilgili ilgi çekici bir detay; Sakarya İmam Hatip Lisesi mezunu olması. Namuslu bir insan olmak, vatanını sevmek, görevini hakkıyla yapmak için İmam Hatip mezunu olmak tabii ki şart değil. Memleketin herhangi bir okulundan başarı ile mezun olan herhangi bir vatandaş bu üstün meziyetlere sahip olabilir. Ancak 1981 doğumlu olan şehit kaymakamımız, 28 Şubat sürecinde sayılarının artmasının millî güvenliğe bir tehdit oluşturduğu iddia edilen İmam Hatip öğrencileri kuşağından, tıpkı 15 Temmuz gecesi darbecilere “eyvallah” demeyen mülki idare amirlerinin önemli bir kısmı gibi. 28 Şubat’tan bu yana geçen yıllar ve 15 Temmuz gecesi yaşananlar; kimin ülkesine tehdit oluşturduğunu, kimin ülkesine hizmet ettiğini, kimin bankamatik kuyruğuna girdiğini, kimin elinde bayrak sokaklara koştuğunu gösterdi!
Muhammed Fatih Safitürk’ün bir başka mümtaz özelliği de Hafız-ı Kur’an olması. Hıfz ettiği kitap bu ülkenin her köşesinde okunsun okutulsun, bayrağımız dalgalansın, Türk toplumu hürriyetine pranga vurulmadan ilelebet payidar olmaya devam etsin diye canını feda etti.
Kur'an-ı kerime okuyarak, okutarak, öğrenerek ve öğreterek yaptığı hizmeti kanını ve canını feda ederek devam ettirdi.
Vatanını, imanın bir cüzü olarak seven, ülkesine ibadetin bir cüzü olarak hizmet eden milyonlardan birisi...
[Türkiye, 12 Kasım 2016].