BM Güvenlik Konseyi kırk yılın başında uygulandığı takdirde işe yarayabilecek bir karar aldı. Konsey Doğu Guta’daki insani krizi konuşmak için toplanmıştı ve karar Doğu Guta’ya dair Rusya ve diğerleri arasındaki anlaşmazlık sebebiyle ertelendi. Tartışmaların sonunda 30 günlük “insani ateşkes” kararı alındığında nedense Doğu Guta unutuldu, başta ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert olmak üzere bir kesim Afrin’e odaklanmayı tercih etti. BM’nin şimdiye kadar uygulanmayan binbir kararı zihinlerimizde henüz tazeyken, dahası kararın merkezinde Doğu Guta varken; bu kararın Afrin’de uygulanma zorunluluğu varmış gibi bir hava estiriyorlar.
Türkiye bir terörle mücadele operasyonu yürütüyor Afrin’de ve bu operasyon BM Sözleşmesi’nin ilgili maddelerine dayanıyor. PKK, Batılı tüm Güvenlik Konseyi daimi üyeleri tarafından “terörist” olarak kabul edilen bir örgüt. BMGK’nın terör listesi ise bağlamı oldukça dar ve ihtiyaca binaen oluşturulan bir liste. Neredeyse Taliban ve El-Kaide türevlerinden ibaret bir liste. “PKK listede yok” argümanı üzerinden PKK’ya hayat üfleme çabaları boşuna; zira o BM kararında Afrin de yok. Doğu Guta var, Yermük var, Fua ve Kefreya var ama Afrin yok. Nauert’in kararı bir kez daha okumasını şiddetle tavsiye ediyorum.
Niyet kötü olmasa son kararın Afrin’le yakından uzaktan alakalı olmadığını teslim edecekler; ama kararın metninde bırakılan açık kapılar üzerinden PKK’ya arka çıkma çabası karardan kimin aslında ne beklediğini ifşa ediyor. Suriye’de “insani ateşkes”in bir ihtiyaç olmadığı tek çatışma bölgesidir Afrin. Bu sebepten kararın Afrin’le alakası olmadığını anlamakta zorluk çekiyorlar. Sivil kaybın yaşanmaması bir tarafa, Afrin’de sivillere PKK kontrolündeyken mahrum oldukları insani yardımın ulaştırılması için seferber olan BM değil, Türkiye’dir. Yani Türkiye devlet kurumları ve STK’larıyla Afrin’de canhıraş bir şekilde insani alanda çalışıyor.
Bu arada bir sonraki basın toplantısında kullanmak üzere Nauert’e de birkaç okuma tavsiyesinde bulunalım. Mesela Nauert ABD Ulusal İstihbarat Kurumu’nun Dünya Genelinde Tehditler raporunu bir kez daha okusun. “YPG’nin PKK’nın Suriye’deki milisleri olduğu” ifadesini birkaç kez okumasında fayda var. Ya da ABD’nin Ulusal Terörle Mücadele Merkezi’nin Kongra-Gel ibaresi altında YPG/PKK ile alakalı ne yazdığını (eğer bu sitenin o kısmı kapalı değilse) okumalı. Amerikan Senatosu’nda zamanının Savunma Bakanı Ashton Carter’ın Senatör Lindsey Graham’a verdiği ifadenin metnini de mutlaka okumalı. CIA World Factbook’un Kongra-Gel kısmı da mutlaka okunmalı. Amerikan kurumlarının resmi düşünceleri iktifa etmiyorsa yine Amerikan gazetelerinde YPG’lilerle yapılan röportajlar da okunabilir.
Bütün bu tatsız okumalardan sonra Nauert, son olarak Amerikan Ceza Kanunu’nun 18/2339a ve 18/2339b maddelerini okumalı. Ceza kanunundaki “Yabancı bir terör örgütüne materyal destek verenler, eğer bu destek bir ölüme sebep oluyorsa müebbetle yargılanır” ifadesi okunurken, fosforlu kalemle üstünün çizilmesinde fayda var.
[Akşam, 2 Mart 2018].