SETA > Yorum |
Bir Uzlaşma Masalı

Bir Uzlaşma Masalı

Evet, 1 Kasım seçimlerinden sonra ülkenin bir uzlaşmaya ihtiyacı olduğu açık. Ancak bu uzlaşma AK Parti ile siyasete dışarıdan müdahale etmek isteyen gayrı meşru aktörler arasında olmamalı.

7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri birbirinden çok farklı sonuçlandı. Farklı sonuçlara raÄŸmen iki seçimin de ortak mesajı Yeni Türkiye’nin seçmen tarafından onaylanmasıdır. 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin oy oranındaki düÅŸüÅŸü ve muhalefet partilerinin oylarındaki artışı bu perspektiften okumak mümkündür. AK Parti 13 yıl önce kendi baÅŸlattığı dönüÅŸüm süreci neticesinde toplumsal taleplerin farklılaÅŸmasını anlamakta ve bu taleplere cevap vermekte eskiden olduÄŸu kadar mahir davranamayınca oy kaybetti. Muhalefet partileri de görünürde bu farklılaÅŸma ve talepleri dikkate alan söylemler ve politikalar önerdikleri için oylarını arttırdılar. Buna mukabil iki seçim arasındaki 5 aylık sürede yaÅŸananlar ve bunlara siyasi partilerin verdikleri tepkiler oy dengesini eski haline çevirdi. AK Parti’nin Yeni Türkiye’nin talep ve beklentilerini karşılamakta yaÅŸadığı sıkıntının geçici, muhalefet partilerinin de bütün kozmetik deÄŸiÅŸikliklere ve yenilenmelerine raÄŸmen eski Türkiye’deki ısrarlarının kalıcı olduÄŸu ortaya çıktı. Netice 1 Kasım seçimleri ile seçmen Yeni Türkiye istikametini tekrar teyit etmekle birlikte AK Parti’nin bu yürüyüÅŸte siyasi alandaki hâkimiyetini tekrar tescil etmiÅŸ oldu. 1 Kasım seçimlerine farklı siyasi ve toplumsal unsurlarından verilen tepkilere baktığımızda, 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sonuçlarının bu yönünün tam olarak anlaşılamadığını görmekteyiz. Adeta içerisinde Gezi Parkı Åžiddet Eylemleri’ni, 17-25 Aralık Darbe GiriÅŸimi’ni ve 6-8 Ekim Kobani Provokasyonu’nu barındıran 2010 yılından beri yaÅŸanan çatışma süreçlerinde dış müdahaleler karşısında meÅŸru siyaseti savunan, demokratik süreçleri ayakta tutmaya çalışan, Türkiye’nin içerisinde karmaÅŸa ve kaosu barındıran bir ara döneme savrulmasını engellemeye çalışan AK Parti deÄŸilmiÅŸ ve bu politikaları neticesinde büyük bir oy ve destek kaybı yaÅŸamış gibi, AK Parti’ye 1 Kasım sonrası uzlaÅŸma çaÄŸrıları yapılmakta.

Evet, 1 Kasım seçimlerinden sonra ülkenin bir uzlaÅŸmaya ihtiyacı olduÄŸu açık. Ancak bu uzlaÅŸma AK Parti ile siyasete dışarıdan müdahale etmek isteyen gayrı meÅŸru aktörler arasında olmamalı. Kaldı ki bu tür bir giriÅŸimi uzlaÅŸmadan çok tereddi, yani yozlaÅŸma, deÄŸersizleÅŸme, kavramı ile ifade etmek daha isabetli olacaktır. 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sonuçlarına ikisi arasında yaÅŸananlarla birlikte bakıldığında, kendini gözden geçirip yeni bir politika benimsemesi gereken ve bu yönüyle uzlaÅŸmacı bir tutum takınması gerekenlerin kendilerini siyasi ve toplumsal muhalefet olarak tavsif ettikleri halde siyasetin alanını daraltmak ve toplumu olaÄŸan mecrasının dışına sevk etmek için her türlü siyaset dışılıktan ve gayrı meÅŸruluktan medet umanlar olduÄŸu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla mesele kimin kiminle hangi konuda uzlaÅŸacağından daha çok uzlaÅŸmanın yönünün ne olacağıdır.

1 Kasım seçim sonuçlarına partilerin verdikleri ilk tepkiler tarafları deÄŸersizleÅŸtirmeyecek bir uzlaÅŸmanın yönü hakkında fikir vermektedir. CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu 1 Kasım seçim sonuçlarını deÄŸerlendirdiÄŸi ilk açıklamasında seçimlerin olaÄŸanüstü ÅŸartlarda gerçekleÅŸtiÄŸini birkaç defa altını çizerek vurguladı.

KılıçdaroÄŸlu’nun olaÄŸanüstü ÅŸartlara yaptığı bu vurgu örtük bir biçimde CHP’nin seçim yenilgisini -ki KılıçdaroÄŸlu ortada bir yenilgi olmadığını düÅŸünmektedir- henüz ne olduÄŸunu bilmediÄŸimiz olaÄŸanüstü ÅŸartlarla açıklamak dolayısı ile yenilgiye bahane bulmak amacını taşıyordu. Bu tutum daha önce çok örneklerini gördüÄŸümüz seçmen iradesinin aslında olmaması gereken hatalı bir yönde tecelli ettiÄŸi iddiasının daha örtük bir ifadesidir. Bu örtük ifade AK Parti’nin seçim kazanmasının normal ve olaÄŸan ÅŸartlarda imkânsız olduÄŸu, dolayısı ile seçmenin olaÄŸanüstü ÅŸartların etkisinde kalarak irrasyonel bir karar verdiÄŸi görüÅŸüne karşılık gelmektedir. Bu düÅŸünce ve açıklama biçimi siyaset alanını daraltarak, seçmenin “irrasyonel tercihler”ine karşılık siyaset dışı müdahalelere alan açmaktadır. Bu görüÅŸle uzlaÅŸmak, seçmen iradesini ve AK Parti’nin temsil ettiÄŸi siyaseti deÄŸersizleÅŸtirmektir. Bu türden “deÄŸersizleÅŸtirici uzlaÅŸma” talepleri var olduÄŸu iddia edilen toplumsal kutuplaÅŸmayı azaltmak bir yana, tarafları ve siyaseti deÄŸersizleÅŸtirdiÄŸi için kutuplaÅŸmaya katkı saÄŸlamaktadır. Dahası bu türden uzlaÅŸma taleplerinin arka planında yatan gerçeklik ise AK Parti’yi 2010 öncesi irtica ve sonrasında etkin olan otoriterlik söylemlerinde olduÄŸu gibi kuÅŸatmaya, çerçevelemeye, etkinliÄŸini daraltmaya dönük taktiksel bir çabadır.

Her türlü uzlaÅŸma talebine kapalı olan MHP’nin tutumunu göz ardı edip, HDP’nin seçim sonrası tutumuna bakıldığında ortaya çıkan fotoÄŸraf maalesef CHP’den pek farklı deÄŸildir. HDP EÅŸbaÅŸkanları “adaletsiz ÅŸartlarda gidilen bu seçim sonucunda barajı geçebilmiÅŸ olmalarının büyük bir baÅŸarı” olduÄŸunu ifade etmiÅŸlerdir. Bu açıklamadaki “adaletsiz ÅŸartlar” KılıçdaroÄŸlu’nun açıklamasındaki “olaÄŸanüstü ÅŸartlar” ifadesi ile aynı örtük zihniyeti içermektedir; AK Parti kazanıyor ve biz kaybediyorsak, bunun adil ve rasyonel bir açıklaması olamaz. Bu olsa olsa bir yol kazası veya kandırılmış seçmenin yanlış kararıdır. Kürt oylarını neden kaybettiklerini sorgulamak ÅŸöyle dursun, ÅŸehirlere kazılan hendekler sayesinde barajı geçtikleri bir diÄŸer HDP EÅŸbaÅŸkanı tarafından ifade edilmiÅŸtir. Bir an için hendeklerin HDP’nin seçimde elde ettiÄŸi oy oranı üzerinde nasıl bir etkisi olduÄŸunu göz ardı edip, gerçekten HDP’nin hendekler sayesinde barajın üzerinde kaldığını ve bunun bir baÅŸarı olduÄŸu varsayalım. Sokağı terörize ederek kazanılan bir seçim baÅŸarısını kutsayan ve dolayısı ile meÅŸru siyasetin alanını daraltan bu yaklaşım ile yapılacak bir uzlaÅŸmanın aslında bir deÄŸersizleÅŸme olduÄŸu aÅŸikârdır. Dolayısı ile bu anlayışa mahkûm olmuÅŸ HDP ile yapılacak herhangi bir uzlaÅŸma, söz gelimi geçmiÅŸte olduÄŸu gibi çatışmasızlığı müzakere etmek, uzlaÅŸmadan beklenen çatışmayı azaltıcı fonksiyonu ifa etmekten çok uzak kalacak, aksine orta ve uzun vadede çatışma ve ayrışmaları derinleÅŸtirecektir. Çözüm Süreci’nin 7 Haziran’dan sonra nihayete ermesi bu durumun tipik bir misali olarak ortada durmaktadır.

CHP VE HDP'NÄ°N YAPMASI GEREKEN

Her ÅŸeye raÄŸmen ülkede siyasi tansiyonu düÅŸürücü adımlara dolayısı ile bir uzlaÅŸma zeminine ihtiyaç var. Yeni anayasa, seçim ve yönetim sistemi, yargı reformları, bölgesel ve uluslararası dengelerin gidiÅŸatı konuları göz önüne alındığında, siyasetin önünde daha geniÅŸ tabanlı alındığında daha isabetli olacak kritik birçok karar bulunmaktadır. Ancak uzlaÅŸma niyetiyle çıkılan yolculuÄŸun siyaseti deÄŸersizleÅŸtirici bir menzilde son bulmaması için öncelikle uzlaÅŸmanın AK Parti dışındaki taraflarının yapması gerekenler var. CHP ve HDP demokratik siyasette, ÅŸiddetin reddinde, siyasetin alanını daraltan yollara meyletmemekte bir iç uzlaÅŸma geliÅŸtirdikleri zaman bu partilerle varılacak daha geniÅŸ kapsamlı bir uzlaÅŸma siyasete deÄŸer katacaktır. Bu durumun örneÄŸini de 7 Haziran ve 1 Kasım arasındaki siyasi pratiklerde bulmak mümkündür. CHP 7 Haziran’a giden süreçte arkaik bir hal almış olan devletçi ve laikçi tutumunu en azından söylem bazında reddetti ve sosyal refahı önceleyen bir vaat siyaseti benimsedi. Bütün popülistliÄŸine ve gerçek üstülüÄŸüne raÄŸmen CHP’nin bu dönüÅŸümünün genel siyasi atmosfere olumlu bir katkısı oldu; seçmenin gündelik hayatını direkt etkileyen somut talepler kimlik tartışmaları tarafından olaÄŸandan fazla domine edilen Türk siyasetinde yeni bir zemin açtı. Bunun etkisi ile seçmen 1 Kasım’da oyunun yönünü belirlerken diÄŸer birçok faktörün yanında kendisine somut olarak kimin neyi vaat ettiÄŸine ve vaat eden bu aktörlerden hangisinin vaadini gerçekleÅŸtirme potansiyeline sahip olduÄŸuna bakarak karar verme imkânına sahip oldu.

Bu durum siyasete deÄŸer katacak bir uzlaÅŸmanın örneÄŸi olarak deÄŸerlendirilebilir. Nihayetinde özlenen siyasi uzlaÅŸma tarafların bir araya gelerek lafzen herhangi bir konuda uzlaÅŸmalarını beyan etmelerinden çok daha derin bir süreçtir. UzlaÅŸması beklenen siyasi aktörler herhangi bir konuda deÄŸer üreten bir politika ürettiklerinde, siyasetin rekabetçi ortamında bu deÄŸerin diÄŸer siyasi aktörler tarafından göz ardı edilmesi mümkün deÄŸildir. Bu metotla saÄŸlanan uzlaÅŸma lafzen saÄŸlanan bir uzlaÅŸmadan çok daha etkili ve deÄŸerlidir. Hal böyle olunca 1 Kasım sonrası süreçte esas kıymetli olan herhangi bir deÄŸer üretmeyen söylemsel bir uzlaÅŸmadan ziyade, uzlaÅŸmanın tarafı olması beklenen siyasi aktörlerin siyaset biçimlerini siyasetin alanını daraltacak, siyaseti müdahaleye açık hale getirip onu meÅŸru zemininden uzaklaÅŸtıracak ÅŸekilde deÄŸil, deÄŸer üretecek ÅŸekilde oluÅŸturmalarıdır.

[Star Açık GörüÅŸ, 7 Kasım 2015]

İlgili Yazılar
31 Mart'a DoÄŸru CHP
Analiz
31 Mart'a DoÄŸru CHP

Mart 2024

2023'te Türkiye
Kitap
2023'te Türkiye

Aralık 2023

Siyasetin Yeni Dinamikleri
Yorum
Siyasetin Yeni Dinamikleri

Temmuz 2024